Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '17

     
    Kategori
    Gündelik Yaşam
     

    Madenci Mehmet Ağabey

    Madenci Mehmet Ağabey
     

    Göçükten çıkış anım..


    Sizlere faklı bir hikaye anlatacağım ;


    1999 yılı ağustosun 16 ncı gecesi saat 2 civarı idi. Sakarya Merkezde olan evimize geleli henüz 10 dakika olmuştu. Evimiz 6 katlı binanın en alt katı, hatta altında bir de garaj bulunan bir apartman dairesiydi. O gece en üst kat komşum yakın arkadaşım olan Şevket le birlikte gelmiştik. O yalnız başına kendi evine ben de annem ve kardeşimin olduğu kendi evime geçtik. Bu arada biliyor olabilirsiniz Adapazarı imarı 5 kata izin vermekte ama ne hikmetse bizim sitedeki 20 daireli 8  binada neredeyse 7 katlı idi. 


    Gece yarısı 2 civarı yatağıma uzandım. Baş ucuma yatarken bir bardak suyumu, sigaramı, zippo çakmağımı ve cep telefonumu aldım  uyumaya koyuldum. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum birden çok ilginç bir gürültü ile yataktan çok yumuşak bir şekilde düştüğümü ve üzerime anlam veremediğim bir takım malzemelerin çullandığını fark ettim, ayaklarımın acıdığını hissettim ama ne olduğunu anlamam mümkün değildi çünkü sırt üstü yatar vaziyetteydimve kımıldayamıyordum. Gözüm açık iken de kapalı iken de zifiri bir karanlık hakimdi ortama. Anlam veremediğim gerçek dışı bir olay olduğunu sezdim. Nefes almam ciddi anlamda zorlaşmıştı hatta her çektiğim nefeste ufak partikül diyebileceğim toz parçacıkları nefes borumu kupkuru yapıyordu. O an insan aklı yetmiyor durumu değerlendirmeye. Bir sürü kurgu geliyor aklıma ama hiçbiri beni kendine inandıramıyordu. En mantıklı gelen kurgu, benim yatakta ölü bulunup defin edildiğim ama daha sonradan bir şeklide mezarda canlandığımdı. En mantıklı açıklama bu gibi geliyordu çünkü bulunduğum ortam mezardan faklı değildi. Yumusak bir zeminde sırt üstü yatıyor  pozisyonumu ayaklarım ve belim dönmediği için değiştiremiyordum. Aklıma mezardan başka bir açıklama gelmiyordu. Bu arada insan beyni öyle ilginç ki anlayamadığı durumu bi şekilde mantığa uydurmak aklı kaybetmemek  için anlamlı hale getiriyor. 

     

    Hani bazı testler vardır : göz yanılması mı diyim beyin oyunumu diyim aslında cisim mavi ama o cisim limon oldugu için biz onu sarı görebiliyoruz. Sanırım buna benzer bir algıyla beynim durumu mezar olarak algılayarak beklemem gerektiğini biliyordu sanki. Devamlı yarı uyur halde olduğumu farkettim. Oksijensiz olmaktan mı yoksa bedenim bir adrenalin ya da uyusma hali patlaması mı yaşıyordu bilemiyorum ama ya uyuyordum ya da hep bir baygınlık hali mevcuttu. Buna benzer bir durumu daha sonra başka bir şeklide de yaşadım. Açık bir trafik kazasında (Motorsiklet) sağ dizim kopmak üzere olduğu halde ben devamlı yanımdakileri sakinleştirmek için gülüyor eğleniyordum. İnsan beyni çok ilginç.

     

    Belli bir zaman sonra zaman algım olmadıgı için tam bilmiyorum hiçbir şey yapmadan beklemek anlamsız geldi. Ellerim belimin sağında ve solunda yaklaşık bir on santim yeri tarayabiliyordu. İlk olarak elime su bardağım geldi. Hani süs bardakları vardır pilastikten iki pvc katman içerisinde su  varmış gibi bir sıvı olan bosken baktıgınızda su varmıs gibi görünen. Bardak oyle bir bardaktı bardagı elıme aldım hafıf salladım su sesi geldi inanılmaz susamama ragmen dik vaziyette hemen bıraktım. Olur da dayanamazsam cok zorlandıgımda içinde su olduğuna inandıgım bardagı içerim dedim. Ellerimi zeminde biraz daha gezdirdiğimde zippo çakmagım geldi elime. Çok sevindim ışık yapabilirim etrafımı görebilirim dedim. Ve çakmagı caktım camka yanmadı tekrar caktım yanmadı. Ellerim belimin ön tarafına uzanabiliyordum ama basımı kaldıramıyordum sankı alnımda mezar tahtaları vardı. Basımı yan cevirerek cakmagı tekrar caktım hiç degılse cakmak tasının ısıgı ıle bırsey gorurum belki diyerek baktım mezarda değilim. Göçük benzeri bir yerdeyim. Bu nasıl olabilir ben nasıl bu yere gelmiş olabilirim. 

     

    Televizyonda seyrediyoruz her türlü şeyi acaba savas mı cıktı dedim oyle olsa patlama olurdu. Oyle degılse ne olmus olabılırdı. Sonra durumu anlamlandıramayacagımı anladım. Buradan kurtulmak için bir şey yapmalıydım ama ne? Ellerimle aramaya devam ettim bir tane tornavida geldi elime bu cok anlamlıydı. Ne yazık ki eğer olur da burada öleceksem dedim bu benim acılarımı azaltabilir diyerek sakladım onu. Aramaya devam ettim ama baska birşey bulamadım. Sonra ben burdan nasıl kurtulurum diye dusunmeye basladım. Çok uzaklardan bir ses geliyordu sankı hani asfalt kıran delgiler vardır hani o ses. Sanırım dedim ben bir yerde mahsurum ve benim burada oldugumu biliyor kurtarmaya geliyorlar. Onlara burada oldugumu bir şekilde haber vermeliydim. Zippoyu aldım elime hemen elimin yanında soguklugundan anladıgım bir demir filizi duruyordu zippoyu ona belli bir tempo ile vurmaya basladım. Bagırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu belkı soktan dedim. O andan itibaren devamlı zippoyla ses cıkardım. Ama o ses ne yaklasıyor ne uzaklasıyordu. Hep aynı tempoda ve uzaklıkta çalışıyordu.Zaman zaman aklımı kaybetme derecesine geldim halisünasyonlar görüyor birileriyle konuşuyordum. Ama hiçbirini daha sonradan ne hatırladım ne de ne olduklarına anlam veremedım. Çok bekledim ama ne ses yaklastı ne de ben daha iyiye gidiyordum. Belden asagım uyusmus ne acıyor ne de sıkıntı verıyordu artık. Yaşadıgım sanrılar sebebi  ile sanırım birkaç dakıkada b sanki ayağıma iğne batırılıyormuş gibi tepkiler verdiğimi farkettim. Bu oradan çıkana kadar istem dısı devam etti. Bazen bir halisünasyon sebep oldu bu tepkiye bazen de başka bir şey ama o neyse yapmaktan kendımı vazgecıremıyordum. Bu şeklide çok zaman gecti. O mezardan dar yerde yapmadıgım sey kalmadı. 

     

    Ne yapılabılır diyenler olacaktır. İlk aklıma gelen inancım geregı Allah a yalvarmak oldu. Ellerimin uzandıgı yerlerime dokunarak tehemmüm abdesti alıp namaz kıldım zifiri karanlıkta göz hareketleryle. Uyanıkken zippoyla vurmaktan baska en cok yaptıgım bu oldu. Bu şekile bekleyerek saatler gecti. Ama hiçbirsey degışmıyordu. Ne o ses yaklasıyordu ne de baska bişey. Sonra farkettim ki alnıma degen soguk tadı betona benzeyen bir şey artık kafamı ezmeye baslıyor. Basımı sol omuzuma koyup o sekılde beklemeye basladım. Artık ne beynim ne de vucudum buna dayanamıyordu. Sonra aklıma gece evde annem ve kardesımın oldugu geldı. Acaba onlar ne yapıyordu. Daha bir sene geçmemişti babamı 44 yasında kaybetmemizin üzerinden. Annem ne çok üzülmüştür dedim. Kız kardeşim ufacık yasında hem babasını hem abısıni kaybetmeyi atlatabilecek mıydı acaba dedim. Bu düşüncelerle kendimi oyalamaya calıştım. Sonra bir ara düzensiz aralıklarla bir ses geldiğini duymaya basladım. Bir çekiç sesiydi bu. Dolu dolu vuruyor vurdugu seyi ufak ufak kırıyordu sankı. O an bir calışma oldugunu dusundum. Bu andan ıtıbaren o ses her vurusunda daha yaklastı. Ama o kadar yavas ılerlıyordu ki saatler gecıyordu daha yakına gelmesı. Elimdeki çakmagı daha bir dikkatlı vurmaya basladım. Sağ avucumun acıdıgını farkettim ama cakmagı sol elıme veremiyordum. Bu şekilde vurmaya ses cıkarmaya calısmaya devam ettim. Çıkan ses cok az bır sestı ama tız bır sesti. Hani kopek duduklerı vardır ınsan duymaz ama kopekler cok uzaktan duyar o geldı aklıma hıc degılse bır ses cıkarıyorum dıyerek oyaladım kendımı. Çok zaman geçmişti. 

     

    Artık dayanamıyordum hem dayanılmaz şekilde susamıstım hem de inanılmaz bir idrar birikmesi oldugunu farkettim karnımda. O an aklıma o bardak geldi aradım buldum koydugum yerde nasıl ıcecektım. Çok ugrastım olmadı. En azından elımı ıslatayım onu agzıma ulaştırmayı denerım dedım. Elimi bardagın ıcıne soktugumda bos oldugunu farkettim ve yıkıldım. Artık gücüm kalmamıstı daha fazla sabretmeye. Bardagı salladım su sesı gelıyor ama bos sonra anladım ki bardagın içerisinde bır sıvı var. Kırdım bardagı vurarak o sıvıyı elıme surup agzıma ulastırdım bir şekilde. O da kalın bır sıvıydı yag gıbı. Ne olursa olsuna artık dedım onu agzıma surdum bır ıkı defa o da tukendı zaten hemen. Ama susuzlugumu hıc gecırmıyordu. Artık takatim yoktu hele sabrım hiç kalamıştı. Tekrar basladım Allah la konusmaya artık aklıma ne gelıyorsa anlatıyorum ama hiçbirinin anlamı yok. 

     

    Artık dayanamıyorum dediğimi hatırlıyorum en azından bu benim sınavım ve cekeceksem nolur bana sabrını ver dedim. Nitekim bir şekilde dayanmaya devam ettim kah bayılarak kah uyanarak. Bu arada nefes alıyordum ama neden oldugunu bılmediğim sekilde aldıgım hava yetmıyordu. Zaten cakmagın yanmamasından anladaım daha sonra oksıjen yetmıyordu. Zaman gecmeye devam ediyor sabrım gıtgıde azalıyordu ki o çekıc sesı bırden cok yakından gelmeye basladı ve o ses Fatih Dedi bir erkek. Konuşamıyordum efedım diyemedım. Ancak fısıldıyordum o da duyulmuyordu. Anladım ki birileri beni arıyordu. Sevinmeli miyim üzülmeli miyim anlamsız bir karmaşa içindeydim. Vücudumu artık hıssetmıyordum uyusmustu heryerım. 

     

    Beni çıkarsalar bile hayatıma nasıl devam edecegımı bılmıyordum. Sonra bir şey oldu bi anda bir hava kütlesi bulundugum ortama hucum etti ve arkasından küçücük oldugunu zar zor gordugum bir delık farkettim arkamda. Yaklaşık 2 metre kadar uzaktı bana. Görebilmek için neredeyse bacaklarımı yanı belımden asagısını koparacaktım uzanmak ıcın. Bir ısık hüzmesi gordum o anda gozlerım gormemeye basladı. Nefes alışım rahatlamıştı ama gozlerıme ne olmustu derken O ses Ben Mehmet Zonguldak lıyım seni kurtarmaya geldim dedi. Ne oldu bana nedir bu hal dedim. Çok susadım dayanacak gucum kalmadı ve inanılmaz çişim geldi dedim. Ne dedi çişin mi dedi Mehmet abi evet dedim hemen bırak altına dedi sen iki gündür buradasın deprem oldu gocukte kaldın dedı bana. İnanamadım. Hemen ailem geldi aklıma Annem kardesım yan odamdaydı dedım onlar kurtuldu dedı yukarıda herkes senı beklıyor dedı. Ama dedim benim durumum pek iyi değil vucudumu hıssetmıyorum dedim. Sen takma kafana dedi bana Mehmet abi ben yanındayım dedi. Ama sen de bana yardım etmelisin ben birazdan bu delıgı buyutucem sen bana uzerınde baskı yapan ne varsa bana vereceksın dedi. Ama once çişini yapmalısın dedi. Tamam dedim saldım kendimi. 

     

    Delik büyüdüğünde akılma ilk gelen su oldu o da bana bir şişe su uzattı ama bana söz ver dedi içmeyeceksin. Abi mümkün degıl dayanamıyorum dedim o zaman veremem dedi. Anlatmaya calıştı suyu ıcersen bogulursun. Bak ben madencıyım çok arkadasım gocukte bu yuzden hayatını kaybettı dedı. Söz verince suyu bana attı. Şişeyi agzıma goturdum agzıma su dolunca dayanamadım ve içtim. Birden tıkandıgımı nefes alamadıgımı anladım Mehmet abı dogru soyluyordu. Boğulucaktım. Bir şekilde su agzımdan burnumdan fışkırdı ve nefes almaya basladım tekrar. Mehmet abi ben sana ne dedım dıye kzımaya basladı. Hadi artık dedi bırak eglenceyı bana yardım et. Ne yapıcam dedim bak belinden asagısı ezılmış onları cıkarmaya calıs bana uzat dedı. Ama ben cıkmak ıstemıyordum ve bunu ona nasıl soyleyebılırdım. Annemin ve kardesımın dısarıda olduguna ınanmıyor ve durumumun felçli bir hasta gıbı oldugunu dusunuyordum. 

     

    Mehmet abı ye abı sen gıt ben çıkmak ıstemıyorum dedim. 

     

    Ne oldu dedı durumu anlattım. Annen burda dıyorum sana dedı nasıl ıspatlayacagını dusundu ve annem tıpını sordum yanlış verdı. Artık beynim iflas etmış hiçbir seye anlam veremıyordum adam bana yalvarmaya basladı bak dedı psıkolojın gayet normal cok acın var ve oldugun ortam senın duzgun dusunmene engel oluyor ltfen bana yardımcı ol senın ıcın 15 kısı ugrasıyoruz bu tunelde dedı. Bir iki dakıka sonra annemın ve kardesımın sac renklerı goz renklerı vb ozellıklerını soyledı bana. Beni ınandırmaya calıstı yasadıklarına. Ve benı razı etti duruma. 

     

    Ben de yardım etmeye basladım uzerımde ne varsa verdım bir 55 ekran tv vardı sag omuzum hızasında cok canımı yakıyordu onu cıkarmaya cok ugrastım. Daha sonra belimden asagıdakılerı vermeye basladım parça parca olmus beton kutlelerı ahsap mobılya parcalarıymıs canımı yakanlar. Tek tek vermeye basladıkca rahatladı bacaklarım. Artık az da olsa belim yerınden oynuyordu. Ama basıma baskı yapan kütle daha da baskı yapmaya basımı hareket edemez hale getırmeye baslamıstı. Bunu Mehmet abıye soyledım artık cok vaktımız kalmadı Fatih dedi artcılar yuzunden yıkılan bına yerıne oturuyor daha da artıcak bu dedı. Ama ben hala cıkmaya nıyetlı degıldım aslında. Neden bılmıyorum ama psıkolojım darma dagın bir haldeydi. Devamlı annemın ve kardesımın öldugunu bana yalan soyledıklerını dusunuyordum. Bınada toplam 20 daıre bır suru ınsan vardı neden benımle ugrasıyorsun diyip duruyordum Madenci Mehmet abiye. O da beni razı etmek için yapmadıgını bırakmıyordu hatta bı vakıt agladı koca adam benımle birlikte şimdi anlıyorum ki ters psikolojıydı bu. Ben de devamlı babamı yeni kaybettim artık annem kardesım de yok nolur benı bırak dıyordum adama.


        Yeni tasınmıstık evımıze 1 hafta olmustu henuz esyalar hersey yeni alınmıştı annem babamla ilgili hatıraları olacak hıcbırseyı bu eve sokmamıstı. Sırf biz çabuk  atlatalım diye. Kardeşim 10 ben 17 yasındaydım babam öldugunde. Babamla ilgili bir konu açıldıgında annem hemen komık hıkayeler anlatır bizi güldürürdü. İlk aklıma o geldi gocukteyken eger annem ve kardesım de gozukte canlı kaldıysa dedım annem su an kardesıme komık seyler anlatıyor onu gulduruyordum dedım kendı kendıme. Mehmet abi dedim lütfen sana yalvarıyorum bana dogruyu soyle soz cıkıcam annem kardesım gercekten sag mı dedım. Dur lan kendım gidip görücem konusacam dedı. 

     

    Bi zaman sonra geri geldi. Fatih cim annen ve kardesın senın gıbı gocukte kalmıs ama hıcbırseyleri yok. Annenın ayagı ve bası kesılmıs bıraz kardesın ise sapasaglam dedı. 15 saat sonra askerler cıkarmıs onları dedı. Su an dısarıda senı beklıyorlar hatta annen buraya gırmek ıstıyor senın yasadıgına o da ınanmıyor hadı gel bareber cıkalım dedi.  Yavas yavas yasama sevıncı bır duygu patlamasıyla içime girdi sanki. Ağlamaya basladım annem kardesım geldi aklıma mutlu oldugumuz zamanları dusundum sankı gitgide yasamak için sebeplerim artıyordu. 

     

    Sonra abi dedim senin aılen var mı? olmaz mı Fatih dedi onlar da beni bekliyor memlekette hadı gel kardesım üzme bizi bak kaç senin için ugrasıyoruz dedi Madenci Mehmet abi. Bu gün düşündüğümde pek anlamlı gelmiyor inadım ama buydu hıssettıgım o anda. Tama abi dedim ne yapmalıyım? Ben arkanda olan dokuntulerı alıcam sen de bana dogru gerı gerı sırt ustu gelmeye calıs dedi. Tamam dedim. Birkaç saat ugrastan sonra elı elıme degdı sonunda cektı benı. Bir battanıye geldı benım altıma onu serdiler ve battanıyeden asılarak benı cekmeye basladılar. Omuzların gecebılecegı kadar bır delık oldugunu gordum arkamda demir filizlerini elle yamultuyordu Mehmet abi. O elindeki sanırım 5 kg. balyozla acmıstı bu oyugu. O kırıyor arkasındaki yüz üstü yatan diğer arkadasları kovalarla posta dedıklerı malzemelerı arkasındakılere uzatıyordu. Bos kova gelıyor dolu cıkıyordu. 

     

    Mehmet abi nasıl yaptınız bunu ellerin acımadı mı dediğimde sen gel yeter ki ne acıması be oğlum dedi babacan bir tavırla. Çok üzüldüm hallerine baslarında ısıklı kasketler 60-70 santım bir delikte bir sürü ınsan havasız susuz calışıyorlardı. Bu arada beni ufak cocuk zannediyorlarmıs işe baslarken tunelı cok daha dar acmıslar ılk once aralarındakı en ufak bedenlı Mehmet abiymiş o cocuk gecıcek kadar ufak tunellere ılk gırer komuru gordugunde de tamam burası der asıl tunel acılırmıs madende. O taktikle gelmişler bana kadar. Benim buyuk oldugumu ılk sesımı duyunca anlamıslar o yuzden cok daha uzun surmus benı kurtarmaları. Bir resim bulduk dedi Mehmet abi orda 7 yaslarında bır cocuk vardı sarısındı dedı sen oldugunu dusundum ama sen degılmıssın dedı. Abi benım o ama kucukluk resmım dedım gülüştük tünelde.


    Binamız 5 katlı idi altı garaj en ustude catı katı vardı. Şevket en ust katta otutuyor odası da dubleks olan evılerının catı katındaydı. Depremden cok sonra gorustugumuzde abı ben odamdan yuruyerek cıktım yola dedı, besıncı kat dahıl yoktu bınada catı katı hem zemın olmustu diye ekledi.


    Beni bulmak için göçüğü önce odamın iz düşümüne denk gelen yerden asagı doğru kırmaya başlamıslar  bakmıslar kı bına temelıyle kaymıs. Bu sefer binanın kaydıgını dusunduklerı yere dogru asagıdan kırmaya kazmaya baslamıslar. Sonra dedi Mehmet abi bir ses duyduk çok ınce tız bır ses çıt çıt diye gocukten gelıyordu. Sessizlik olması için herkesi uyardık zaten iş makınası calıtırmıyordu kımse insanlar gocukte ezılmesın dıye. O sese dogru calıştık ondan sonra hep. Bir ara ses kesıldı sonra yine basladı. Ama merkezini hiç kaybetmedik. Elimdeki zippo işe yaramıştı. Bu dedim Mehmet abi bununla ses çıkardım. Demir filizi vardı yanımda ona vurdum devamlı. Aferin dedi babacan Mehmet aferin. Zippo hala elimde ve yumrugum kapalıydı tünelde beni çekerlerken. Yol hala bitmemişti ne uzun gelmişti sanki içerde kaldıgım bile azdı. Sonra çok keskin bir ışık göründü gözlerim yanıyor tam secemıyordu. Şimdi dedi Mehmet abi battaniyeyi kollarının ve ayaklarının üzerine bağlıyacağım seni yukarı çekeceğiz dedi. Bacaklarımı hissetmiyordum ama acımıyordu da. Yukarı doğru çekilirken belden yukarıma devamlı bir şeyler takılıyor canımı yakınca da durduruyor beklıyordum. Pozisyon degıstırıp devam edıyorduk.


    Nitekim kurtulmuştum. Ben deliğin başında gozukunce herkes basıma üşüşmüş battanıyenın bı ucundan tutuyordu.El ele vererek beni ilerletiyorlardı insanlar Amcam Eniştem yan komşularımız herkes oradaydı.O an  anladım beni kurtaran madenciler yoktu artık etrafımda. Konuşamıyordum fısıldayarak Mehmet abi nerde diye sordum amcama  Mehmet abi nerede?  kim o dedi sevinçten ağlayarak. Birden irkildim o nerde gitmesin dedim. Fısıldayarak konuştuğumdan kimse önemsemedi. Bir şekilde derdimi anlattım ve Mehmet abi nin yanıma gelmesini sağladım. Geldi Mehmet abi ufacık boylu zayıf yanık tenli esmer bir adamdı. Efendim Fatih dedi üzerime dogru egılınce de sarıldım boynuna ıkımız de hıckıra hıckıra aglamaya basladık ve bizle birlikte herkes aglıyordu sokaktaki insanlar Ambulans şoförü doktor hemsıreler heskes.


    Annem göründü önce göcukten yola ınınce. Battanıyeden ınıp kosmak ıstedım ayaklarım hareket etmıyordu guvenemıyordum kendıme. Kolumu kaldıramıyordum halim kalmamıştı artık. Sonra kardeşim cimcimem Feyzam gorundu gerçekten hiçbirşeyleri yoktu sapasağlam karşımdaydılar ve ağlamakla gülmek arasında yüzüme bakıyordu ikisi de. Dünyanın en mutlu insanı olacağımı hiç düşünmemiştim. Ama Allah çok büyüktü. Ne benim ne de ailemin başına hiçbirşey gelmemişti işte. Ben orada neler düşünmüştüm oysa ki ama O nun benimle ilgili başka planları vardı. O psikolojıyı hıc bır zaman analayamadım. Anlayamayacaktımda sanırım.


    Madenci Mehmet abi kurtardı beni göçükten evet ama kazarak değil yaşam sevincimi psikolojımı okşayarak bana ailemin değeri hatırlatarak. Orada yaşanılanları bir o biliyor birde ben Allah ondan ve onun gibilerden razı olsun.


    Şimdi evlendim çok mutluyum, hatta haftaya cocugum bile olacak daha ne olsun. Adını şimdiden koyduk Tuana Su. Cennete düşen ilk yağmur tanesiymiş.  Bu anlamını çözemediğimiz hayatta bakalım başımıza daha neler gelecek.

     

    Bu arada o sakladıgım tornavıdayı hıc bulamadım gocukte. Diyorum ya Allah cok buyuk diye. Sen ne istersen ıste ne dusunursen dusun senın bi sebebin var yasamak ıcın sadece onun bıldıgı…


    Fatih Tanış

     

    http://denizinfatihi.blogspot.com.tr/

     
    Toplam blog
    : 1
    : 165
    Kayıt tarihi
    : 31.01.17
     
     

    17 Ağustos 1999 Adapazarı Depreminde iki gün göçükte kalan Sakaryalı İşadamı Fatih Tanış'ın yaşad..