Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '14

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Obezite Hastalığının ilaçla tedavisi

Obezite Hastalığının ilaçla tedavisi
 

Obezite Hastalığının İlaçla Tedavisi


Obezite hastalığının tedavisindeki en önemli etkenler obezite diyeti ve yapılan egzersizlerdir. Fakat kimi obezite hastalarında obeziteye en son medikal çözüm olarak, ilaçla obezite tedavisi de uygulanabilir. Akıldan çıkarılmaması gereken ise, yaşam tarzında yapması elzem olan yaşam tarzı değişikliklerini yapmamış, obezite diyetini ve egzersizlerini uygulamayan kişilerde obezite hastalığı yalnızca ilaçla tedavi edilemez, düzeltilemez.

İlaçlar Obezite Hastalığı Tedavisi Kimlere Uygulanır?

Obezite tedavi yöntemleri denenmiş fakat başarılı sonuçlar alınmamış obezite hastaları,
Vücut kitle indeksi 30 kg/m2'den büyük olan obezite hastaları,
Vücut kitle indeksi 27kg/m2 olan fakat tip 2 diyabet, hiperlipidemi, uyku-apnesi ve yüksek tansiyon gibi obezite hastalığının sebep olduğu metabolik sorunlara sahip olan obezite hastaları için ilaçla obezite tedavisine aday olmaları mümkündür.Obezite hastalığı tedavisi için kullanılan ilaçlar, açlık duygularını daha kolay kontrol etmeyi sağlar. Phentermine türevi ilaçlar bu amaca hizmet eder. Bu ilaçlar yağ emilimi de kısıtlandırarak obezite tedavisi için kullanılır. Aynı zamanda obezite tedavisi için kullanılan ilaçlar metabolizmayı hızlandırır. Katekolamin Efedrin türevleri metabolizmayı hızlandırır. Sempatomimetik etki ile bazal enerji hızını yükseltebilirler.

Obezite Diyeti

Obezite tedavisinin temel noktası günlük olarak alınan kalori miktarını sınırlandırmaktır. Obezite Diyeti çok farklı kalorik ihtiyaçlara göre planlanabilir. Fakat atlanmaması gereken nokta, obezite sağlık için ne kadar tehlike teşkil ediyor ise, kontrolsüz ve fazla kalori sınırlandıran obezite hastalığı diyeti de  obezitenin kendisi kadar tehlikeli olabilmektedirler. Bir kişinin fizyolojik açıdan açlık sınırı günlük 200 kcal altında enerji alımıdır. Hipoglisemi denilen, uzun süren açlıklarda aşırı kilo kaybı olduğu gibi kanda enerji için kullanılacak şeker yetersizliği oluşur. Bu da enerjinin kanda artan keton cisimcikleri ile beyin gibi hayati organlara transfer edilmeye başlanır.

Ancak bu durumun giderek artması ‘açlık ketozu’ denilen bir tabloya neden olur. Bu durumda ketoasidoz ile beraber hücresel düzeyde ağır metabolik bozukluklar oluşur. Enerji dağılımı ve kullanımı farklılaşır. Vücutta ağır şekilde vitamin, mineral ve elektrolit yetersizlikleri oluşur. Bu sorunların ayrı ayrı hepsi hayati risk oluşturabilir. Açlığa varabilen fazla kalori sınırlandırmaları ya da uzun süreli diyetler zayıfla yöntemi olarak tavsiye edilmez. ''Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar'' başlıklı yazımda obezite ve neden olduğu hastalıklar hakkında bilgi vermeye çalıştım.

Aşırı Kalori Kısıtlamalı Diyetler
Kalorik sınırlandırmalara, sağlıklı ve devamı gelen bir kilo kaybı ve zayıflama için mutlaka gereksinim vardır. Bireylerin her birinde oluşabilecek kilo kaybını öngörebilmek buradaki en zor işlemdir. Bu tahmine göre hangi tip diyetin uygun olacağına karar verilir.

Kilo kaybı tahminlerinin öngörülmesindeki yanlışların veya beklenen kilo kayıplarına ulaşmadaki başarısızlığın en önemli sebebi hastaların enerji kullanımlarını doğru öngörememek, hesaba katmamak ve program süresince kontrol edememekten dolayıdır. Morbid obezite hastaları gibi kişilerde fiziksel aktiviteler yoğun olmamakla beraber egzersizler de neredeyse yok gibidir. Kilosu normal olan ve obezite olmayan kişilerin bazal enerji gereksinimi 25 kcal/kg civarıdır. Yani vücut her kilo başına bu kadar kaloriyi egzersiz yapmadan harcamaktadır.

Morbid obezite ve obezite hastalığına sahip olan kişiler kilo kaybını sağladıkça toplamdaki bazal metabolizmaları da yavaşlamaya başlar. Doğru ve etkin kilo kaybının sağlanması için bu kişilerin etkin olarak takip edilmesi ve devamlarını sağlamları için motive edilmesi ve egzersiz uygulamalarının çeşitli aralıklarla düzenlenmesi gerekir. Fakat en önemlisi obezite hastalığının tedavisinin bir parçası olan diyetlerinin başlangıçtan sona değin aynı kalmasına müsaade etmemektir.

Dr.Tuğrul Demirel

www.tugruldemirel.com

 
Toplam blog
: 37
: 3311
Kayıt tarihi
: 11.02.14
 
 

1999 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nde başladığı mesleki eğitimini, fakülteden sonra yine İstanb..