Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '15

 
Kategori
Eğitim
 

Köy Enstitüleri bir devrimdi...

Köy Enstitüleri bir devrimdi...
 

Muğla 14 Nisan 2015 Köy Enstitüleri dile geldi.


Bir DEVRİM’in bir devrin tanıklığı Köy Enstitüleri… Nasıl? Ne şekilde? Ardında aynı güçle durabilmek…O dönemin bir eğitim, ülkü devrimi…

İsmet İnönü   Şemsettin Sirer’e onay verir. İşte o zaman başlar, o devrimin ardındaki güç azalmaya.

Bu kırılmaların ardından gelir, Köy Enstitülerinin kapatılış  öyküleri.  Acıklıdır. Büyük emeklerle kurulan Köy Enstitüleri çok kısa sürede büyük işler başarmışken, acıklıdır kapatılma öyküsü.

Biz 17 Nisan türkülerinin Anadolu’ya yayıldığı o devrin tarihini yine ansıyalım, 17. Nisan.1940’dır.

Gönen Köy Enstitüsü’nün  Tonguç ve ekibinin gittiği o öyküyü okuyalım, heyecanlanır, içiniz bahar olur…Umut çıkar oradan…Umut…Yeşerecektir, kurulacaktır  Köy Enstitüsü.

Umut değil midir bugün mücadelenin yaratacağı,  umut ve gelecek…

Bugün siyasilerin yüzleşmesi, düzenin yüzleşmesi midir halka sunulan, siyaset nedir? … Millet denilen o kavram… Halk sevgisi olmalıdır, içinde.

Büyük ülkü ve devrimlerle, projelerle gelecektir  bir milletin yaşama arzusu.

1950’deki Demokrat Parti döneminde hız kazanır, Köy Enstitüleri bir bir kapatılır. Sanayileşme esas alınacaktır. Ancak ne yazık ki, Demokrat Parti aldığı  yelpazeyi, rüzgarları çevirmemiştir, ülkeye…

Köy Enstitüleri için destan yazanlar, o neferleri… 1946 sonrası yok edilen  bir büyük destan…Bir ülkenin kurtuluşu.

Ülkeye dönüp bakalım, ne verilmiştir? Hangi süreçlerden acılardan, geçmektedir…Neden? Oysa ki önündeydi o devrim, o  Köy Enstitüleriydi.

Köy Enstitülerini inceleyelim. Bir de 46 sonrası eğitim sisteminin getirdiklerini. Yaşadığımız gerçekleri. Toplum acılar yaşamaktadır. Her türlü geri kalmışlığın, ezilmişliğin, yok edilmişliğin sürecini çekmektedir. Soma’da ölen işçiler, onca acının ardından yaşam odaları kurulmuş  mudur? Ya Özgecan’lar, Berkin’ler, savcımız Mehmet Selim Kiraz …Günümüzden daha yüzlerce örnek, içler acısı.

Ülkenin aydınlanması  geçmiş Cumhuriyet dönemindeki adı 1946’da kapatılmıştır. Önüne engeller konmuştur.

Ülkenin , bir milletin tekrar uyumasını isteyenler… Oysa ki, Kurtuluş Savaşının ardından gelmiştir, devrimler.

Köy Enstitüleri  Mustafa Kemal Atatürk’ün  çağdaş ilkeleri hayata geçirdiği DEVRİM’in ardından gelmiştir. Devrimlerin geleceğe taşınması, çağdaş seviyeye ulaşmak,  DEVRİM’in taçlandırılması ile mümkündür.

O nedenle Köy Enstitüleri bir milletin geleceği ve zaferi, bağımsızlığı ve özgürlüğü olacaktır.

Yüzlerine,  yüreklerine bakın Köy Enstitülülerin. . . O karanlık devrin başlayacağı bir devrin bugüne mal oluşu. Onlar içlerinde o acıları yaşamışlardır.

Şemsettin  Sirer ve ekibi Köy Enstitülerini kapatırlarken bir köy okuluna giderler, amaç orayı kapatmaktır. Öğretmeni,  okulun müdürünü çağırırlar. Öğrencilerinin üzerine yağmur suyu akmasın diye çatısını onaran öğretmen iner, buyurun benim, der. “ Ve biz böyle ne olduğu belirsiz müdürler değil kravatlı eğitim istiyoruz ,” derler.

Bugün kravatlı eğitimin ortaya koyduğu Türkiye’yi görüyoruz ve yaşıyoruz… Tam 69 yıldır. Ülkeyi kaosa, karanlığa, karmaşaya sokanlar.

Bugün daha yeni yitirdiğimiz o öğretmenimiz. Hangi nedenle ölmüştür?  İşte o dönemi başlatanlar bugün yaşananlar.

Bu ülkenin karanlığa gömülmesinden, halka acılar yaşatılmasından yararlananlar, işbirlikçiler…Ülkeyi iç ve dış odaklarla kuşatanlar…

Halk çekecektir  acılarını,  sürecin. Oysa ki,  çekmesi gerekenler,  ezilen halk değildir.. Çağdaş olmaya çok yolumuz varken…Çağdaş olmak önce etkin bir birey olmaktan geçiyorken. Yaşamsal gerçeklerimizden yola çıkılıyor iken.  Çağdaş olmaya yol var…

Görüyoruz ki, bugün Türkiye’de siyasilerin koşuları vardır. Halk koşusu değildir, gerçekler. Sorunları yaratanlar siyasiler, Türkiye’nin sorunu haline getirenler siyasiler. Halk uzaklaştırılmıştır, halk koparılmıştır bu koşudan.

Halk daha samimi davranışlar beklemektedir. Türkiye daha gerçekçi, daha samimi , daha içten davranışlar beklemektedir.

Köy Enstitülerini Anadolu’daki nisan türkülerini söylüyoruz, hep birlikte. El ele daha ferah  bir ülkü  ve millet koşusuna.

Muğla’da ne vardı? Dün bir panel yapıldı. Menteşe Belediyesi’nin öncülüğünde. Kimler katıldı? Hasan Fehmi Güneş, Kemal Kocabaş, Mustafa Gazalcı. Aydınlanmacılar. Paneli sevgili Jale Eren yönetti.

Çok sayıda konuk vardı, dinleyen. Konuklar arasında Erman Şahin, Tufan Doğu , Suha Aldan, Gürol Ergin, Nurettin Demir  vardı.

Muğla’da Yeni Kuşak Köy Enstitülerinin kurulması ile ilgili serzeniş vardı. Kemal Kocabaş dile getirdi. Birlikte  ele alıyoruz… Bir gün kuracağız , ciddi bakıyoruz. Muğla’da Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’ni kuracağız.

Menteşe Belediye Başkanımız Bahattin Gümüş’e panelden dolayı teşekkür ve sevgilerimizi iletiyoruz.

Köy kavramının ortadan kalktığı şu dönemde, kırsaldan, kente, kentten merkeze yaygınlaşacağımız bir inanç  ve yürekle.

Köylere geri dönenler projesi yaratabilmenin amaç ve koşusu ile bir milletin önünü açan nice kucak açan bir siyasi ve yönetim iradesinin belirginleşeceği bir sürecin,  demokrasinin tekrar halk üzerindeki  ferah etkilerini yaşayacak bir dönem gelmiştir.

Daha ferah ve özgür, huzurlu bir Türkiye, huzurlu bir millet inanç ve duygularıyla,  17 Nisan’da Köy Enstitülülerini  saygıyla selamlıyorum..…

Belirtmek isterim ki, bu yıl Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nin aydınlanma onur ödülü Yılmaz Büyükerşen’e verilecektir…

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..