- Kategori
- Anılar
Maziden sesleniş: "Değnekten atımı kaybettim, göreniniz var mı? "
Alan Turgay'ın bir resmi: " Bartın ırmak kıyısı"
Eskiye mazi, yenmişe de kuzu”derler. Ama biz kuzu yerken falan, maziyi göz önüne getirmedik. Ama, kuzuyu ne zaman görsek, bu vefasızlık kuzu ve mazi ilintisi, ister istemez hatıra geliyor.
Bir de bunun tersi olan söylemi vardır ki, iş değişir o zaman. Geçmişimizi özlemek istemiyorsak, ayak izlerimizi kaybetmemeliyiz hiç olmazsa. O zaman da: “Gelecek bizim “notlarımız,” geçmiş de “sınavımız” oluyor,değil mi?
Mazi önemlidir insanların hayatında. Onu andıkça, kıvrımları arasında insanoğlu kendini bulur. Hele o mazi, vefa örnekleri ile taçlanmışsa, iş, daha da başkalaşır.
En canlı misalini, yakınımdan vereyim. Yıllar önce Bartın’da görev yapan pederimin Bartın Emniyet Müdürlüğü giriş salonlarında, şu an hala daha babamın çerçevelenmiş resimleri asılı durmakta. Hem de yıllardır.
Bartın’a gittiğimde, oranın gidip, yeni müdürü ile tanışmak istediğimde, kapıda hüviyetimi gören polis, daha da incelenmeden, eşyamı kontrol etmeden beni içeri buyur etti.
Meraklandım ve sordum. İzmir’den Bartın’a gelmiştim. Beni tanımazlardı. Dedi ki: Eliyle salon duvarlarını gösterip: “Pederiniz de orada” demesin mi? Bir onurlandım ki, deme gitsin. Ve önündeki 94 yıllık Bartın Gazetesini göstererek sizi bir de buradan ismen tanıyorum” dedi. Baktım, Bartın Gazetesi. Benim yayınlanmış bir makalemi okumakta. Eh, bu kadar tesadüf olur hani.
Babam, Kut’ul Amare savaşcısı. İngiltere’de esaret yaşamış. Ve dönüşte Kurtuluş savaşına katılan peder, düşman denize dökülünce, memleketi Kerkük’e dönmemiş, Türkiye’de kalmış. Yararlıkları var. İstiklal Madalyası sahibi.Ve gazi.
Bundan önceki müdürlerden Burhan Gümüş, emniyete hizmet etmiş insanların fotoğraflarını çerçeveletip duvara astırmıştı. İşte onun bu mesleğe ve büyüklerine olan saygısı, bir vefa simgesi olarak o gün, bu gün babamın çerçevelik resimleri, Emniyetin ilk katında, duvarları süslüyor.
Babam derdi. “Bartınlılar vefalı insanlardır” diye. İşte şimdi şu an, yıllardır o emniyetin kollarlı arasında,i vefalı Bartın’lılar da ona bakıyor şimdi. Ne güzel bir sevgi ve asalet bu.
Bartın’ın şimdiki emniyet müdürü İsa Aydoğdu: “ Nerde öylesi baş komiserler. O devirde böylesi insanlar birer genel müdür mertebesindeydiler” diyor. Tecrübesine göre olayı böyle görüyor. Odasından benimle alt kata gidip, resimle buluşması, büyük bir kadirşinaslık ve onurlu ve davranış.
Emniyet Genel Müdürlüğü de, mensupları için bir kitap yayınlamış. “İz Bırakan Polisler” isminde. 820 sayfa. 2005 baskılı. O kitapta babamın, bizlerde olmayan resimleri var. Bize anlatmadığı hayat hikayesi var. Biz onu, bu kitaptan öğrendik.
Yıl şimdi 2017. Babamı hala daha unutmamış, sevgiyle bahseden Bartın’lılar var. Saygıyle anıyorlar. Çocukluğum orada geçtiği için, kendimi oralı olarak biliyorum. Hala daha değnekten atımı arıyorum. Önüme gelene soruyorum, ”göreniniz var mı? “ diye Geçen yıl gittiğimde, kiralık evimize gittim. Atımı bağlamak için yan duvarına bir çivi çaktığımı, çok iyi hatırlıyorum. Atımızı bulamadık, bari çivisini bulduk iyi mi? Paslanmış, öylecene duruyor. Eğrilmiş de. Bir sevindim, bir sevindim. Yanaklarda biriken damlaları, “gören olmasın” endişesiyle sildim. Görüp de demesinler: “Kazık gibi adam, değnekten atını aramağa gelmiş. Ancak, atını bağladığı çiviyi bulmuş” diye.
Her biten yeni günün, vefalarla zenginleştirilmiş, tazelenen sevgilerle hayata bel bağlamış olmak, tükenmeyen hazinelerimiz olmalı.
İnsan, geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir. İşte ben o yüzden hala daha, çocukluğumun değnekten atını arıyorum. Ve her önüme gelene soruyorum: “Atımı gördünüz mü?” diye.
Vefasızlığın ise, hayatımızda yeri olmamalı. Vefa, insanı yüceltir. Zenginleştirir, asaletin sırmalı pırıltılarına boğar. Diri tutar.
BARTIN IN ŞİMDİKİ EMNİYET MÜDÜRÜ İSA AYDOĞDU VE ARAMIZDA DA DUVARDAN İNDİRTTİĞİ BABAMIN RESMİ İLE BİR ARADAYIZ.
KUT'UL AMARA SAVAŞCISI, İSTİKLAL MADALYASI SAHİBİ, GAZİ, EMNİYET BAŞKOMİSERİ TAHSİN CELLEK
İSA AYDOĞDU İLE BİRLİKTE... ÇOK SICAK KARŞILADI.
DEĞNEKTEN ATIMA BİNDİĞİM YILLARDA ORTAOKULUN İZCİSİYDİM
ÇOCUKLUK YILLARIMDAN, NİCE SONRA GİTTİĞİM BARTINDA, ESKİDEN BİZİM DE BİNDİĞİMİZ TAHTADAN ARABAYI GÖRÜNCE, HEMEN ATLAYIP BİNDİM. ESKİ GÜNLERE DÖNDÜM BİR ÇIRPIDA.
ORTAOKULLU YILLAR. ŞU ŞAPKA HİÇ EKSİLMEZDİ BAŞIMIZDAN. YAZ KIŞ, PİKNİKTE, TATİLDE HER ZAMAN VE HER YERDE.
İŞTE BU ESKİ OTURDUĞUMUZ EV. ATIMI BAĞLADIĞIM ÇİVİYİ, YILLAR SONRA EVİN DUVARINDA, ÇAKTIĞIM YERDE BULDUM. O GÜNLERİ BİR DAHA YAŞADIM. BU ESKİ KİRALIK EV DURUYOR HALA. VE BENİM İKİNCİ KİTABIMIN KAPAĞI OLDU. İŞTE BU DA BİR VEFA.
MEŞHUR ORTAOKUL. ŞİMDİ YIKILDI. VERİLEN SÖZLER HAVADA KALDI ZİRA AYNI TEMELLER ÜZERİNE YENİSİ YAPILACAKTI. TARIHİ BİR BİNAYDI. VE BÜTÜN MERASİMLER BURADA BAŞLA VE BURADA BİTERDİ. ( PEDER, SOLDAN BEŞİNCİ RESMİ KIYAFETLİ )
AYNI OKULUN ÖNÜNDE ÖĞRETMENLERİMİZLE. ÖNDE OTURANLAR ( SAĞDAN 2 NCİ OLAN İZCİ BENİM)
BEDEN EĞİTİMCİ ERTUĞRUL ÖDER ( Sağ kendisi) VE ÖĞRENCİLERİ
ÖĞRETMENLERİMİZ. TAM KADRO.
AMASRA GEZİSİ
BEN VE EBEVEYNİM. SAĞDAKİ KİRALIK İ EV, HALEN DURUYOR.