Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '14

 
Kategori
Deneme
 

Kırıldınız ve değiştiniz değil mi?

Kırıldınız ve değiştiniz değil mi?
 

Yeni yılımız 2014'ün 2. haftasını geride bırakmak üzereyiz. Eminim birçok kişinin özellikle de daha bakir duygualara sahip kişilerin bu yeni yıldan yine aynı beklentileri vardır. Beni sorarsanız eğer bu ağır duyguları sanırım 2013'te kaybettim. 

Chavez ile başlayıp Nelson Mandela ile devam eden, Tuncel Kurtiz'i, Savaş Ay'ı aramızdan alan bu uğursuz yıl benden de bazı şeyleri alıp gitti. Mesela fedakarlık gibi, sadakat gibi... 

Hayatın ara sokaklarında, riyakarlığın, iki yüzlülüğün, anlamsızlığın ve yalnızlığın attığı umutsuzluk gazından etkilenir insan. Soluğu kesir. Kafasına terk edilmişliğin, ayrılığın kapsülü değer. Kemiğinin kırılmasına bile dayanırda insan nedense bunlara tahammül gösteremez. Nefesi kesilir. 
Neden nefesi kesilir? Çünkü, yerin dibine sağlam vurmuştur. Bazılarının, bazı keskin gerçekleri anlaması için yerin en dibine vurması lazım. Ben onlardan biriydim mesela. Üstelik beni ısrarla yukarı çekenlere rağmen o dibe gitmek istiyordum. Betonla tanışıyor insan. Soğuk bir beton... Kış günü çırpı gibi kalmış bir ağacın dalında asılı sonbahar yaprağı gibi savruluyor geriye senden kalan. 

Sizi uykusuz bırakan zalim diktatör kovulmuşken artık yüreğinizde sessizce temizlersiniz duygularınızın kırıntılarını. Eski bir şiir defteri yeniden açılır. Yazmazsan çıldırırsın. Kağıt ve kalemden başka güzel dost var mı? Kağıt öyle sadık bir dosttur ki bağrını açar size toprak gibi. Çıplak bir tepe gibi bağrını açar. Kalem... Kalem ise sizin için ağlar o gözünden akan mürekkep değil gözyaşlarınızdır. Sizin için isyan eder hayata, kül olup yanmış bir ruhtan sayılıp, sövülürken hayata sizin için en çok kalem ağlar. Bütün gözyaşını kağıda boşaltır. Bazen kalem yön verir duygularınıza, bazen sizin yazdığınız şeyler aslında size ait değildir. Çünkü bir bahar devrimi gibi sevmeye başladığınız, yüreğinizde iktidara getirdikleriniz zulüm etmiştir size.

Ayrılık mantığın kalbe yaptığı devrimdir bir nevi. İçinizde size muhalefet olan ve sesini her duyduğunuzda, sesini kestiğiniz o ses hükümdarlığını ilan eder. Velhasıl kelam 2013'ün bir Eylül günü anladım ki bu bir ayrılık değil devrimdi. Hiç kimse artık benden fazla değildi!

Bir vurdumduymazlık altında yürek başta umudu sonra fedakarlığı ve daha sonra sadakati idam sehpasına çıkardı. Bir avukat bile vermediler onlara ve en çok sadakat dayak yedi. Sadakatin ölümü biraz acılı oldu. İşkenceler, ahlar, vahlar, senin yüzünden bu kalp bu hale geldiler, senin yüzünden aldatıldıklar, senin yüzünden ezildikler eşliğinde dövüle dövüle çıkarıldı idam sehpasına. Gözyaşları içindeydi sadakat. Gözyaşları sadakat ettiği sevginin kendini yalnız bırakılışına bir isyandı. 18'inde Balıkesir de 19'unda Mersin de 20 sinde Antalya 21-22sinde Kıbrısta yaptıkları hunharca sevgi gösterileri ettiği bağlılık yeminleri ve özgürlük arayışı için yargılandı sadakat. Suçları bir bir yüzüne okunduktan sonra boğazı düğümlendi. İnandığı davanın boş bir dava olduğunun farkına varmıştı çünkü. Altındaki sandalye ayağının altından yavaşça kaydı. Var olmanın dayanılmaz hafifliğini hissetti. Gözünde pişmanlığın son damlaları yapmayın dercesine yalvarıyordu. Sonunda öldü sadakat!

Artık sizde eski bir şiir defterini elinize aldığınızda yüreğiniz şarkı söylemiyorsa, geçmiş acıtmıyorsa ve o hep gülmesini istediğiniz kadın size gülmüyorsa, siz de bunu umursamıyorsanız ve tüm bunlara rağmen içten bir gülüşe sahip olabiliyorsanız. Sizde bu devrimle tanışmışsınız demektir. Çünkü kırıldınız ve değiştiniz. Benim devrimim mutluluğun devrimi oldu. Dilerim sizinde devriminiz size mutluluk getirir :)

Le bonheur est la revolution et vos larmes sont revolutionnaire.  

Mutluluk devrimdir ve gözyaşlarınız devrimci... 

Emre Erden 

 

 
Toplam blog
: 203
: 322
Kayıt tarihi
: 16.11.13
 
 

1991 İskenderun doğumlu. EMU Mütercim Tercümanlık, Amasya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezun..