Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '17

 
Kategori
Dünya
 

Kudüs Düşmez, Düşemez

Kudüs Düşmez, Düşemez
 

Ezcümle; Kutsal olan Kudüs bizim kırmızıçizgimizdir.


TURUMP’IN AÇIKLAMASI:

ABD’leri Başkanı Trump 06 Aralık 2017 tarihinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti. En kısa sürede Kudüs’te büyük ve muhteşem bir ABD Büyük Elçiliğinin inşa edileceğini açıkladı. Bu açıklamanın üzerine dünya ayağa kalktı.

TRUMP BUNU NEDEN YAPTI?

Tramp bunu neden yaptı? Trump Beyaz Sarayda tutsak kaldı. Onu tutsak edenler Siyonistlerdi ve o Siyonistlere sığınmak zorunda kaldı. Siyonist akıl işte böyle çalışır. Düşman gördüğü kendisine sığınmak zorunda kalır. Bu sığınma nasıl gerçekleştirildi. Koyu bir Hristiyan olan Trump, ABD’nin derin devleti ile girmiş olduğu savaşta yenildi ve dolayısıyla da uçurumun kenarına kadar geldi. Hatta düşürülmesi an meselesi.

ABD’nin birtakım stratejik kurumları Başkana üstü örtülü bir darbe yapmaktadır. Seçimlerde yanında bulunan ve seçimler sonrasında da yanında olan ekibinden nerdeyse hiç kimse kalmadı. Hatta bazı ekip arkadaşları kendisine cephe almış bir durumdalar. Kimi mahkemede aleyhine ifadeler vermekte kimileri ise Trump ne derse hiç vakit kaybetmeden tam tersi veya statükonun devam edeceğine dair demeçler vermektedir. Trump, Kim YOUNG’a karşı bir nükleer saldırı ihtimalinden bahsetti. Ertesi günü ABD Stratejik Kuvvetler (STRATCOM) Komutanı Orgeneral John Hyten, “ABD Başkanı Donald Trump’ın yasal olmayan bir şekilde nükleer silah kullanmak istemesi durumunda Trump’a karşı çıkacağını söyledi.”      Bir diğer örnek Trump’ın Türkiye’ye yönelik PKK’ya silah verilmeyeceğini ve verilen silahların da geri geri toplanacağını söyledi. 12 saat geçmeden Pentagon ve Dışişleri Bakanı Tillerson, duruma el koydu ve böyle bir durumun söz konusu olmadığını, planların aynı şekilde uygulanacağını açıkladı. 

Trump bir sene gibi bir süre geçtikten sonra alaşağı edilecek. Trump, yerle yeksan edilirken rakipleri toplanıp partiler düzenleyerek başarılarını kutlayacaklar. Peki, Trump sonrası durum ne olacak? Bence Trump sonrası durum kocaman bir muammadır. Bekleyip göreceğiz.

ABD’lerinin Geçmişten Bu Güne Uzanan Derin Politikaları

ABD hem kendisi için hem de dünya için siyasal, yapısal, hukuksal, uluslararası beka sorunları üreten hantal bir makineye dönüştü. Dünyanın en çok borcu olan ülkesidir, altyapısı çökmüş, sanayisi Çin’e intikal etmiş, büyük müttefiki olan İngiltere elini ayağını çekmiş dünya ile network ağları ya kopmuş ya da sarpa sarmış bir devlettir ABD.

Dünya üzerinde ABD’yi kendi vatandaşlarının haricinde seven bir ülke dahi kalmadı. Sert Roma tavrını nobran şekilde devam ettiren ABD dünya ölçeğinde antipatiyle bakılan bir ülke haline geldi.

Geçmişte Siyonist bir derin devlet yapılanmasıyla, kendi başkanlarına ve insanlarına suikastlar düzenleyen ABD, dünyaya da aynı şekilde bir düzen verme tavrı ve tutumu içerisine girmiştir. Bunlara ek olarak bir de haraç kesmeye başlayan kovboy Trump işi iyice çığırından çıkarmıştır. Gerçi ülkeyi toparlamasının da en etkin ve hızlı yolu diğer devletlerden haraç almaktır. Tam bir pragmatist olan Trump ta işte bunu yapıyor. Başından beri bu şekilde hareket eden ABD, bu haliyle “Haydut Devlet” unvanını fazlasıyla hak etmektedir. İşte bu ABD’nin derin devleti şuan ABD’ni ve başındaki seçilmiş başkanını devirmeye çalışmaktadır. Trump ne yaparsa yapsın yaranamamaktadır. Bu çırpınışları başkanı kurtarmayacaktır. Saraya sıkıştırılan başkanın işini burada bitirecekler.

 Bunun korkusunu iliklerine kadar hisseden ABD’nin şimdilik başkanı Trump çareyi İsrail’e sığınmakta ve buradan beslenerek iktidarda kalabilmeyi arzu etmektedir. Trump can havliyle hem Ortadoğu’yu, hem de Dünya’yı yakacak olan Kudüs kararını aldı ve ekranlarda göstere göstere imzaladı. Böylelikle nifak roketinin fitilini de ateşlemiş oldu. Aksi taktirde Derin ABD’nin kurumsal kartalları ve şahinleri Trump’ı paramparça edeceklerdi. Tatbikî bir başkanın geleceğini bir bölgeye ve de dünyanın çalkalanmasına tercih etmiyoruz. Dolayısıyla da bu Trump’ın Kudüs kararını tanımıyoruz.

Diğer ihtimaller:

1.    Çok yakın geçmişte bir ABD ve İsrail projesi ve Büyük İsrail Planlarının bir parçası olan “Kürdistan Referandumu” başarısızlıkla neticelenmiştir. Esası yüksek egolu ısrarcı ve iddialı devletlerin bir referandumdan böyle bir hezimetle çıkması kolay hazmedilecek ve affedilecek bir mevzu değildir. Birde Sayın ERDOĞAN’ın bunların kurmuş olduğu yüzyıllık haydut devlet sistemine verdiği hasar görüldüğü gibi tamir edilemiyor. Yırtık açıldıkça açılıyor. İşte tam da bu sebepten Sayın ERDOĞAN’a destek vermeli bir olmalı iri olmalı ve diri olmalıyız ki, bu saldırı akınlarından muzaffer çıkabilelim. Bu sebeple ikinci plan üretildi ve icrası ise sıkışan ABD Başkanına tevdi edildi.

2.    Ortadoğu’nun bu amansız karışıklığında yangından mal kaçırılarak (Filistin işgal edilerek) Büyük İsrail hedefini yarılamak ve çıkaracakları diğer 3. Dünya Savaşıyla da (Ki bu amaca ulaşmak için (Tanrıyı Zorlamak gibi bir iddiaları da bulunmaktadır.) vaat edilen Büyük İsrail Topraklarına (Fırat ile Dicle Irmakları arasında kalan ve Nil nehrine kadar uzanan coğrafya) tam manasıyla kavuşmak. Böylelikle tam anlamıyla hedeflerine ulaşmış olacaklar.

Bu olacak mı? Asla olmayacak. Olsa da kalıcı olmayacak. Neden kalıcı olmayacak? Bir kere Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de bunun gerçekleşmeyeceğini. Bu nifakın püskürtüleceğini ve İsrail oğullarının tarihte bir daha hiç olmayacaklarını, silineceklerini bize bildirir. Biz Müslümanlarda buna tam olarak inanırız. Buradan da anlaşılacak olan eğer bu savaş o savaşsa biz kazanacağız. Yok, eğer bu olması muhtemel savaş bahse konu savaşın öncü bir atağıysa, buda gene başarılı olamayacaklarını gösterir. Tüm bunlar ne demek oluyor? Bizim için herhangi bir sorun yok demek oluyor. Bizi ilgilendiren ölmekse biz zaten ölmeyeceğiz, din ve kutsalları uğruna şehit olacağız. Başkaca da düşünecek bir mevzu yok. Bizim için bu dünyada şehitlikten daha üstün bir makam mevki var mı? Yok. Durmak yok yola devam.

3.    Dünyanın tüm mazlum ve ezilen devletlerinden ERDOĞAN’ı destekleyen ve onaylayan demeçler yükseliyor. Bazı devletlerin ise devleti onaylamasa da bu devletlerin halkları onaylıyor. Doğru söze elbet her aklıselim ve makul kişi şapka çıkarır. Bölge ERDOĞAN’ın göstermiş olduğu istikamette birleşir ve hareket ederse buradan hem ABD hemde bölgeye bir hançer gibi saplanmış İsrail zarar görecektir. Bu durum eğer böyle kendi haline bırakılırsa bir gün ne İsrail kalır nede ABD’leri. Bunu ya bu gün yapacaklardı ya da bir gün buralardan pılısını pırtısını toplayıp gideceklerdi.

4.    İslam Camiasının, Kudüs hakkında çıkarılan bu karara reaksiyon vereceklerini çok iyi bilen ABD ve İsrail 3.Dünya Savaşının fitilini tutuşturmak adına böyle bir provokasyona imza atmış olabilirler.

5.    Trump hâlihazırda İsrail’in önünü açmak isterken, zorla sattığı silahlarına yeni bir satış stratejisi olarak da değerlendirmiş olabilir.

6.    Bölgenin karışmasıyla Çin’in planlarının altüst edilerek projeyi ABD çalabilir. Bu tür provokasyonlar ve bölgedeki ABD, İsrail etkinliğinin önünün alınabilmesi amacıyla Çin askeri Ortadoğu’ya kaydırılarak sahaya sürülmüştür. Malum ABD’nin nihai hedefi Çin’i durdurabilmek ve projelerini altüst ederek onu tökezletebilmektir.

7.    Bu saldırı ufaktan başlatılarak kanıksatılıp arkasından Mekke’ye girilebilinir. Malumunuz SSCB sonrası Batı medeniyeti İslam’ı tüm dünyaya zararlı bir unsur olarak ilan etmişti. İslam’ın yıkılmasına sebep olacak temellere saldırılarak bu işi daha da alevlendirilebilir ve İslam ortadan kaldırılabilinir sanıyorlar.

8.    Ani bir girişle tüm Ortadoğu’da yeni fikirler yayan Sayın ERDOĞAN’ın söylevleri İsrail’i ürküttü ve de korkuttu. Etrafı Müslümanlarla çepeçevre sarılı olan ve bölgede sadece Türkiye’ye güvenen İsrail’in tutunacağı bir dal kalmamış oluyor. Netanyahu ve ABD derin devleti Barzani’ye operasyon yaptırmak zorunda kaldı ama onunda ne kadar basiretli olduğu ortaya çıktı. Büyük oyun bozuldu, Barzani bölgesinde dalgalanan İsrail bayrakları yere indirildi.

Biz bunu Barzani’nin referandumundan sonra bazı şeyleri görebildik. İsrail’in yeni planının İslam’ın kutsalları üzerine olabileceğini anladık. Beklediğimiz gibi de oldu. Ama bunlara karşı bir hazırlık provaları yapmış mıydık bunu bilmiyorum. Gerçi Türkiye eski Türkiye değil. Mutlaka birtakım taktik ve stratejik konular üzerine birtakım ihtimalat planları yapılmış olunmalı. Çünkü devlet bu karara pek te şaşırmış görülmüyor. Kudüs kararının hemen arkasından Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri gerek nota vererek, gerek kınayarak, gerekse sair yollarla seslerini en üst perdeden duyurarak bir şaşkınlık oluşturdular. Diğer ülkeler Türkiye’nin arkasından geldiler. Aslında Türkiye açısından bunlar dahi çok önemli hamlelerdir.

Tüm bu ihtimaller tek başına hedef olmayabilir. Bahse konu ihtimaller veya şu an aklımıza gelmeyen birçok ihtimalin Kudüs’ün hedef alınmasında etkisi olabilir. Belki de tüm bu bizim bildiklerimiz ve daha bilmediklerimiz nedeniyle bugün Kudüs kararı alınmış olunabilinir.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kudüs Girişimleri

ABD’leri tarafından ilan edilmiş sayılan bu karara Sayın Cumhurbaşkanı hemen tepki gösterdi, kabul edilemez bir karar olduğunu ve Türkiye tarafından kınandığını açıkladı. Bunun üzerine Arap, AB ülkeleri, Balkanlar ve Azerbaycan başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden ABD’ye tepki mesajları yağmur gibi yağmaya başladı.

İslam camiasında en süratli ve en sert tepkiyi Türkiye Cumhurbaşkanı ERDOĞAN göstermiştir. Mesajları:

“ABD’nin bu kararı bölgeyi ateş çemberi içine atmaktır.”

“Kudüs tüm Müslümanların Harem-i İsmet-i ve gözbebeğidir Kimden gelirse gelsin bu tarihi hakikati göz ardı eden her yaklaşımın sonu hüsrandır, hezimettir.”

“Kudüs Müslümanların kırmızıçizgisidir” diyerek gerekirse en şiddetli karşılığında verilebileceğini bu hukuksuz kararın kabul edilemez olduğunu en sert şekilde vurgulamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı gittiği her yerde ve yaptığı her konuşmada gündemden çok Kudüs konusunda görüşlerini dile getirmiştir.

Cumhurbaşkanı 11 Aralık 2017 tarihinde tüm İslam İşbirliği Teşkilatını, Kudüs konusu kapsamında İstanbul’da yapılacak toplantıya davet etmiştir.  ABD’ne de bu işten cayılmazsa sonunun felaket olacağının mesajı en açık ve hiddetli şekilde gönderilmiştir. Türkiye bu konuda ciddidir. Türkiye bu tür hassas konularda blöf yapmaz. Tepkisini apaçık koyar ve yeri gelince de söylediklerini icra etmekten kaçınmaz.

İslam Camiasından Tepkiler:

Kudüs konusuna ilişkin Hamas ve El Fetih cephesinden, intifada çağrısı yapıldı. Mahmud Abbas ve İsmail Heniyye "Birleşik Filistin cephesi" çağrısı yaptı.

ABD, İslam coğrafyasını parçaladı. Bunu hem İsrail’in güvenliği hem de kendi maddi çıkarları uğruna gerçekleştirdi. İslam âlemini çökerten ABD, o sebepten veya bu sebepten İslam coğrafyasını sonuna kadar kazımaya kararlı bir davranış içerisinde görünüyor. Bu kirli oyunu Mısır, Sudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Kuveyt gibi ABD güdümündeki İslam ülkeleri, diğer İslam ülkelerinin suiistimal edilmesine temel inşa etmektedirler. Oysa bölgeye topyekûn bir haçlı ve İsrail saldırısı uygulanmaktadır. Bu sebeple Arap olsun olmasın Tüm bölge ve hatta ibretiâlem için tüm dünya Müslümanlarının birlikte tek yürek ve tek bilek olarak hareket etmesi gerek ve şarttır.

Tüm bunlar bir yana her hal ve şartta hiç kimse bu mücadeleye girmek istemese de, Türkiye Cumhuriyeti Kâbe, Medine ve Kudüs söz konusu olunca kimsenin iştirak talebini ve icazet vermesini beklemeden olaylara müdahil olmak zaruriyetindedir.

Neden? Çünkü İslam için kutsal olan Kudüs her Müslümanın olduğu gibi aynı zamanda da biz Türklerinde kutsalıdır. Onun için Kudüs düşmez, düşürülemez. Hiç kimse olmasa dahi biz Türkler; Kutsal Mekke’nin de, Medine’nin de ve Kudüs’ünde her daim hadimi ve askerleriyiz. Buralarda işi, oyunu ve gözü olanlar, kıyamete kadar bizi karşısında bulacaktır.

 

Ezcümle; Kutsal olan Kudüs bizim kırmızıçizgimizdir. Allah’ın izniyle, biz oldukça Kudüs düşmez, düşemez.

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..