- Kategori
- İnançlar
Liyakat mi? Biat mi?
Seç birini bakalım!
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, kim olursa olsun adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bakın, Allah size ne güzel öğüt veriyor! Hiç kuşkusuz Allah her şeyi işitendir, bilendir.” Nisâ-58
Mevlana; ''adalet nedir?'' diye sorar, '' bir şeyi yerli yerine koymak, hak sahibine hakkını vermektir'' diye cevap verir. Sonra da, ''zulüm nedir?'' diye sorar, ''bir şeyi layık olmadığı, hak etmediği yere koymaktır, hak sahibine hakkını vermemektir'' der.
Türk Dil Kurumuna göre liyakat, bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu. Diğer deyişle, bir işe layık olmak, ehil olmak, o işi hak etmek…
Liyakat boyutları: Bilgi, tecrübe (bilgi ve beceri birikimi), güvenilirlik…
Beceri türleri: Etkin düşünme (Bağlı yetenekler: Araştırıcılık, analitiklik, gözlemcilik, algılayıcılık, eleştirellik (sorgulayıcılık), yenilikçilik, yaratıcılık), iletişim (Bağlı yetenekler: Sosyal ve kültürel katılım, duyarlılık, empati, kendini ifade ve ikna), üretkenlik (Bağlı yetenekler: Ustalık, hedef odaklılık, zaman yönetimi, teknolojiye yatkınlık, verimlilik), girişimcilik (Bağlı yetenekler: Öz güven, dışa dönüklük, inisiyatif ve risk alabilme).
Güvenilirlik: Dürüstlük, sözünde durma, sabırlılık, kararlılık, içi dışı birlik, sadakat, temkinlilik, uyumluluk, barışçılık, hoş görülülük, duyarlılık (Empati yapabilme), sırdaşlık, alçak gönüllülük, özverililik, dayanışmacılık, yardım severlik…
Sadakat: Değerlere, kurallara ve kişilere (biat) sağlam, güçlü ve içten bağlılık, vefa, sadık kalmak…
Liyakati çevreleyen yukarıdaki unsurların tamamını veya bir kısmını göz ardı edip biate odaklandığımız sürece hâlimiz nice oluyor dersiniz?
Sosyal dokuyu çürütüp torunlarımızın bedduasını hak etmemiz bir tarafa; temiz rızık peşinde koşanların işini zorlaştırmıyor muyuz? Ya da, İslâm’ı düşünenlere kötü örnek olmuyor muyuz?