Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kör bu para

Kör bu para
 

Taş çatlasa on altı yaşında bir kızcağız, üst baş dökülüyor.Kucağında taşımaya çalıştığı çelimsiz, sümükleri ağzına girmek üzere olan, ayakları çıplak, saçları üç numara kesilmiş çocukla beraber masaları dolaşıyor…

" Eşim asker, mağdur durumdayım çocuğuma süt, bez alamıyorum."

" Allah versin!"

" Çalışsana genceciksin, temizliğe git, merdiven sil!"

" Çocuğu bırakacak kimse yok."

Gülüşmeler " bana mı sordun çocuğu yaparken?"

 

Kendi kendime takkemle laflarken ki bu ara çok oluyor, sorguluyorum.

Bir tarafta; hali vakti yerinde, çocuk yapabilmek için doktor doktor gezen, neredeyse çalmadık kapı bırakmayan, gözü yaşlı çiftler.

Bir tarafta…

 

Eşi gerçekten askerse, nerededir acaba?

Haberi var mıdır olan bitenden.

Kız, kadın; " çocuğu bırakacak kimse yok" dedi…Kaçtı mı, ne yaptı bunlar? Başta ana, baba olmayınca!

Kocanın haberi var mıdır olandan, bitenden?

Vardır!

İnsan bilir geride bıraktıklarının ne durumda olduğunu, bilir bilmesine de bilmezden gelir.

Ne yer, ne içerler diye düşünüyordur da elden bir şey gelmeyince ne yapsın?

Hele bitsin şu askerlik, şafak onun için bir doğsun, daha o hafta işe başlayacaktır…

Aklı bir karış havada, gencecik, yeni sakal tıraşı olmaya başlamış bir delikanlıdır belki? Evlendiğine de, çocuk yaptığına da pişmandır.

Henüz hayatının baharındayken, küçücük bir gençlik hatasının yükünü ömrü boyunca sırtında taşıması adalet midir!

Ne olursa olsundur…

Hatta memlekete bile dönmeyecektir askerlik bittiğinde, Ege'de, Akdeniz'de yaşamaya heves ediyordur, otellerden birine kapağı attığı zaman ondan kralı yoktur. Filmlerde olduğu gibi; turist bir kadınla karşılaşırsa…

 

Geçenlerde Silivri'de Şahip'in çay bahçesinde laflıyoruz, dört bilemedin beş yaşlarında, kıvırcık saçlı, beyaz dişli, güldüğü zaman gamzeleri görünen gözleri çakmak çakmak küçücüük bir kız çocuğu elinde tuttuğu plastik bardağı uzattı.

Ne yalan söyleyeyim Işık geldi aklıma, çıkardım cüzdandan elime gelen ilk kağıt parayı bardağın içine attım.

Büyük gelen terlikleri ayağından çıka çıka kapkara olmuş fındık kadar topukları ile bütün masaları dolaştı sonra verdiğim parayı masanın üzerine geri attı, hırs ve kandırılmışlık hissi ile;

" Kör bu para!"

Aklınca sahte demeye getiriyor…. Bu yaşta içine düştüğü güvensizliğe bakar mısınız?

Güldüm kıza, başını okşadım; " bakkala götür" dedim  "O görür…"

 

Bir seçim arabası geçiyor bangır bangır.

Bir karabatak dalıyor.

Gün kavuşmak üzere geceye.

Yarın yeni bir gün…

 

 

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..