Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '16

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog İdaresine dilekçemdir

Milliyet Blog İdaresine dilekçemdir
 

Hürriyetteki Yalçın Bayer'in bahsettiği o kitap: "Ört ki ölem" vitrinlerde


 

 

         Blog Milliyettekiler, çeşitli çareler  üretiyorlar. Öneriler gırla gidiyor. İçlerinde dişe gelenleri de var. İdaremiz, üzerinde durmuyor. “Yazarlarımızın önerileri” diyerek rapor edilmiyor. Yaralı parmaklar onun için iyileşmeyip, kanaması devam ediyor.

         Herkes memnun yerinden. Etlisi, sütlüsünü gözler görmüyor. Ama, el alem uyumuyor. Her gün yeni bir şeyler icat ediyor, ortaya sürüyor, ilgi topluyor. Facebook daima istim üzerinde. Her an uçmağa hazır yeniliklere.

         Diyalogsuzluk, kaçırttı blogcuları başka taraflara. Gazete çalışanları, idarecilerini ebedi bir hami olarak görür daima. Arada bir onore edilmek, sevilmek ister. Tıpkı bir kedi gibi. Başını sıvazlarsınız kedinizin. Gelir gelir, inadına dahasını ister sürtünmelerle değil mi? İşte o hesap.

         Zaten hataydı Facebook’u tanımak, oraya yönlendirmek, oraya yamamak. O Facebook ki, denetimsiz, ciddiyetten uzak, eline ne geçerse yayınlayan, kontrolsuz ha babam sınıfı işleyen bir misafirhane orası.

         Milliyet blog’un ağırlığı oraya geçince, çökmesi lazımdı  Facebook’un. Çökmedi. Palazlandıkça palazlandı, şimdi favoriler arasında. Milliyet Blog dükkanların kepenkleri, yarıya kadar inik. Terk edilmiş  şehir manzarası.

         Bizim millet sıkıya gelmiyor. Bloglardan  oraya tüyenler çok oldu. Hanya’yı konya’yı anlayanların pek azı geri döndü.

Evdeki kedi doğurur, Facede haber olur. Birileri de sormaz mı “kız mı erkek” mi diye. Birinin dişi ağrır, büzükdeşine sorar “N’apim” diye. Elinin körünü yap bre. Blog tecavüzcülerinde de var bu gibiler. Sanki Habur Sınır kapısı. Dalan dalıyor içeri.

         Facebook,  hamleler üzerine hamleler yaparken,  biz çizgimizden sapmıyoruz.  Facebook kadar olunamadı mı? Son misali işte meydanda. Ekli gazete kupürlerinde.” Gel, diyor, seninle anıları tazeleyelim”  Öğlen ne yediğimizi, unutanlar olarak 2 yıl önceki mazi gözler önümüze seriliyor bir anda. Dalıp gidiyorsunuz arkasından. Biz okuyucularına “kıyak” yapıyor. Bir vefa merdiveni dayıyor gönüllere. İçimizden geçiriyoruz, has gözbebeğimiz Blok Milliyet, neden böyle şeyler yapmıyor diye. Milliyet Blog’un başı kel mi?

         Facebook, Hürriyetten Yalçın Bayer’in yazısını önümüze korken, mana veremiyoruz. “Bu da nerden çıktı” diye. Bayer, bizim kitaplardan birini okumuş. Oradan yola çıkarak bir fıkra anlatıyor bu yazısında. “Muzaffer Cellek’in kitabından okudum” diye de ismimi veriyor. Tanımam kendisini. Tanışmadık da. Ve bu, bir tablo gibi karşımıza getiriliyor Ummadığımız Face,. "bizi ısıtıyor."

         Blog Milliyetten de böylesi şeyler bekliyoruz. Usanmadan yıllar yılı yapılan önerilerin not edilmesini, üst idareye rapor verilmesini bekliyoruz.

         Bir sahura kalkar gibi geç vakitlere kadar klavye başında  blog yazısı için didinen blogculara, saygı gösterilmesini istiyoruz. Önemli yazıların Milliyet ana sayfasında yayınlanmasını istiyoruz.. Kaliteye önem verilmesini, üç tümenlik yazar kadrosunun ayıklanmasını,  laylay’lomcuların, zevzeklerin, dişi ağrıyanların, tavuğu kaybolanların, saçını boyatanların  ve saire’nin yazılarının kabul edilmemesini istiyoruz.

         Fikir kirliliğinin teknede ki ağırlığı kalksın, böylelikle blog eski refahlı günlerine dönsün istiyoruz.

         Basın idare mekanizmalarındaki ezeli ve ebedi olarak görülen ketumiyetin, biz blogcular için  kaldırılarak bizlerin sıcak tutulmasını istiyoruz. Yenilikler, atılımlar, ses getirecek hamleler bekliyoruz. Başımızda  Demoklesin kılıcı gibi duran şu Facebook’u imajını istemiyoruz..

         Haziran ayında blog, 10 cu yılını idrak ediyor. Bütün gözler idarede. “N’apacak?” diye. Ana sayfada belirtmek üzere, Blok Milliyet'e mensup yazarların vefası anılacak mı lisanı münasiple acaba? Emeklerimizin deklare edilmesini beklemek, en doğal hakkımız değil mi? Bu dünyada, “Vefa” denilen bir nesne vardır. Hatırlayacaklar mı acaba?

         Ve bu dilekçemizi sevgili idaremize sunarken, bir üst makama havale edilmesini de ayrıca rica ediyoruz..

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..