Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '17

 
Kategori
İnançlar
 

Laikliğin teminatı Tarikatlardır

Laikliğin teminatı Tarikatlardır
 

Lâiklik: Laiklik veya laisizm (Fransızca: Laïcisme); devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir. Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan "laik" sözcüğü, "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" anlamına gelen Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. (Vikipedi Özgür Ansiklopedi)
 
Lâiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.
 
Tasavvuf: İlahî hakikatlere ve gayb âlemine ait hakikatlere manevi latifelerle ulaşma yoludur.
 
Tarikat: Tasavvufun somut organize olmuş halidir. (Vikipedi Özgür Ansiklopedi)
Tarikat, tasavvuf anlayışının kurumsal kimlik kazandırılarak yaşandığı bir "okuldur".
 
&&&&
 
Mustafa Kemal ATATÜTÜRK'ÜN soy ağacığının, T.S.K. arşivleri kaynaklı kitaplaştırılıp kamuoyuna sunulması ile ATATÜRK'ÜN aile kökeninin tasavvufi bir aileye dayandığı açığa kavuşmuş bulunmaktadır.
 
Tasavvufun merkezi Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. Devamında Hz. Ebubekir (r.a.), Hz. Ali (k.v.) ve O'nun Ehli Beyt'i olduğu bilinen bir gerçektir. Ayrıca bu oluşun kıyamet anına kadar süreklilik kazanacağı doğru kaynaklar aracılığı ile bildirilmektedir. Şuna inanıyorum ki, bugün toplumumuz içerisinde Ehli Beyt olan ve fakat henüz farkında olmayan veyahut çeşitli subjektif nedenler dolayısıyla bu kimliğini açıklayamayan birçok vatandaşımız bulunmaktadır. Böylesine onur verici bir kökene sahip olmak gizlenmeyi değil alenen ifade etmeyi ve yaşamayı öncelikli kılar.
&&&&
 
İslami yaşayışın tarihi seyri ile günümüze aktarılmasında en geçerli ve doğru yol şüphesiz tasavvuf ekolleri olmuştur. Özellikle padişahların ve Yeniçeri Ocaklarının inanç eğitimlerinin merkezi konumunda olan birçok tasavvuf kurumunun Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yabancı güç odakları kanalıyla yapılan çalışmalar neticesinde asıl işlevlerini yitirilmeleri bu kurumları, Cumhuriyet Döneminde kurumsal kimliklerinin sonlandırılma zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu sebepledir ki, insanın doğasıyla doğrudan ilişkili olan bireysel ve toplumsal ahlak eğitimi ve yaşayışı olan tasavvuf ekolleri devlet gözetiminde kurumlar olarak günümüze kadar gelememişlerdir.
 
Tarikatlar olarak adlandırılan tasavvuf kurumlarının Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kapatılmaları ve yasaklanmaları, hâlihazırda günümüzde devam etmekte olan kutuplaşmaların, laikler ve anti laikler olarak son derece tehlikeli derin toplumsal, kurumsal ve politik ayrılıkların ve kavgaların başlangıcı olmuştur. Dahası geçmiş ile bugün arasındaki köprülerin atılmasına sebep teşkil etmiştir.
 
Kurumsal kimliğe kavuşturulmuş olan bir eğitim, ancak devlet erkleri ile bilirlik ve belirginlik sıfatı kazanır. Böylelikle bugün yaşanmakta olan "paralel devlet" benzeri illegal yapılanmaların sonlandırılması ile birlikte gelecekte toplum ve devlet kurumları içerisinde oluşabilecek ve özellikle dış odaklar tarafından yönlendirilen yasa dışı oluşumların da önüne geçilmiş olunacaktır. Çok daha öncelikli önem taşıyan bir unsur; fertlerin ve toplumların inanç doktrinlerini hukuksal zeminde işlev gösterebilecek okullardan edinebilme rahatlığına kavuşacak olmalarıdır. Tüm tartışmalardan öte bu bireysel ve toplumsal gereksinimin bir hak olduğu göz ardı edilmemelidir. Görmezden gelinmesinin sorunların çözümüne katkı sağlamamaktan öte daha büyük kısırdöngülere, problemlere yol açtığı yadsınamaz bir gündem oluşturmaktadır.
 
&&&&
 
Lütfen, belleklerimizi kulaktan duyma, maksatlı, uydurma, yanlış ve noksan bilgilerden arındıralım.
 
"Mümin feraset sahibidir." (Hadis-i Şerif)
Toplumsal, kurumsal ve politik barışın zamanı geldi ve geçmektedir.
 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..