Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '16

 
Kategori
Eğitim
 

Neden okumuyoruz?

Neden okumuyoruz?
 

Günlük sohbetlerimizde kimle konuşsak okumayan toplum olduğumuz, toplum olarak araştırma ruhumuzun olmadığını konusunda hem fikir oluruz. Bu konularda herkes bir şeyler görüş beyan eder. Okumak ile ilgili klişe laflar eder, okumanın faziletlerini sıralarız. Okuma adına deyim yerindeyse, kitap parçalarız.

Okuma ile ilgili Avrupa ülkelerinden istatiksel oranlar verip sıralamalar yapar, araştırmacı yönümüz olmadığından, taklit etme yönümüzden dem vururuz. Milletçe karşılaştığımız her problemi de okumadığımıza bağlarız ki doğrudur. Günlük yaşantımızda anne babalardan, eğitimcilerden hep, ''Bizim çocukokumuyor'' ''Çok okuması lazım'' gibi yakınmalar duyarız.

Birçok alanda olduğu gibi bu alanda da toplumsal bir duruşumuz yok. Duruşumuz olmadığı gibide bir yol haritamızda yok, dolayısıyla okuma konusunda bir kültürümüzde oluşmamış. Okuma kültürümüz oluşmadığından buna paralelolarak araştırma yeteneğimizde zayıf kalmış, bunun içindir ki olaylara eleştirisel bakma, yorumlama yeteneğimiz gelişmediğinden kolayca yönlendirilip çeşitli kültürlerin etkisi altında kalmışız. Oysa ''oku' 'kelimesi dinimizin ilk emri olmasından dolayı çok avantajlı durumdayken bu avantajı kullanamamışız. Bu söz toplumsal bir duruş sergilememiz açısından çok önemli bir başlangıç olabilirdi.

Okuma alışkanlığımızın zayıf olmasının nedenlerinden en önemlisi, topluma rol model olanların okuma konusunda önderlik yapmamalarının önemli bir payı vardır. Örneğin bu yaşıma kadar hiçbir başbakanın çıkıp toplum önüne okuma konusunda ciddi söz ve eylemlerde bulunduğuna şahit olmadım. Okumanın gerekliliği toplumda yeteri kadar tartışılıp kararlı uygulanabilir projeler sunulmadı, popülist uygulama ve sözlerden öteye gitmedi uygulamalar. Okuma alışkanlığını aileye indirgediğimizde de aynı problemle karşılaşıyoruz, aileler çocuklarına sadece kitap okumasını söyleyip, nasihat ediyor. Oysa çocuk sözden çok davranıştan etkilenir, anne ve babası örnek alacaktır. Anadolu'da bir söz vardır' 'Halı örneğine göre dokunur''.

Tarihsel anlamda baktığımızda kitaplara karşı duruşumuzda da bir yanlışlarımız olmuştur. Yasakçı, suçlayıcı, ayrımcı, dayatmacı, peşin yargılayıcı bir yaklaşım sergilemişiz. İçeriğine bakmadan incelemeden, çünkü dün yasaklananlar olanların bu gün serbest olmasında bunu anlayabiliriz Aile geleneklerimizde de aynı yaklaşımı görmekteyiz, okuyanlara karşı, sen küçüksün, benden iyimi biliyorsun, senin aklın ermez, sen o kitaplara inanma, şimdi kitaba verecek param yok diyerek d okuyanı okumadan soğutup. Okuyacak olanlara da kötü örnek olunmuştur. Sinema, tiyatro senaristlerimizde okumayı senaryolarının arka planında koymayarak topluma rol model oluşturma ve algı yaratmada beceri gösteremediler oysa Avrupa sinemalarında bu örneklere rastlamak çok mümkün.

Sonuç olarak okumadan soğutulan bir neslin de okumaya karşı ilgisiz bir nesil yetiştirmesinin sonucu ile karşı karşıya kalınmıştır. Okuma alışkanlığı kazandırma yönündeki çalışımalar günü kurtarma ve inandırıcılıktan uzak abartılı bir anlayış sergilenmiştir. Okumanın önemi ciddi biçimde araştırılmamış, okuma eksikliği sonuçları üzerinde durulmamıştır, Mevcut sistem test değerlendirilmesine dönük olduğundan veli ve öğretmen okuma alışkanlığı kazandırmayı bir kenara bırakarak mevcut anlayışa göre hareket etmiştir. Mevcut anlayış okuyan kişiye avantaj sağlamayınca, okuma alışkanlığının cazip kılınmamasının da etkisi olduğu söylenebilir.

Ayhan ŞİMŞEK/Eğitim yöneticisi.

 
Toplam blog
: 33
: 490
Kayıt tarihi
: 09.05.16
 
 

Eğitim ensitüsünü bitirdim, Fen bilgisi öğretmenliği yaptım, Türkiyenin bir çok yerinde ve okulun..