Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Nazar, vallahi nazar!...

Nazar, vallahi nazar!...
 

Kaynak: İnternet


Üzerimizde nasıl bir nazar varsa artık; kamyon çarpıyor koca viyadük yıkılıyor!

Vallaha nazar, billaha nazar!

Yoksa, koskoca viyadük bir kamyon çarpmasıyla yıkılır mı? Bir kamyon, hızı ile hasaplansa, kaç tonluk bir zarar gücüne erişebilir?

Bir viyadüğün olması gereken ton ağırlığı ne kadardır?

Normal şartlarda bir viyadüğe çarpan kamyonun paramparça olması gerekirken bizim ülkede can kaybı olmuyor çok şükür ama viyadükler çöküyor!

Mesela, Karaman'daki maden kazasında, edepsiz, arsız sular, sen kalk, kapatılan madenden kendine yol bul, yan tarafa geç! Ayıp etmiş hakkat! Kınamak gerek!...

Matematiği, fizik dersini sorgulamıyoruz da din dersini neden sorguluyoruz düşüncesiyle yönetilen bir ülkede bir kere o yöre halkı yeterince iman etmemiştir; valla bak, beş yerine dört rekat falan kılmışlardır! O yüzden sular dile gelip hadlerini bildirmiştir! Sulara da fazla kızmamak gerek sonuçta; ekmek kadar nimettir!...

Zira, depremler için de benzer yaklaşımlara haiz yöneticilerin yönettiği ülkelerden biriyiz...

Seller de keza...

Nazar değiyor şekerim; su yatağına güzelim evler kur, güzel-güzel otursun insanlar, cıksss! Bir sel geliyor, edepsiz, aşüfte, yıkıyor! Hayır yani bir de insanları öldürüyor falan!...

******

Valla bak, gözleri kalıyor dünyanın; kişi başına düşen gelir düzeyimiz çok yüksek ya, hem de asrın liderine sahibiz ya...

Bir kamyon çarptı diye bir viyadük yıkılıyor iyi mi!

Nazar olmasa koskoca viyadük yıkılır mı bir kamyon çarpmasıyla?

Hadi bakalım matematikçi, fizikçi, mühendis bu durumu açıkla!

Açıklayamazsın!...

******

Ağaçlar, ormanlar güya gerekliymiş; hadi canım! Eski ağaçların, ormanların ne faydası olur ki! Onları sökeceksin, yerlerine binalar dikeceksin ki toprak yenilensin!

Yeni ağaçlar dikeceksin; Yeni Türkiye'ye yaraşır şekilde...

Yersen...

******

Valla ister ye ister yeme; öyle de yapıyorlar böyle de yapıyorlar!

Maalesef...

******

"Yemek" muhabbetine girmişken, 4+4+4 sistemini öğüttük, orta öğretime gelen türban serbestliğini de keza... Ama savaş muhabbetleri girdi ortaya, ama "Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu...

Savaştır, efendime söyleyeyim Obama'dır, Rusya'dır... Benzin, şeker fiyatları pek az revaçta olmakla birlikte aslında Ayşe Teyzeler nezdinde ciddi travmalar yaratsalar da HSYK, TSK, yeni başbakan, cumhurbaşkanı ve icraatları konusuna konuşlanmış ve hangi birine yetişeceğim kaygısındayken cinsiyet ayrımı yapan okullar peydah oldu!

Erkek öğrenciler sabahçı, kız öğrenciler öğlenci olmuş... 

Böyle bir talep varmış!

İşçilerin de talepleri var, memurların da... Özel sektörde çalışanların, efendime söyleyeyim, doktorların, öğretmenlerin, mühendislerin...

Vatandaşların da talepleri var; mesela şu an için vergisini düzenli ödeyen, GBT'si temiz insanların güvenmek istedikleri bir yargı sistemi, seslerinin duyulabileceği bir yönetim, vakıf oldukları bilgiler-becerilerin siyasetten arınmış bir şekilde takdir edilmesi gibi...

(Yeni bir taltif oluşmuş, bir yerde okudum, yanlışım varsa kusuruma bakmayın; dönemimizin cumhurbaşkanı kültür falan-filan konusunda ödüle layık olanları belirlemiş. Bir tek tanıdığım Hülya Koçyiğit! Eee, akil oldu, hakkıdır! (Hülya Koçyiğit Türk sinemasına damga vuran sanatçılardan birisidir, hakkını yememek gerekir. Haklı olduğu kulvarda sanatçıların yanında durup da tiyatroların denetim altına alınmasına, Emek Sineması'nın yıkılması konusunda gündeme gelseydi iyiydi...

Diğer taltif edilenleri hiç tanımıyorum desem... Valla, ya yüzüme tükürün, cahil diye... Ya da "valla biz de tanımıyoruz" deyin; hiç birini tanıyamadım ya...

******

"İstanbul" senfonisi ile İstanbul'u, bir çok eseriyle ve verdiği konserle Türkiye Cumhuriyetini tanıtan birini biliyorum; Adı Fazıl Say;  adını duyunca yoksa siz terörist falan mı zannediyordunuz?

Hizbullahçılar salınırken, PKK kardeş ilan edilip de Apo "Sayın" ünvanına yönetenlerimiz tarafından bizzat haiz olurken Fazıl Say da halkı galeyana getirme, kışkırtma ve dini değerlere hakaret etme suçundan yargılanıp da suçlandı...

******

Talep diyordum; Atatürk heykeline istediğim zamanda çiçek, çelenk götürmek istiyorum. Bu yasak!

Yedi yaşındaki kızın din eğitimi almak istiyorum demesi, türban takmak istemesi yasal!

Yok böyle bir cumhuriyet!

******

Anasını satayım; yok böyle bir cumhuriyet!

******

Öğrenilmiş çaresizlik sendromu üstümüze yapıştıkça yapışıyor; ne yapsak kar etmez hissi ve mantığı her geçen gün daha fazla bizi umutsuzluğa sürüklüyor....

Umutsuzluklarımız; amaçlarına ulaşmak için bizlerin umutlarının kırılmasını bekleyenlere birer armağan aslında!

"Şikayet etsem ne olur", "Şikayet ettiğimle kalırım, üstüne bir de şimşeklerini üzerlerime çekerim" düşüncesi öyle yaygınlaşmış bir durumda ki işte bunun adı da "Öğrenilmiş Çaresizliktir"!

Valla, siz bile isteye öğrenmiyorsunuz bunu; Amerika falan gibi gelişmiş ülkeler insan psikolojilerini, ülkeler nezdindeki coğrafi, ticari, efendime söyleyeyim, finansal, medyasal, kültürel, ikili ilişkiler falan irdeliyorlar. Önlerine bir tablo çıkıyor: O ülkenin profili!

O profil üzerinden istenilen şekilde yönlendirme yapılabilir; Para, cinsellik, ego...

******

Bastır parayı al karayı!

******

Bizimkiler Ak istediler; "Kara" olsa vatandaş "Karaoğlan" falan sanırdı; ismine bakıp da es kaza oy verseler, bir sonraki seçimde hesabını fazlasıyla sorarlardı!

******

Hesap sorulması da fena bir durum; velhasıl, daha bir üstün duracaksın ki hesap soramasınlar!

Patron hesabıdır; maaşını keserim, atarım falan gibi atarlanmalar...

******

Cumhuriyet ile kurulan bir devletin patron yönetime geçişine tanıklık etmekteyiz; tabii ki patronların en sevdiği kolay yöntemle parçalanıp-bölüneceğiz ve de kuzular gibi yönetileceğiz...

(Koyunlar demedim bilerek; koyunlar bile öğrendi artık bu ayakları; kuzular yavrularımız... Onlar nasıl eğitililerse gelecek öyle şekillenecek1)

******

Eğitime de nazar değdi aslen; matematik, fen, coğrafya öğretiyoruz diye kıskandı dünya; neymiş efendim din eğitimini zorunlu kılıyormuşuz!

Matematik zorunlu, coğrafya zorunlu, fizik, kimya, tarih zorunlu diye ağrınıza gitmiyor da seçmeli ders diye koyduğumuz din mi zorunuza gidiyor?

(Seçilecek başka derslerin öğretmeni yok diye ille de din dersi görmek zorunda kalmak zorlama mıdır? Ayy, çok saçma! Zorlama yok ki! )

******

Hem; yalan ve hiyanet içinde ülkemizde işsizlik varmış diyorlar!

Haysitsinler!

Yalancılar, düzenbazlar...

Paralelciler...

 

Mail:gulgun_2006@hotmail.com

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..