Meral Akşener'in Partisi "Siyasetin" Neresinde Yer Alacak?

Meral Akşener'in uzun zamandır konuşulan partisinin, isminin ne olduğu 25 Ekimde açıklanması bekleniyor... Beklenti, partinin içinde mutlaka "milliyetçi" kelimesinin olacağı şeklinde...

Meral Akşener'in MHP'den koparak yeni bir siyasi oluşum içine girmiş olması, bu beklentiyi gerçeğe dönüştürebilir... İsminde milliyetçi olsa da olmasa da yeni partinin Türk siyasetinin milliyetçi tarafında olması doğal sayılabilir.

Ne var ki, günümüzde milliyetçi yaklaşımlar da farklılık arzetmeye başladı...Zaten var olan MHP'den farklı olarak Meral Akşener'in partisi nasıl bir "milliyetçilik"in siyasi temsilcisi olacak?

Meseleye sadece MHP içindeki küskünler yada Devlet Bahçeli'ye muhalifler açısından bakmak durumu anlamaya yetmez bence... Yeni bir partinin bunların ötesinde gerekçeleri olmalı...

Bugün, partisinden istifa ederek Meral Akşener'in partisine geçeceğini söyleyen vekilin CHP'li oluşu ve başka muhtemel katılımların da bekleniyor olması, Sayın Akşener'in partisini bildiğimiz "milliyetçilik" çerçevesinin dışına çıkarıyor.

Başka siyasi partilerden kopup gelenler olur mu, eğer olursa bu gelenlerin siyasi eğilimleri, ilgi ve ilişkileri ne olur, bunlar henüz bilinmiyor... İddialar var ama iddia isbata muhtaçtır ve bunun isbatı ancak gerçekleşince ortaya çıkar.

Fakat, Meral Akşener'in beklenen partisinin, Tayyip Erdoğan'ı yeniden Cumhurbaşkanı "yaptırmama" koalisyonuna dahil olacağına kesin gözüyle bakılabilir.

Devlet Bahçeli'nin Türkiye'nin bekasını düşünerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a verdiği desteği Sayın Akşener'in partisinin vermeyeceğine kuşku yok.

Elbette, bu da doğaldır... Muhalefette bulunan bir partinin başka bir siyasi lideri Cumhurbaşkanı olarak görmek istememesi, anlaşılır bir durumdur.

Meral Akşener'in partisinin de Tayyip Erdoğan'ın yeniden seçilmesi için gereken "yüzde elli artı bir" den alabileceği kadarını almak isteyeceği bellidir.

Burada esas olan, tüm diğer siyasi partiler için de geçerli olduğu gibi, Meral Akşener'in partisinin de muhalifi duruşunu "yerli ve milli bir duruş" olarak göstermesidir.

Tayyip Erdoğan'ı Türkiye'de iktidar olarak görmek istemeyen  "dış muhalefet" unsurlarıyla dirsek teması kurmaması Meral Akşener'in "milliyetçiliği" den asgari beklentimizdir.

Tüm farklı iddialara rağmen, ülkemizin global bir saldırı altında olduğu şu dönemde, tüm siyasal partilerimizin, vatanın selameti için siyaseti teferruat olarak göreceğine inanmak istiyoruz.

Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal'in "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözünü, yüz yıl önceki global saldırıya karşı verdiği bağımsızlık "savaşı"ndan sonra söylediğini unutmamak gerekiyor.

Yüz yıl sonra, bugün, "Yurtta Sulh", diyerek bu sözü kirleten emperyalist işbirlikçisi ihanet odaklarına karşı daima uyanık bir "siyasetimiz"in olması hayati önem taşıyor.