Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '15

 
Kategori
Güncel
 

Ne fetihmiş arkadaş!

Ne fetihmiş arkadaş!
 

Kaynak: İnternet


Ne fetihmiş arkadaş; 562. yıl dönümünü iktidar öyle bir çoşkuyla kutluyor ki sanırsın kendileri İstanbul’u fethetti!

Hayır yani; 12 yıl öncesi Türkiye için “Eski” diyerek “Yeni”sini icat ettiklerini ve hatta daha da bitmedi, üstüne bir de “Başkanlık” gerek diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ni uçuracaklarmış ya; iktidarın hangi bakış açısına inanmak gerektiğini kavrayamıyor insan!

Bir beş yüz yıl ötesine gidip Osmanlı oluyor, bir yaşanan güne dönüp, on iki yıl öncesine “Eski” diyor...

Aslında utanmasalar “Milattan önce-sonra” yerine “RÖ-RS” kullanacaklar da; onun yerine “Eski Türkiye / Yeni Türkiye” ifadelerini kullanıyorlar.

******

Erzurum’da İstanbul’un fethinin 562. Yıl dönümü etkinlikleri düzenlenmiş.

Belediyeye ait atıl durumda olan bir otobüse gemi süsü vermişler, üstüne mehter takımını dizmişler, yetkililer gemiye mi binmişler, kortejin önünde mi yürümüşler, bakın orasını bilemedim; ancak göstermelik geminin halatlarını 150 lise öğrencisinin ellerine vermişler...

Çekmişler gariplerim!...  (Tekbir sesleriyle çektiler deniliyor; dış şes ne demiş, iç ses ne demiş, bilemem tabii!)

Gemi süsü verilmiş otobüsün kaportasında, şeyy pardon, geminin kıçında (Gemilerinin isimleri kıçında yazıyormuş da, ondan şeyettim) “Recep Tayyip Erdoğan, Başkumandan” yazıyormuş. Fotoğrafı gördüm, vallah öyle yazıyordu!

“Başkumandan Recep Tayyip Erdoğan”!

Ayol, aslında ilahi şahsiyet değil miydi; dokunmak bile ibadetti?

Hangi ara “Başkumandan” oldu, bilemedim, ama “Dünya Lideri” dendiğine göre, bunun da vardır bir hikmeti!...

Hikmet demişken, meğer bizim de “Dini Lider”imiz varmış; valla cumhurbaşkanımız demese haberim olmayacak!

Ben onu Diyanet İşleri Başkanı sanıyordum...

Gerçi; sağlıktan, eğitimden daha fazla bütçe ayrılmasından anlamam lazımdı... Lakin, yine de aklı karışıyor insanın bir yerde; Papa çağrıldı ya saraya, bizimkiyle kıyaslamak gibi olmasın, lüks arabaya binmek istemedi.

Dini lider deyince ilk Papa geliyor ya akla, dini liderler maddi değerlere önem vermezler diye düşünüyor insan; Diyanet İşlerine bu kadar bütçe ayrılmasını hak bulmuyor ama iktidarın tercihi olarak düşünüyordum ki; heyhat! 

Bir anda “Dini Lider’imiz” oldu, dini liderimiz de mal-mülk içinde boğuldu!

Bu kadar bütçeye sahip bir dini liderin “Alçakgönüllü olun, şükredin, matahkar olmayın; yalan söylemeyin, başkalarının rızkından nasiplenmeyin; şirk koşmayın” gibi söylemleri mi yoksa yaptıkları mı önemsenir?

Şeyy, bir önceki satırda, benim dinden anladığım tavsiyeleri yazdım. Bu tavsiyeler yerine başka tavsiyelerde bulunan dini yetkililerini dini alanların siyasete alet edildiklerinin haberleri, görselleri var.

******

Bir İzmirli olarak Basmane’ye gidip de otelleri ziyaret etmedim; lakin “İzmir’i Suriyeliler bastı” tarzı haberleri okuduğumda hiç şaşırmadım!

Suriyeliler, kimse kusura bakmasın, savaştan kaçan garipler değiller artık!

Savaştan kaçanlar için düzenlenen alanlar onlara çoktan dar geldi; ya kendi kendilerine bu özgüveni buldular ya da bir şekilde bir güvence verildi; onlar artık savunmasız ve aciz savaş madurları olarak bulunmuyorlar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde!...

O durumda olanlar, kendilerine istihdam edilen yerlerde oturup, devletten; bizim vergilerimizle, yaşayacak para ve olanaklara bizlerden çok sahip olup, çocukları yine bizim çocuklarımızdan öncelikli olarak okullarda, üniversitelerde yer bulan kişiler.

Bizim sahip olmadığımız olanaklara sahipler; üstelik de kendimize, çocuklarımıza sağlayamadığımız şeyleri, zorunlu olarak kesilen vergilerden dolayı, onlara sağlıyoruz!

******

Vicdani bir durum; savaştan kaçmışlar, sığınmışlar... Yüz çevirmek olmaz!

Ancak bir sınırı olmalı bu işin; kendi vatandaşına sağlamadığın yardımı yaptığında, sığınmaları için gösterilen yerlerden uzaklaşıp da ülke geneline yayıldıklarında; vatandaşlık hakkı verdiğinde... Seçim için stratejik önemi bulunan yerlere yönlendirildiklerinde... Savaştan kaçan garipler değil, ülke için tehdittir!

Yapanlar da, sağlayanlar da vicdani duyguları kullanarak çıkar sağlama peşinde olanlardır!...

******

Geçenlerde bir haber vardı; çöp konteynırı içinden yemek yiyen Suriyeli genç bir kadın.

Herkesin içi gitti!

Meğer, namaz çıkışlarında, yakındaki çöp konteynırlarından yemek yiyormuş görüntüsü verip, aslında, yanlarında getirdikleri temiz yiyecekleri yerken, vicdanına dokunan kişilerden para kopartmakmış amaçları!

Dilenmeyi çoktan aşmışlar!

******

Neyse, İzmir’e dilenmek için gelmedikleri belli; otele para verecek kadar bonkör olmadıkları da bir gerçek; İzmir’in Basmane’sinde bulunan ucuz oteller İzmir Fuarı amacıyla kurulmuş olup, iş hayatının gelip-gidenleri yerine ülkenin bağrından kopup gelenlerin konakladığı yerdir.

Fuar zamanı değilken bu oteller dolmuş-taşmış!

Suriyelilere kim para verdiyse, otelde kalma konusunda yarışmışlar; oteller yetmemiş, pansiyonlar oluşturulmuş...

İzmir’i Suriyeliler basmış!

Hayır yani; İstanbul’un turistik mekanları çevresinde dilenmek çok daha fazla para getirecekken, kendilerine ayrılan yerlerde güllük-gülistanlık yaşayacakken nedir bu İzmir çıkartması?

Hem de seçime sekiz kala!...

 

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..