Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '18

 
Kategori
Anılar
 

Ne Oldu Bu Mevsimlere?

Ne Oldu Bu Mevsimlere?
 

Köyümüzden kış manzarası


Nereye gitti güzelim mevsimler...

Tam da doğaya hâkim, her türlü imkânlara sahip olmuşken mevsimler kaçtı gitti!

Kaçırdık mevsimleri!

Oysa yiyecek, giyecek, barınak, hastaneler yokken; doğa olması gerektiği gibiydi. Şimdi her türlü imkâna sahibiz, ancak doğa eski doğa değil!

Ne oldu mevsimlere, nereye gittiler?

Biz mi terk ettik onları, onlar mı bizi?

Yağmur yağmaz oldu, kar yağmaz oldu, meltem rüzgârları esmez oldu…

“Kış kışlığını, .uşt .uştluğunu” bilmesi lazım derler. İnsanoğlu insanlığını şaşırınca mevsimler de yolunu şaşırdı, terk ettiler dünyamızı!

Aslında onlar terk etmediler, biz kovaladık onları. Hala daha kovalıyoruz!

Sonra da dua ediyoruz geri gelmeleri için.

Boşuna kardeşim… Her konuda olduğu gibi samimi değiliz ki, duamız kabul olsun. Her seferinde tövbemizi bozunca bin kere de tövbe etsek ne yazar? Tövbede yalama olduk artık! Bu halimizden dolayı mevsimler de bize güvenmiyor; ey insanoğlu!

İnsanoğlu bu..! Kafa yok ki! Duayla savaş kazanacak, duayla zengin olacak, duayla yağmur yağdıracak, duayla sınav kazanacak, duayla cennete gidecek..! Hani ön hazırlığın! Doğanın dengesini boz; ondan sonra da “nerde eski zamanların doğal olayları” diye mevsimleri suçla! Yok, öyle bir yağma!

Allah, insanları bu dünyada cezalandırmaz diye düşünüyorum! Allah, kâinatı bir düzen içinde yarattı ve vaadinde de sadıktır. Kâinatın düzenini bozmak istemez. Kâinatı sünnetullah üzerine yaratmıştır.  Kul sünnetullaha uymayınca; bu sefer kâinatın dengesinin bozulma sebeplerini yaratır. Yani mevsimlerin kaçmasının müsebbibi biz oluruz. Biz değişmediğimiz sürece duanın hiçbir önemi olmayacak bilesiniz. (Tesadüfe bakın: Şu anda çölde kar yağdığını TV’den izliyor ve imreniyorum!)

Haaa, bu arada olan garibana oluyor. En çok mağdur olanlar; mevsimlerin bu duruma gelmesinde dahli olmayan gariban köylü, çoban, çiftçi ve çocuklardır. Biz o garibanlardan biriyiz. Bizim gibi milyarlarca insan... Bir kısım milyonlarca insan Dünyamızı soyup soğana çevirmek için yok ettiler mevsimlerimizi, yıktılar hayallerimizi.

Çok şeyleri özledik…

Çiçekler zamansız açmaya başladı... Baharın çiçek açmasını özledik…

Sebze ve meyvelerin eski tadı kalmamış... Nerede o kokulu domatesler…

Artık kar yağmıyor bu diyarlarda.

Kar yağışını, karda yürümeyi özledik.

Karda yürürken çıkan sesi özledik. Sahi nasıldı o ses? Çok güzel olduğunu biliyorum ama neye benzediğini unuttum!

Pencerelerimize kuşlar konmuyor. Pencere kenarlarına ekmek kırığı, bulgur vs koymayı unuttuk. Ne kar yağıyor ne de kuş kaldı…

Kestane yiyemiyoruz artık. Kestane genelde karlı havalarda yenir. Onların da tadı kalmadı. Soğuk olmadan kestanede tat olmaz, insanın yiyesi gelmez.

Nerede o, kova kova aldığımız hamsiler… Denize kar yağmayınca hamsi olmaz, olsa da leziz olmaz derler. Hamsilerimiz de kaçmaya başladı. Onlar da terk ettiler vatanlarını.  Öksüz kaldılar Rusya’da, Gürcistan’da…

Çocukluk dönemindeki sobaların borusuna sarılırdık; özledik soba borularını. Okul dönüşünde iki saatlik yoldan gelince; son bir hamleyle evin içine atardık kendimizi. Ayaklar ıslak ve buz kesmiş; eller, burun ve kulaklar donmuş bir vaziyette. Sobanın alt tarafı ayaklarımıza, boruları da ellerimize can veren kısımlardı… Özledik hepsini!

Kayak takımlarımız da vardı; doğal yollardan elde ettiğimiz! Ya bir tahta parçası ya bir naylon poşet ya da bir tekne... Bir tarladan bir yokuştan kayardık onlar sayesinde. Şimdi her biri marka olan kayak takımlarımız mevcut. Ama kar yok!

Yeni bir haber dinliyorum şu anda;

Spiker:

“Zonguldak’ta elma ağaçları çiçek açtı, vatandaş bu duruma şaşırdı” diyor.

Şaşıracak bir şey yok köylü kardeşim. Şehirliler bozdular dünyayı!

“Haydi gel köyümüze geri dönelim..!”

Hem Fadime’nin düğününde halay çekeriz, hem de mevsimleri geri çağırırız!

Kendisi dönemedi ama kutlu bir yol gösterdi bize! (Tanıdınız mı..?)

Evet, köyümüze geri dönelim. Globalleşmeye değil köylüleşmeye geri dönelim.

Biz göremesek bile, en azından anlatılan hikâyeleri anlıyoruz. Bizden sonrakiler bu hikâyeleri bile anlayamayacaklar.

Dünyayı yaratılış gayesine göre kullanalım…

Bazıları cenneti burada yaşamak isterken dünyayı cehenneme çeviriyorlar!

Oysa Allah cenneti öbür tarafta, cennet gibisini de bu tarafta yarattı!

Dünyayı cehenneme çevirmeyelim, emi!

“Kendim Ettim Kendim Buldum

Gül Gibi Sararıp Soldum” 

demekten başka yapılacak şeyler var!

  İsmet YALÇINKAYA

09/01/2018

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..