Masumiyet karinesi ve doğruluğa kılavuzlanmak...

Bu mecrada birçok konuyu ele aldım. Mesela kadın hakları, aşk, cinsellik, çalışkanlık, özgürlük, özgünlük, yaratıcılık, adalet, egemenlik, milliyetçilik, eğitim, matematik, mühendislik, aile, toplum, müzik, dans, edebiyat, bilim, felsefe, politika ve ihtiras gibi... Yoksa kendini tekrarlayan yazılar yazıyor olsaydık, bunca yıldır buralarda işimiz ne?

Evet, bu konuları ele alırken üç şeyden emindim: ilki iyi niyetim, ikincisi sosyolojik gözlem yeteneğim ve üçüncüsü rasyonel tarafsızlığım.

Yani bir konuyu incelerken duygularımı karıştırmadan ancak duyguları da önemseyerek, yalın ama çarpıcı gözlemler ve aynı zamanda literatür araştırması da yaparak, bir konuyu eni konu değerlendirerek karşınıza sunmak! Ve bunu yaparken kesinlikle sonuca ulaşmak ya da bir sonuç çıkarmak. Hareket noktam bilimsellik yani nesnellik ilkesi; çuvaldızı kendimize sokmamız gerektiğinde bile bundan korkmamak yani mümkün mertebede özeleştiride bulunmak. Benim güçlü olduğum bu nokta aynı zamanda toplumumuzun en zayıf noktası!

Çocukluğumdan beri hayatı yaşamak için kolaylıklar arayışı içerisindeyim. Bunun en kolay yolunun “toplam faydacı” bir yaklaşım olduğunu zamanla büyürken öğrendim.

U2 solisti Bono diyor ki; “Dünyada bu kadar aç varken, bizim zengin olmamız, ileride bu açların bize düşman olmasını önleyemez. Dolayısıyla doğru olanı yapıp açlıkla mücadele edip o insanları açlıktan kurtarmalıyız. Bu işlerle uğraşıyorum çünkü ben katıksız bir İrlandalıyım ve biz İrlandalılar yenilgiyi hayatta kabul etmeyiz.”

Üniversiteden sınıf arkadaşım Nedim, o zamanlar birinci ligde olan İTÜ basketbol takımından 3 kişi ile yaptığımız maçı kazanmamız arifesinde şöyle demişti: “Savaşa gideceksem yanıma en az üç Anıl alırım çünkü Anıl hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmez ve sürekli mücadele eder.”

Oysa bugün yıllarca toplam faydacı motivasyonuma rağmen YENİLGİyi kabul etmiş birisiyim çünkü insanlıkla mücadele etmek çok zor ve bunun yegane sebebi var; insanlar MASUM değiller. İnsanlar masumiyet karinesi(belirtisi) göstermiyorlar.

Türkiye’de yaşanılanların, dünyada yaşanılanların tek sebebi bu! Sezen Aksu’nun dediği gibi MASUM DEĞİLİZ HİÇBİRİMİZ!

21 yaşımda kendime esaslı bir söz vermiştim ve demiştim ki “Ben Hz Muhammed kadar iyi insan olacağım!”

Bugün ise Buda, Konfüçyüs, Gandi, Mevlana olmak, yani mümkün olduğunca evrensele mal olmak ya da KISACA EVRENSEL düzeyde iyi bir insan olmak düşüncesindeyim! İyi insan olmak demek kısaca GÜNAHSIZ insan olmak demek! Öyle karmaşık bir tanımı yok...

İnsanların ekseriyası(GENELİ) tanımları tanınmaz hale getirerek YALAN SÖYLEMEYİ VACİP(GEREKLİ) hale getiriyor! Oysa tanımlar, adı üstünde, tanımlamak için basitçe yazılmış açıklayıcı metinler. Bugünkü dünyanın bilerek yaptığı en büyük iletişim hatası da bu. Ve ne yazık ki Pazarlama Biliminin Halkla İlişkiler İletişim fonksiyonu da bu; yalan söylemeden yalan söyleyerek HEDEF KİTLELERİ kandırarak kendi amacımıza göre kılavuzlamak. Yani tüketicileri ve iş ortaklarımızı kandırırken onları İKNA ederek, DOĞRU bildiklerinden uzaklaştırarak kafalarına DOGMATİK DOĞRULAR yerleştiriyoruz. KAPİTALİZMİN SAVUNUCUSU BİR BİLİM OLAN PAZARLAMA KARI ENÇOKLAMAK İÇİN MARKAYI VURGULAYIP İNSANLARI İKNA EDEREK HAK ETTİĞİNDEN FAZLA KARI ELDE ETMEYİ AMAÇLIYOR. NE GARİP DEĞİL Mİ? BEN ÖĞRENCİLERİME BUNU EN İYİ YAPMA ŞEKİLLERİNİ ÖĞRETİYORUM!

Evet, ne kadar garip ve ne kadar büyük yenilgi değil mi benim için? Oysa yaptıklarım uluslar arası literatürde takdire şaha hareketler!

Beni yine de masum muyum? Evet, benim mesleğim bu ve bunu yıllarca okudum, tecrübe ettim ve şimdi öğrendiklerimi öğrencilerime aktarıyorum.

Diyeceksiniz masumiyet bunun neresinde?

ÇÜNKÜ BUNLARI ÖĞRETİRKEN ÖĞRENCİLERİME FARKLI BİR ŞEY DAHA ÖĞRETİYORUM. O DA AHLAKLI OLMAK! BÜTÜN BUNLARI YAPARKEN HIRSA KENDİNİZ KAPTIRIP AHLAKSIZ OLMAYINI ÖĞRETİYORUM!

Zaten ÜNİVERSİTE HOCASI olmamın altında yatan gizil sebep bu:

Ben deneyimleyip gördüm TOPLAM FAYDACI aynı zamanda MARKACI AHLAKLI BİR TİCARET MÜMKÜN ve ne yaparsanız yapın SOSYAL PAZARLAMAYI içselleştirin. Yani insanlara BALIK TUTMAYI öğretin!

Bugün blog yazarı olarak da iki önemli amacım var:

İlki sanat yapmak üzere yetkinleşmek ve bunun için iyi ürünler vermek,

İkincisi insanları doğru olana kılavuzlamak ve bunu yaparken baskı kurmadan, onları bilinçlendirerek, bu konuda doğru karaları vermelerini sağlamak. Yoksa çokça insanın bende yanlış yorumladığı gibi kendimi veyahutta bildiklerimi satmak değil amacım.

Bu dünyaya masumiyet kazandırmak lazım! Ve ben elimden geleni yapıyorum...