Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '16

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Kooperatif hareket yol ayrımında mı?

Kooperatif hareket yol ayrımında mı?
 

“Kooperatifçiliğin emeği örgütleme özü boşaltılarak, gerçek kooperatifçilik tehdit altına alınmıştır. “


Dünya kooperatif hareketi  21. Yüzyılın başlarında yeni bir gelişme yaşamakta.  Bu gelişme çeşitli biçimlerde gözlemlenmektedir:

·         Küçük tarımsal kooperatiflerin oluşturulması;

·         Kısa devreli organizasyonların yapılması;

·         Büyük tasarruf ve kredi kooperatiflerinin güçlendirilmesi;

·         Tarım-gıda sektöründe çok büyük boyutlu kooperatif gruplaşmaları;

·         Sigorta yardımlaşmalarında kooperatif birliklerin oluşması;

·         Tüketici, konut, zanaat kooperatifçiliğinde yeni biçimlerin ortaya çıkması;

·         Vb..

Bu gelişmeler ve aşırı çeşitlilik, çağdaş kooperatif  projesi üzerinde derin ve etkileyici bir yansıma yaratmaktadır[1].

Gerçekten de kooperatif hareket, tüm tarihi boyunca  amacına ve değerlerine tutarlı olarak tanımlanmışsa da, onun kendi amaçlarına yönelik projelerini gerçekleştirmede, uygulama stratejileri belirlemede her zaman güçlüklerle karşılaşmıştır. Uluslararası Kooperatifler Birliği tarafından alınmış kararlar, her zaman, ilkelerin ifadesini geliştiren referans değerleri ile  uygulama sırasında gönüllülük veya zorunluluk şeklinde ortaya çıkan gelişmeler arasında çelişkiler yaratmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 193 nolu Tavsiye’sindekooperatiflere biçilen rol, ülke ekonomisinin kalkınması olarak belirlenmişse de , pek çok ülkenin 1980’ler sonrasında benimsediği “Ekonomide Yeniden Yapılanma Programları”nda bu role yeterince değinildiğini söylemek mümkün değildir.

19. Yüzyıl başlarındaki kooperatif öncülerinin, sonraki 20. yüzyılın başlarında tüketici kooperatiflerinin tasarımladığı  gibi, kooperatif ekonomi  kapitalist ekonomiye bir seçenek olamaz mı?

Bugün her kooperatifin, her federasyonun (tarımsal kooperatifler, emek kooperatifleri, tasarruf ve kredi kooperatifleri, konut kooperatifleri, tüketim kooperatifleri, vb..)  kendisine özgü bir kooperatif hareket stratejisi bulunduğundan söz edilebilir. Bir kooperatif referans kuramının ve stratejisinin yokluğunda, liberal anlayış, bir fetih kapitalizmi anlayışı çerçevesinde, onları değersizleştirme ve yok sayma anlayışını topluma aşılamaya yönelmiştir. Hatta kapitalizm, kendi doğasından kaynaklanan sorunları aşmada kooperatif iş modelini kendi  iş mekanizması içine alma girişimlerini de başlatmıştır… Böylece kooperatifçiliğin emeği örgütleme özü boşaltılarak, gerçek kooperatifçilik tehdit altına alınmıştır.

Bu saptama şöyle açıklanabilir : ACI’nın yedi ilkesini uygulamaya aktarmak pek kolay değilse de, bu yedi ilkeden 6.cısını, yani “Kooperatiflerarası İşbirliği İlkesi”ni hayata geçirmek, hele uluslararası düzeyde, neredeyse imkansız gibidir. Bu ilke kooperatif harekette genellikle kabul edilen, ama uygulamada gerekli büyüklüğe ulaşamamış eski bir sorundur. Bugün, ithal liberal politikalarla yönetilen ekonomilerde, ayni sektördeki kooperatiflerin işbirliğini düzenlemek, diğer sektörlerde çalışan kooperatiflerle yapacakları işbirliğini düzenlemekten daha zor olduğu gözlemlenmektedir.

Rekabet, yoğunlaşma, girişimler arasındaki birleşmeler, vb.. bu konuda aşılmaz güçlükler yaratmaktadır. Böyle bir ekonomi ortamında kooperatif hareketin gerçekliği salt iş ile sınırlı gibi görünüyor. Çalışmalar, güvenlik, pazarlama, ortakların/üyelerin katılımı, işletme yönetimi, vb.. kooperatif idaresinin üstünde yoğunlaşıyor. Gelişmiş ülkelerde bu sorunların önemli bir kısmını kooperatif üst birlikleri yerine getirebilse de , ülkemizde pek çok sorunu birim kooperatifler üstlenmek zorundadır.

Kapitalizmin iki sorun seti üzerinden kooperatifleri etkilemeğe çalıştığı söylenebilir :

1.       İlk sorun seti kooperatif hareket ile ilgilidir : kooperatif hareketi kötüleştirerek marjinalleştirmek. Kapitalistler,  kooperatif hareketin yaratıcı dürtüsünü ve kolektif özgürleştirme amacını ortadan kaldırtmak için özel ekonomi politikaları uygularlar. Örneğin ülkemizde bir kooperatif işletme, yaptığı ekonomik işlemlerin tüm belgelerini kayıt altına almak zorundadır. Buna karşılık kooperatif dışı işletmelerdekayıtdışılık ülkede oldukça yaygındır. Bu olgu, rekabet koşullarının kooperatifler aleyhine oluşmasına neden olmaktadır.

2.       Problemlerin ikinci  seti daha da temeldir : ister sosyo-ekonomik açıdan olsun, isterse ekolojik bakış açısından olsun Dünya, sorunların çözümü için kapitalizmin önerdiği cevaplardan daha farklı bir cevaba ihtiyaç duymaktadır.  Bugünkü kooperatif hareketin ortaya koyduğu proje, problemin  ne olduğunu ve kapitalist ekonomi ile bu projenin çalıştırılmasındaki bağlarının  nasıl olacağını bilmektir ? Bu soruyu yanıtlamak için  kooperatif hareket, kapitalizmin kendi analiz tasarımından yararlanabilecek midir ? Ya da yeni bir “analiz tasarımı” katkısı yapabilecek midir?

Kooperatifçi selamlarımla.

Dr. Ayhan ÇIKIN

Urla, Ağustos 2016

(Resim : Fatih Sever)


[1] Daha fazla bilgi için bkz:  J.-F. Draperi, La république coopérative, Bruxelles, De Boeck, 2012.  (Revue Vie Economique, Volume 3, numéro 4)

 
Toplam blog
: 174
: 482
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. 1968'de asistan olarak girdiğ..