Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '17

 
Kategori
Güncel
 

Lozan

Lozan
 

LOZAN


Son dönemin en önemli gündem maddelerinden biri de Lozan Barış antlaşmasıdır. Bu antlaşma ile ilgili o kadar çok doğru yanlış bilgilere sahibiz ki. Sonradan kendimizin uydurduğu ve ölesiye inandığımız hatta bazı aklı başında gazeteci ve yazarların da sahip çıktığı yalan yanlış şeyler. 2023 de bitecek olması, Petrollerimizi kullanama hikayesi gibi.

Acı olan bu konuda uzman kimseye kulak asmamaları, hatta onları cahillikle suçlamaları. Bunları yapanların anlaşmayı bir kez bile okumamaları. Okuduk diyenlerin gizli maddeler olduğunda ısrar etmeleri. Bununla ilgili İlber Oltaylı Hocamızın bir gazeteci (yanlış hatırlamıyorsam) ile yaptığı traji komik bir konuşma sosyal medyada dolaşıyor. Hocanın cahil dediği adamlardan bir örneği orda görüyoruz.

        Lozan ile ilgili en iyi araştırma sanırım SEVTAP DEMİRCİ Hocamızın BELGELERLE LOZAN adlı eseridir. Kendisi bu konu için tüm arşivleri altını üstüne getirmiştir. İngiliz, Fransiz, Rus vs. İnternetten bakarsanız Tv’de çıktığı bir çok programda konuyu gayet açık seçik anlatıyor. Kitap okuyamayanlar için önerimizdir.

        Benim değinmedik istediğim bunlar değil ama şunlar ile başlayabiliriz: Lozan 2023 te bitmiyor. Bir süresi yok. Gizli maddeleri de yok. Madenlerimizin kullanılmasını engelleyen maddeler de yok.

         Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış barış antlaşması.Türk Devleti'ni temsilen İsmet Paşa gitmiştir.Boğazlarla ilgili görüşmelere SSCB ve Bulgaristan da dahil olmuş, ABD ise gözlemci olarak katılmıştır.

         Görüşmeler 20 Kasım 1922'de başlamıştır. 4 Şubat 1923'te görüşmeler kesilmiştir. Buna neden olan anlaşmazlıklar şunlardır: Boğazlar Sorunu, Kapitülasyonlar, Musul-Kerkük, Osmanlı Devleti'nin Borçları, Mezarlıklar. 23 Nisan 1923'te görüşmeler tekrar başlamıştır. 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.

        Lozan’ın asla düzenlenemeyeceği konusu da boşuna olan bir tartışma. Birileri de çıkıp ta demiyor ki aslında kaç defa değişik sebeplerden dolayı bir çok maddesi yeni anlaşmalar ile olaylar ile değişti.

         Örneğin; Boğazlar için Montrö Sözleşmesi imzalandı, Boğazlar maddesi değişti, Osmanlı borçları 1929 Dünya krizi yüzünden yeniden düzenlendi-değişti, Mübadele konusunda Yunanistan her zaman ki gibi sıkıntı oluşturdu (30 Ekim 1918 Etabli maddesine uymak istememesi) Türkiye’nin olumlu yaklaşımı sayesinde 1930 anlaşması ile değişti, Hatay’ın anavatana kayılması ile Suriye sınırı maddesi değişti, Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın adalarda silah bulundurmaması gerekiyorken bulundurması Lozan’a aykırı, Türkiye’nin deniz sınırından 3 mil mesafedeki adacıklara Yunanistan’ın el koyması Lozan’a aykırı (son dönem adalarımızı işgal ettiler meselesi)…

        Böyle uzayıp gidiyor. Demek ki değişebiliyormuş. Gökten inen ilahi bir anlaşma değilmiş. Anlaşmanın değişimini veya düzenleme yapılmasını istemekte Mustafa Kemallere, İsmet İnönülere de bir karşı çıkma, bir kötüleme değildir diye düşünüyorum.

            Öyle bir anlaşma ki o zaman temel ticaret mallarının fiyatını bile belirlemişler. Sabunun, tütünün vs. Türkiye’ye uluslararası fiyat çizelgesi çıkarmışlar. Orada belirtilen petrolün fiyatı çaydan ve şekerden daha ucuz. Şimdi neredeyse 100 yıl geçmiş, dünyanın her şeyi değişmiş, anlaşmanın bir çok maddesi kendiliğinden değişmiş, yok olmuş zaten, neyi tartışıyorlar bilmiyorum.

        Ben Lozan ile ilgili çok ta bilinmeyen bazı maddelerinden bahsetmek istiyorum.

“Madde — 12. İmroz ve Bozca adalariyle Tavşan adalarından gayri Şarki bahrisefit adaları ve bilhassa Limini, Semendirek Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adaları üzerinde Yunan hâkimiyetine dair 17 - 30 mayıs 1913 tarihli Londra Muahedenamesinin beşinci ve 1 - 14 teşrinisani 1913 tarihli Atina Muahedenamesinin on beşinci maddeleri ahkâmına tebe-tn 13 şubat 1914 tarihli Londra konferansında ittihaz edilip 13 şubat 1914 tarihinde Yunan hüküm îtine tebliğ edilen karar, işbu Muahedenamenin İtalyanın hâkimiyeti altına vazedilen ve 15 nci maddede mezkûr olan adalara müteallik ahkâmı mahfuz kalmak şartiyle, teyit edilmiştir. Asya sahilinden üç milden dun mesafede kâin adalar, işbu Muahede de hilâfına sarahat bulunmadıkça, Türkiye hâkimiyeti altında kalacaklardır.”

        Bu maddede Türkiye’nin deniz sınırı belirlenmiş. Bugün Yunanistan’ın uymadığı maddelerden biri bu. Adamlar Ege’deki tüm ada ve adacıkların, kayalıkların kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlar. İnsan haritaya bakınca bir utanır ya. Topraklarını işgal etmiş, savaş sebebi. Aman.

“Madde — 13. Sulhun muhafazasını temin zımnında Yunan hükümeti Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında atideki tedabire riayet etmeği taahhüt eyler: Evvelâ - Mezkûr adalarda hiç bir Üssübahri, hiç bir istihkâm tesis ve inşa edılmiyecektir. Saniyen - Yunan askerî tayyarelerinin ve sair merakibi havaiyesinin Anadolu sahili arazisi üzerinde teyran etmesi menedilecektir. Mukabeleten Türkiye Hükümeti dahi askerî tayyarelerinin vesair merakibi havaiyesinin mezkûr adalar üzerinde teyranmı menedecektir. Salisen - Mezkûr adalarda Yunan kuvayi askeriyesi, tahtı silâha alınıp mahallinde talim ve terbiye edilebilecek olan esnan erbabının miktarı mutadına ve bütün Yunan arazisinde mevcut bulunan jandarma ve polis miktarı ile mütenasip olacak jandarma ve polis miktarına münhasır kalacaktır.”

           Bu maddede Yunanistan’ın silah bulundurmaması gerektirdiği adalar konusu bahsedilmiş. Nerde adalet. İkiyüzlü batı her şeyde bize yüklenir ya. Bu konu bile büyük sorun. Yunanistan Rusya’dan s300 füzeleri aldı ses çıkmadı, biz s400 aldık ortalığı yıktılar. S300 ler bize yakın adalarda. O da NATO ülkesi. Farkımız ne. Türkiye olmak. Onlar yapar biz yapamayız.

“Madde-15. Türkiye zirde tadat olunan adalar üzerindeki bilcümle hukuk ve nıüstenidatmdan İtalya lehine feragat eder. Elyevm İtalyanın tahtı işgalinde bulunan Asfampalya (Astropalia), Rodos (Rhodes), Kalki (Carki), Skarpanto, Kazos (Casso), Piskopis (Tiles), Misiros (Misyros), Kalimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sombeki (Symi) ve îstanköy (Kos) adalari …”

           Bu maddede İtalya ‘ya bıraktığımız 12 Ada ve Rodos’tan bahsediliyor. II. Dünya savaşı sonrası İtalya adaları Yunanistan’a vererek çekildi. Normal de bize verilmesi gereken adalar. Hani İsmet İnönü’nün kıyıdan bakınca bu adalar mı onlar dediği ve eleştrildiği adalar.

“Madde-17. Türkiye'nin Mısır ve Sudan üzerindeki bütün hukuk ve nıüstenidatmdan feragatinin hükmü 5 teş­ rinisani 1914 tarihinden muteberdir.

Madde-20. Türkiye, Britanya Hükümeti tarafından Kıbrıs'ın 5 teşrinisani 1914 de ilân olunan ilhakını tanı­dığını beyan eder.

Madde -22. Türkiye, yirmi yedinci maddenin ahkâmı umumiyesine halel gelmemek şartiyle 18 teşrinievvel 1912 tarihli Lozan Muahedenamesi ve ana müteallik senedat mucibince her ne mahiyette olursa olsun Trablusgarp, Libya üzerinde haiz olmuş olduğu kâffei hukuk ve imtiyazatın ilgayı katisini tanıdığını beyan eder.”

           Bu maddelerde Türkiye’nin herşeyi ile birlikte vazgeçtiği topraklardan bazılarının ismi geçmiş. Mısır, Sudan, Kıbrıs, Trablusgarb, Libya. Kıbrıs’a dikkatinizi çekerim. Biz 1571 de İtalyanlardan aldık, 1878 de İngilizler biz den aldı, resmen Lozanda vazgeçiyoruz, İngiliz toprağı olduğunu kabul ediyoruz. Bugün Yunanistan’ın en çok istediği, bizi oradan atmaya çalıştığı ada. Sorunun kaynağı kim sizce.

“Madde — 45. işbu fasıl ahkâmı ile Türkiye'nin gayrimüslim akalliyetleri hakkında tanınan hukuk, Yunanistan tarafından dahi kendi arazisinde bulunan müslüman akalliyet hakkında tanınmıştır.”

            Bu maddede bizdeki ve Yunanistan’daki azınlık hakları ile ilgili genel madde. Bize ayrıntılı başka maddelerde bahsediliyor burada Yunanistan da aynen Türkiye gibi uygulamalı diyor. Burada Batı Trakya’daki Türklerin bugün uygulanmayan maddeleri. Müftü seçimi, seçimler, eğitim, isim kullanma-kulanmama vs. Yunan Cumhurbaşkanının hazırlıksız yakalandı diye bahsedilen konu. Yunanistan Lozan konusunda ağzını bile açmamalı. Bu konuda en çok eksi onlarda.

“Madde-58. Kezalik Türkiye, Hükümeti Osmaniye tarafından İngiltere'ye sipariş olunup Britanya

Hü­kümeti tarafından 1914 tarihinde vazıyed edilmiş olan harp sefineleri için tediye kılınmış bulunan mebaliğin iadesini ne Britanya Hükümetinden ve ne de tebaalarından talep etmemeği kabul ve bundan dolayı her türlü metalibinden feragat eder.”

         Burada da bugün en çok kızdığımız konulardan birinden bahsediyor. Parasını verdiğimiz halde İngiltere’nin vermediği savaş gemilerinden. Parayı da vermediler. Burada hem gemilerden hem paradan vazgeçtiğimizi kabul ediyoruz. Ah İngilizler ah. Söylencek çok şey var da.

“Madde-128. Türkiye Hükümeti, Britanya İmparatorluğuna, Fransa ve İtalya Hükümetlerine karşı, kendi arazisi üzerinde bunların meydanı harpte veya mecruhiyetle veya kaza veya hastalık neticesinde vefat etmiş olan berrî ve bahrî askerleri ile esarette vefat eden üserayi harplerine ve sivil mevkuflarına ait metfen ve mezarlıkları ve izam mahzenlerini ve tezkiri namları için dikilmiş âbideleri muhtevi arsalar kendilerine ayrı ayrı ve müebbeden tahsis etmeği taahhüt eder. Kezalik 130 nou maddede mezkûr komisyonlar tarafından birleştirme mezarlıkları, izam mahzenleri veyahut âbideler tesisi için âtide lüzumu görülecek olan araziyi de kendilerine tahsis edecektir.”

“Madde- 129. Türkiye Hükümeti tarafından tahsis edilecek arazi meyanında bilhassa Britanya İmparatorlu ğu için 3 numaralı haritada gösterilmiş olan Anzak denilen havali (Arıburnu) arazisi dahil ola çaktır. Britanya İmparatorluğunun bâlâda beyan olman araziden istifadesi berveçlıi âti şeraite tâb ….”

“Madde-136. Britanya, Fransa ve italya hükümetleri, Türkiye'den ayrılan arazide bulunanlar dahi dahil olmak üzere, kendi hükümlerine tabi arazide mec'fun bulunan Türk beriwe ve bahriyesi için modfenler, mezarlıklar, izam mahzenleri ve tezkiri namlarına mahsus âbidat tesisi zımnında 128 nci ve 130 neudan 135 nciye kadar olan maddeler nlıkfmmdan istifade eylemek hakkını Türkiye Hükü­metine bahşetmeği taahhüt ederler,

             Bu maddelerde de bir süre baya sıkıntı oluşturan mezarlıklar konusu var. İngilizler Çanakkale’deki İngiliz mezarlıklarının İngiliz toprağı kabul edilmesi için çok bastırmışlardı ama biz kabul etmedik. Bakımı vs. için karşılıklı haklardan bahsediyor bu maddeler.

“ Madde — 12. Komisyon bir Türk mümessilinin tahtı riyasetinde işbu mukavelenameye vazıülimza Devletler olmak haysiyetiyle ve mukavelenamei mezkûrun işbu Devletler tarafından tasdiki vâki oldukça, Fransa, Büyük Beritanya, italya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Rusya ve Sırp - Hırvat - Isloven Devleti mümessillerinden mürekkep olacaktır.”

             Burada Boğazlar Komisyonunda kimler yer alacak ondan bahsediyor. Bu komisyon 1936 Montrö Sözleşmesi ile kaldırılmış, boğazlar tamamen Türkiye’ye verilmiştir.

“Madde — 2. Birinci maddede musarrah olan mübadele âtideki ahaliye şâmil değildir:

A) Dersaadet rum ahalisi;

B) Garbi Trakya'nın müslüman ahalisi.

Dersaadet'in rum ahalisi addedilecekler 1912 kanunu mucibince tahdit edilmiş bulunan Dersaadet şehremaneti havzasında 30 teşrinievvel 1918 tarihinden mukaddem sakin bulunmuş olan bilcümle ramlardır. Garbi Trakya'nın müslüman ahalisi addedileuekler, Bükreş muahedenamesiyle 1913 te tâ­ yin edilen hatı hududun şarkmdaki havalide mütemekkin bilcümle müslümanlardır.”

              Bu madde de Türk-Yunan Mübadelesinde Mübadele dışında kalan İstanbul ve Batı Trakya’dan bahsedilmiştir. İstanbul’da kalacak Rumların 30 Ekim 1918 (Mondros İşgal antlaşması) sonrası gelen İşgalci Rumların (Yunanistan’dan geldiler) İstanbullu sayılmadığı belirtiliyor. Sonuçta işgalciler. Ama Lozan’dan sonra mübadele uygulanmaya konacağı sırada Yunanistan bu maddenin kabul edilmeyeceğini herkesin İstanbullu sayılması gerektiği konusunda ısrar edince yani Lozan’a uymayınca 1923-1930 arası kriz yaşanmıştır. En son Türkiye-Mustafa Kemal’in iyi niyetli olumlu tavrı sonucu Yunanistan’ın istediği olmuş, 1930 Ankara’da dostluk anlaşması imzalanmıştır. Yani sonuçta Lozan’a uyulmamıştır.

           Tekrar merak edip Lozan anlaşmasına baktığımda dikkatimi çekenleri sizler ile paylaşmak istedim. Osmanlı Türkçesi ağırlıklı metin beni biraz zorlasa da yine de sayfaları karıştırmak hoşuma gitti.

Lozanı merak ediyorsanız şu kaynakları önerebilirim;

*Belgelerle Lozan-Sevtap Demirci

*Lozan- Ali Naci Karacan

*Bilinmeyen Lozan-Taha Akyol

*Öncesi ve Sonrası ile Lozan-Hüseyin avniÇavdaroğlu

*İsmet İnönü’nün Hatıralarında Lozan Antlaşması

*Lozan Barış Konferansı-Seha L. Meray (çeviri)

*90 soruda Lozan Antlaşması- Gürer Karagedikli

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..