Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '17

 
Kategori
Dünya
 

Lozan Görüşmeleri Sırasında, Kerkük ve Süleymaniye'yi Alma Fırsatını Neden Değerlendirmedik?

Lozan Görüşmeleri Sırasında, Kerkük ve Süleymaniye'yi Alma Fırsatını Neden Değerlendirmedik?
 

İsmet Paşa, Lozan'da, Lord Curzon'un teklifini kabul edilseydi, bu harita çok farklı olabilirdi... Ama, iyi mi olurdu; kötü mü olurdu bilemem...


ÇIKAN BU FIRSATI HEBA ETMEK İÇİN GEÇERLİ BİR GEREKÇEMİZ VAR MIYDI?

 

B a ş l a r k e n...

Şimdiye kadar, "Adım Adım Kürdistan" başlığı altonda 9 blogluk; "Fırat'ın Doğusunda, dün ne oldu...Bugün neler oluyor...Yarın neler olacak?" başlığı altında 22 blogluk ve "Musul'un işgaline yaklaşılan durumlar" başlığı altında da 4 ya da 6 blogluk "dizi yazılar" yazdım...

Bunların dışında, Fırat'ın doğusu ve batısı(Suriye ve Irak) hakkında da, yine "dizi yazı" şeklinde ve özel olarak da Musul hakkında, sanırım 100'e yakın "münferit" bloglar yazdım...

"Kerkük" konusunda da, kısa bir blog yazmıştım...Ama, "Kerkük" ve "Süleymaniye" hakkında; yani eski adları ile bu iki "sancak" hakkında özel bir blog yazmamıştım...

 *

İNGİLİZLER İSMET PAŞA'NIN GEREKÇESİNİ KABUL ETMİYORLAR...

Lozan yakın öncesi zamanda, Kerkük ve Süleymaniye sancaklarında, Kürt nüfusu, "Türk" ve "Arap" nüfusundan daha fazla idi: Kerkük'te, 97.000 Kürt, 79.000 Türk ve 8.000 Arap vardı...Süleymaniye'de ise, 62.830 Kürt, 32.960 Türk ve 7200 Arap...

Lozan'da İsmet Paşa, azlıktaki Araplar üzerinde fazla durmadı; ancak Musul(Merkez Sancağı) dahil; Kerkük ve Süleymaniye'deki  Türk ve Kürt çoğunluğa dikkat çekerek, "Kürtlerin de Turani olduğunu ileri sürerek Musul'un, etnik(nüfus) açısından --Ben, o sırada, Kerkük ve Süleymaniye'nin Musul(Merkez) vilayetinin ya da eyaletinin içinde mütalaa edildiğini düşünüyorum-- Türkiye'ye ait olduğunu anlatmaya çalışmıştır...İsmet Paşa, bu kadarla da kalmamış; Musul Vilayeti'nin, toprağın yapısı ve iklimi yönünden de, Irak'ın değil; Anadolu'nun bir parçası olduğunu belirtmiştir(bu iddia doğru bile olsa, ki belki öyledir; bence fazla dikkate alınacak bir faktör değildir).

İngilizler, elbette bu gerekçeleri kabul etmediler...Gerekçeleri de, "Türk Hükümeti'nin Kürtlere özerklik verme niyetinde olmadıklarıdır"(1).

Ancak, bölge halkı(Türk, Kürt ve Arap), Türk yönetiminde kalmak istediklerini; hatta, İsmet Paşa'nın pek üzerinde durmadığı Araplar bile, İngiliz Mandası istemediklerini; "Ya Türk Mandası ya İstiklal" dediklerini dile getiriyorlardı(2).

*

LOZAN'DAKİ ASKERİ MÜŞAVİRİMİZ: "SÜLEYMNANİYE'DEN NE ÇIKAR?...BURALARI DAĞLIKTIR" DİYORDU...

Lozan Konferansı'na ikinci delege olarak katılan Dr. Rıza Nur, hatıratında şunları anlatıyor:

"Bir gün İngilizler geldi ve yeni teklifte bulundular. Hududu çizmişlerdi. Hudut, Musul'un hemen kuzeyinden geçiyor ve Süleymaniye Sancağı tamamıyla  bizde bırakılıyordu...Bizim askeri Müşavir Tevfik(Bıyıklıoğlu), 'Süleymaniye'den ne çıkar? Buraları dağlıktır. Musul olmayınca oralara gidilmez bile, başa bela olur' dedi...Görüyorum, İsmet de bunları ondan soruyor...Tevfik, 'Süleymaniye'den ne çıkar' sözü ile beni de kandırdı. Bari Süleymaniye'yi alsaydık. İki yıl sonra bunu da alamadık(3)...

Lozan görüşmelerine gazeteci olarak katılan Ali Naci Karacan da, "Lozan" adlı kitabında, İngilizlerin, Kerkük ve Süleymaniye sancakları ile Musul Vilayeti'nin kuzeyini geri vermeye hazır olduklarını; yalnız Musul Şehri'ni muhafaza edeceklerini düşündüklerini"(4) yazıyordu...

Ama, Türk Heyeti, Süleymaniye ve Kerkük'ün, Musul'dan ayrılmayacak kadar bir bütün olduğunu, bu nedenle Musul'un da Türkiye'ye verilmesini de isteyerek İngilizlerin(Lord Curzon'un) bu teklifini reddetmiştir... 

*

ACABA "DİMYAT'A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN MI OLDUK?...

Yani, Musul'un tamamını isterken, bize sunulan Kerkük ve Süleymaniye'yi fırsatını mı kaçırdık?... Bu reddedişin haklı nedenleri var mıydı?

Konferans süreci içinde ve sonrasında yapılan bu resmi olmayan ikili görüşmeler sırasında Musul'daki askeri üstünlüğün Türk tarafında olduğu ve İngilizlerin de bölgede verdikleri personel(askerzayiatı karşısında İngiliz basını ve kamuoyunun İngiliz birliklerinin Musul'dan çekilmesi yönünde baskı ve istekleri de göz önünde tutulduğunda, Lord Curzon'un yukarıdaki önerilerinin nedeninin "bu işin bir an önce bitirilmesi" isteği vardı, denebilir...  

Türk tarafı da, İngilizlerin bu gerileme tavrını, "belki Musul'u da verebilirler" düşüncesiyle, Curzon'un, Kerkük'ü ve Süleymaniye teklifini reddetmiş olabilirler...Bu da, reddedişin haklı bir gerekçesi olabilir...

Ama, işin tuhafı, Musul sorunu çözümü, Lozan sonrası İngiltere ve Türkiye arasındaki ikili görüşmelere bırakıldığında, 26 Nisan 1924'de, toplanan Haliç Konferansı'nda, Türkiye, daha önce, Lord Curzon'un teklif edip istemediği toprakları gündeme getirmiş ve "Süleymaniye, Kerkük ve Musul kentlerini Türkiye'ye bırakan bir sınır çizilmesini istemiştir...(5)...Gerçekten ilginç bir durum...

*

MUSUL'U, KERKÜK'Ü SÜLEYMANİYE'Yİ ALAMADIK BARİ SURİYE'YE GİRSEYDİK...

Yukarıda, başlık adlarını verdiğim ve Fırat'ın doğusu ve batısı hakkında çok sayıda blog yazmama rağmen, şimdiye kadar hiç yazmadığım  bir  tarihi bilgi aktarmak istiyorum...

Türkiye'nin, Misak-ı Milli'yi esas alan sınırları, özellikle güney sınırı bizzat Mustafa Kemal tarafından dış ve iç basın aracılığıyla bütün dünyaya defalarca duyurulmuş ve ilan edilmişti...Bunu bilen Lord Curzon, Türkiye'nin gözünü Musul'dan(Kerkük ve Süleymaniye dahil) uzak tutmak  için Türkiye'nin Suriye'ye girmesine yeşil ışık yakmıştı.

Lozan Konferansına İkinci Delege olarak katılan Dr. Rıza Nur, anılarında bu konuya da yer vermiş ve Lord Curzon'un, bu konuda kendisine yaptığı öneriyi şu şekilde aktarmıştır: "Nihayet pek gülerek yanıma geldi ve yavaş bir sesle; Musul! Musul!...Ne yapacaksınız?... Burnunuzun dibinde Suriye var. Onu alın! Bir darbe kafidir"(6)...

Gerek Ali Karacan, "Lozan Konferansı ve İsmet Paşa";  gerekse Dr. Selahi R. Sonyel,"Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika-II" adlı kitaplarında, Dr. Rıza Nur'u doğrulamakta, İsmet Paşa ve Dr. Rıza Nur'un, ayrı ayrı ve özel olarak Lord Curzon ile konuştuklarını yazmışlardır...(7).

Ali Fuat Cebesoy da, anılarında, Suriye hududu üzerinde bazı arazinin alınmasıyla, bölge petrolünden önemli hisselere sahip olmak imkanı olduğunu, ama sonradan bu imkanın kaybolduğunu yazmıştır(8).

Lord Curzon'un, Musul yerine Suriye'ye yönelik bir Türk harekatına yeşil ışık yakması pek etkili olmamış; ayrıca 10 Aralık 1922'de İsmet Paşa ile aynı konuda yaptığı görüşme de bir sonuç vermemişti(9).

*

ACABA, LOZAN'DA MUSUL'UN TAMAMINI İSTEMEKLE HATA MI ETTİK...?

Lozan görüşmeleri sırasında, başta İngiltere ve görüşmeleri izleyen Amerika'nın, Musul'u ve petrolünü Türkiye'ye vermeyeceği baştan beri belliydi...

Buraya kadar yapılan kaynak araştırmalarından elde edilen bilgilere dayanarak, "eğer Musul'da ısrar etmeseydik ve Lord Curzon'un, "Kerkük, Süleymaniye, Musul'un kuzeyini Türkiye'ye bırakma" ve  "ayrıca Suriye hududunda bazı arazileri almamızı" öneren "teklifini kabul etseydik daha iyi mi olurdu acaba?" diye kendime sormaktan edemiyorum...

Ama, şunu biliyorum ki, eğer Lord Curzon'un, yukarıdaki teklifini kabul etseydik, en azından Lozan Konferansı kesintiye uğramadan biterdi...

Kuzey Irak'ın durumu da, günümüzdekinden farklı olur muydu?...Başımıza bir Kürdistan ve PKK sorunu da çıkar mıydı...?...Kuzey Irak'a bu kadar sıklıkla askeri operasyon yapar mıydık?...Yoksa buna gerek olmaz mıydı?

*

Lord Curzon'un teklifini kabul etse miydik?...

Bunu bilemem; ama, şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri, Lozan Görüşmeleri sırasında Lord Curzon'un Türkiye'ye teklif ettiği ve Türkiye'nin kabul etmediği Kuzey Irak ve Suriye topraklarında, "adeta buraları benimdir" dercesine "bayrak göstermektedir"...

 

cdenizkent

 

-------------------- :

(1) (PRO.FO.371/9005 E.5628/1019/65, 31-5-1023'ten, Mim. Kemal Öke, Musul ve Kürdistan Sorunu(1918-1926), Ankara: 1992, s.126(dipnot: 37)

(2) Seha L. Meray, Lozan Barış Konferansı; Tutanaklar, Belgeler(7 Cilt), İstanbul: 1993, ss.347-348

(3) Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım(Üç Cilt), İstanbul: 1968, ss. 1030-1031

(4) Ali Naci Karacan, Lozan, 2.b. İstanbul: Milliyet Yayınları, 1971, s.241 

(5) T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın, "Cumhuriyet'in İlk On Yılı...", s.81'den  Ömer Kürkçüoğlu, Türk-İngiliz  İlişkiler, Ankara: 1978, s.290

(6) Dr. Rıza Nur, A. g. y. , s. 1034

(7) Ali Naci Karacan, Lozan Konferansı ve İsmet Paşa, 3.b. İstanbul: 1971, s.90

(8) Ali Fuat Cebesoy, Ali Fuat Cebesoy'un Siyasi Hatıraları, İstanbul: 1957, s. 221

(9) Curzon'dan İngiliz Dışişleri Bakanlığı'na çekilen 11-Ararlık-1922 tarihli telgraftan. Selahi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, Cilt-2, Ankara: 1991, s. 309

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..