Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '16

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Günübirlik Batum gezisi hakkında tavsiyeler bilmeniz gerekenler & Karadenizin yeni incisi

Günübirlik Batum gezisi hakkında tavsiyeler bilmeniz gerekenler & Karadenizin yeni incisi
 

Eveet, gelelim muhteşem geçen Karadeniz gezimizin ikinci bölümüne, yazımın ilk bölümü olan Trabzon kısmında ilk günümü ve yolculuk ile ilgili bilgiler anlatmaya çalıştım. Bu yazıyı daha iyi anlayabilmeniz için o yazıyı da okumanızı tavsiye ederim fakat okumasanız da yine Batum'a nasıl gidilir, neler yapılabilir, nelere dikkat edilmeli ve dönüş yolu hakkında bilgiler bulabilirsiniz  İkinci bölüm;
 
Batum;
 
Hafta sonu Karadeniz bölgesine yaptığım gezinin ilk günü Trabzon'daki pansiyon odasında günün yorgunluğu ile geç saatlerde son bulmuştu. Buna rağmen sabah erken kalkarak olabildiğince vaktimi Batum'da geçirmeyi hedefliyordum. Bu şartlanma ile sabah  6'da uyanıp doğruca Trabzon'dan Batum midibüslerinin kalktığı Otogara gittim. Otogar şehirden 3-4 kilometre kadar dışarıda, geç kalmayı göze alamadığım için yürümeyip şehrin girişinde Çömlekçi denen -merkezden yürüme mesafesi- mini terminalden minibüse binerek Trabzon Ulusoy firmasının otogardaki yazıhanesine ulaştım. 25 tl karşılığı biletimi alıp sabah 7'de yola çıktık. Sahil yolu oldukça düz ve tünellerle birbirine bağlı olduğu için rahat bir yolculuk yaptım, otobüs firması çok yerde durmayacağını söylemişti, sözlerini tuttular, oyalanmadık, iki buçuk saatte, dokuz buçuk sıraları Sarp sınır kapısına gelmiştik. Tedbiri elden bırakmayarak muavin arkadaşa akşamda onlarla geri dönmek istediğimi söylediğimde "akşam burada yarım saatte bir arabamız oluyor" karşılığını alınca çok rahatladım (nasıl  yanıldığımı yazının sonlarında anlayacaksınız).
 
Sınır kapısının Türkiye tarafında bir form doldurup yurt dışı çıkış harcı olan 15 tl'yi vezneye ödeyerek kalan işlemleri tamamlamak için rahat bir şekilde Gürcistan tarafına geçiyorsunuz. Geçiş noktasında bir freeshop var, kasiyer hanım parfüm ve 1 litre içki alıp yanımda tüm gün gezdirirsem geri dönüşte Türkiye'ye sokarken sorun yaşamayacağımı söyledi, açıkçası bana çok mantıklı gelmediği için doğruca Gürcü polis noktasına giderek sınır geçişini tamamladım. Burada dikkat etmeniz gereken bir kaç husus var, birincisi yanınıza mecbur değilseniz ilaç almayın, bulmaları halinde sorun yaratıyorlar, en kötüsü de şehirde her hangi bir şekilde polis sizi kontrol eder - ben hiç denk gelmedim- ve ilaçları bulursa bir kaç gün nezarette misafirleri olma ihtimaliniz var, tedbiri elden bırakmayın yanınıza ilaç almayın derim. Sınır kapısından geçerken mutlaka Batum şehir haritasını edinin, inanın çok işinize yaracak. Sınırdaki diğer bir konuda döviz bozan küçük dükkanlar. Siz siz olun benim düştüğüm hataya düşüp aceleyle para bozmayın. Şehir merkezinde istemediğiniz kadar çok döviz bozan yer bulabilirsiniz, ayrıca minibüste tl vererek yolculuk yapabilirsiniz, sıkıntı yaratmıyorlar. Minibüs deyince Sarptan Batum'a geçiş hakkında biraz bilgi vereyim; önce taksiler yanaşıyor size, benim gibi ilk geçişiniz olduğu alnınızda yazar gibi gezerseniz fahiş fiyatlarla sizi Batum'a götürmeyi teklif edebilirler. Kanmayın, direkt küçük minibüslere yönelin, doldukça hareket ediyor, 1 Gürcü Lari'si karşılığı (Yaklaşık 1 Lira 20 Kuruş) 15 dakikalık bir yolculuk sonucu ulaşıyorsunuz.
 
Ve Batum'dayız, minibüs yolculuğu küçük bir meydanda son buluyor. İlk izleniminiz Hint filmlerini aratmayan bir kargaşa ve fakirlik. "Burasımı Batum" demekten kendinizi alamıyorsunuz fakat arkanızı dönüp Arnavut kaldırımı yollarda yürümeye başlayınca yavaş yavaş şaşırmaya başlıyorsunuz. Minibüsün geldiği yol ayraç gibi, sanki ikiye bölmüş bu buram buram Rus etkisi kokan küçük şehri, yukarısı varoş aşağısı küçük Las Vegas. Caddeler temiz ve genelde yeşil. Büyük tarihi binalar dikkatinizi çekiyor, aralarından geçip giderken yavaş yavaş gözünüze yeni modern binalar çarpıyor. Çok ilginçti, bir tarafta eski yönetimden kalan gettolar diğer tarafta lüks binalar, iç içe oldukları bazı noktalar var ki iki dünyayı aynı anda yaşıyorsunuz. Sonra muhteşem dizayn edilen meydanlarına ulaşıyorsunuz, teker teker isimlerini yazmayacağım fakat Tiyatro binasının bulunduğu meydan çok harika, fotoğraf çekmek için çok uygun yerler var. Bir çok yerde lüks Casino'lar var, birçoğunun önünde Türkiye plakalı araçlar. Aşkta kazanamayıp şansımı kumarda deneyeceğim derseniz burası tam size göre bir yer. Fransızlarınkini andıran küçük kafeler her yere serpiştirilmiş, oturup kahvenizi içerken internete girebiliyorsunuz. Yemek için de bir çok alternatif var, benim yemek yediğim küçük bir lokanta idi, fiyatlar çok uygun ve yemekler leziz  fakat dikkatimi çeken Türkiye ile çok farklı bir yapısı var bu şehrin. Bizde sahil kasabaları nasıl olur? Genelde sahile paralel büyük bir cadde ve çarşı, lokantalar, hediyelik eşyacılar genelde bu caddede olur, burada durum farklı, minibüsün geldiği yoldan denize kadar olan büyük kısım - ki Batum'u bu kısım oluşturuyor- tamamen merkez gibi, yani bir caddeye yoğunlaşmamışlar, her şeyden azar azar her yere koymuşlar sanki. Bilmiyorum bana biraz değişik geldi. Deniz kenarı büyük bir parkı var, vaktim az olduğu için meşhur botanik parkına gidemedim fakat bu parkın da özellikle yaz aylarında çok güzel olacağını düşünüyorum. Gelelim bana, orası sizin burası benim gezip durarak vaktimi doldurdum, sıkıntı olmasın diye biraz erken minibüsten indiğim o karmaşık yere geri geldim. Hediyelik eşyalarımı da buradaki çarşıdan alıp kısa bir yolculuktan sonra tekrar Sarp sınır kapısına geldim. Bir rahatlama hissetmedim desem yalan olur. Fakat arkada bıraktığım ve bana küçük bir Karadeniz kasabası olarak söylenen yer dahale aklımdaydı, yüksek binalar ve otelleri ile, casinolarıyla, cadde ve tarihi binalarıyla, yeşili ve mavisiyle, misafirperver halkıyla, Gürcüler burayı Karadeniz'in incisi yapmaya karar vermiş, umarım gelip kendiniz de görürsünüz.
 
Ve dönüş, geri geçişte giriş kadar kolay oldu ve gözlerim beni Trabzon'a geri götürecek midibüsleri aradı fakat ne fayda. İşte Batum yolculuğunun en can alıcı noktalarından birine geldik, Trabzon'a ne otobüs ne midibüs ne de minibüs vardı. Buraya geliş tek vesait olmasına rağmen geri dönüş çok parçalı bir yolculuk olacaktı. Etraftakilerle konuşup Hopa minibüslerini aradım fakat direkt yoktu, önce Kemalpaşa - yaklaşık 4 km- oradan Hopa, Hopa'dan Rize, Rize'den Trabzon'a geçmek zorundaydım. Sizde özel araçla burada değilseniz mutlaka bu konuya dikkat edin. Bunun benim için en güzel yanı tüm bu yerleri de görüp buralarda da vakit geçirecektim. Hopa çok güzel bir yer, yemyeşil ve dağlardan gelen dereleri, çayları gördükçe büyüleniyorsunuz, Rize de bir o kadar güzel, şehir çok canlı. Rizede Trabzon arabalarının kalktığı yerde şarküteri tarzı yerler var, mutlaka uğrayın derim, mısır unu, tereyağı, kaşar peyniri vesaire vesaire müthiş doğal ürünler var. Son olarak bir yorgunluk çayından sonra Trabzon havaalanı için tekrar yola çıkmıştık. Yol su gibi akıp geçti ve biraz heyecan yaşasamda zamanında Havaalına yetiştim. Bilet işlemleri ve uçaktaki koltuğuma oturduğumda hem bu güzel coğrafyadan ayrılmanın hüznü, hem de bu kadar güzel bir yolculuk yapmanın mutluluğu ile güzel bir uçuş sonucunda İstanbul'daydım.
 
Şimdii, iki yazımızı toparlayacak olursak neler yapın derim;
 
- Sümela manastırı ve Uzungöl'ü mutlaka görün
 
- Trabzon ve bölgenin tüm yöresel yemeklerinden tadın (balık, mıhlama ve cevizli fındıklı balla tatlandırılmış pestil ilk tercihlerim)
 
- Batum'a mutlaka geçin ve gezin
 
- Bol bol fotoğraf çekin, küçük bir bütçe ile buradan bir çok doğal yiyecek alın.
 
- İnsanları ile çokça sohbet edin, çaylarını için
 
Kısacasıertelemeyin, Karadeniz'i görmediyseniz öncelikleriniz bir kenara bırakın, çantanızı hazırlayın, ister grup halinde ister bir başınıza görün buraları. Müthiş bir tecrübe olacağına emin olabilirsiniz. Efendim, sürçü lisan ettiysek, affola. Lütfen yorumlarınızı ve eleştirilerinizi esirgemeyin, sağlıcakla kalın.
 
Dinçer Özden
 
Nisan 2016
 
İstanbul
 
twitter: @dincerozden ben takip ediyorum :)
 
 
Toplam blog
: 21
: 2723
Kayıt tarihi
: 13.07.13
 
 

İstanbul doğumluyum ve bu Şehri çok seviyorum. Finans Sektöründe çalışıyorum. Sinema, kitap, spor..