Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '14

 
Kategori
Eğitim
 

Okumak Veya Okumamak

Okumak Veya Okumamak
 

Demokratik bireyin temel niteliklerindendir. Bilgiye ulaşım yoludur. Kişisel gelişimi sağlar. Demokratik birey her durum ve şarta altında okumaya vakit bulan bireydir. Okumak onun için yemek içmek gibi doğal bir ihtiyaçtır.

Yetişkin bir bireyin okuması için ona çocukluğunda okuma sevgisi ve alışkanlığının kazandırılmış olması gerekir. Çocukluk çağında bu alışkanlık kazandırılamamışsa yapılacak pek bir şey yoktur.

Okuyan insan okuduklarını anlayıp özümseyerek kendisine ait fikirlere sahip olur.

Okumayan insan her şeyi başkasına sorarak öğrenmek zorundadır. Karanlıklar içinde el yordamıyla yaşar. Başkaları tarafından kolaylıkla yönlendirilebilir. Kendisine söylenenlerin doğru olup olmadığını sorgulama yeteneği yoktur. Kendisine ait bir fikri yoktur. Doğru veya yanlış olabileceğini düşünmeden duyduklarını başkasına iletir. Dedikodu kaynağıdır. Çağının dışında olduğu için demokratik yaşama katkıda bulunamaz.

Okumayan insan ön yargılıdır. Her türlü iletişime kapalıdır. Kendini mevcut haliyle yeterli ve mükemmel görür. Eleştiriye tahammülü yoktur. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi neredeyse düşman gibi görür. İnsanların farklı düşünce ve yaklaşımları olabileceğini kabul etmez. Kaba kuvvet kullanması için kolaylıkla yönlendirilebilir. Kitle hareketlerinin militanı olmaya hazırdır.

Okuyan insan iletişim ve etkileşime açıktır. Uzlaşmacıdır. Savunduğu fikre karşı ikna edici argümanlar ortaya konduğunda ikna olur. İkna olmak veya ortak noktalarda buluşarak uzlaşmak demokratik insanın özelliklerindendir. Hor görülecek veya eleştirilecek değil, saygı duyulacak bir tutumdur. Kişinin kendi egosunu aşabilme gücüdür. Olgun ve faziletli insan işidir.

Okumayan insan inatçıdır. Karşı fikirler ne kadar ikna edici olursa olsun kendi bildiğinden şaşmaz. İkna olmak veya uzlaşmak ona kişiliğinden bir şeyler kaybetmek gibi gelir. Çünkü insanın düşüncesinin değişmeyeceğini peşinen kabul ettiği için düşüncesini kişiliğiyle özdeşleştirmiştir.

Okumadığı için yenisini geliştiremeyeceğini bildiği elindeki ilk ve son düşünce kalesinin yıkılması onun için adeta ölüm kalım meselesidir.

Bu korkularla kalesinin içine iyice kapanır. Kapıları sımsıkı kapatarak içeride kendi düşünceleriyle yoğrulmaya devam eder. Kalenin pencerelerinden dışarı bakmaz. Bakarsa dışarıdaki doğruları, diğer bir deyişle içerideki kendi yanlışlarını göreceğini bilir ve bundan korkar.

Sımsıkı sarılmak zorunda kaldığı bu düşünceyi de zaten kendisi geliştirmemiştir. Ona kalıp halinde hazır verilmiştir. Sorgulaması ise dini ve/veya kültürel öğretiyle yasaklanmıştır. Savunduğu düşüncenin içeriğiyle de pek ilgili değildir. Aynı düşünceyi farklı sözcüklerle ifade etseniz bile, ezberi bozulduğu için, şiddetle karşı çıkar.

Aslında o düşüncelerini değil kişiliğini korumaya çalışmaktadır.

Bireyin okumasını istemeyenler.

Kitle hareketi olarak tanımlanan aşırı (sağ, sol, dinsel) hareketler bireyin serbestçe okumasını istemezler. Beğenilmeyen kitaplar, dergiler sansürlenir, hatta yakılır.

Kitle hareketleri bireylerin sadece hareketin felsefesine uygun yayınları okumalarını sağlayarak onları güdüler. Amaç bireyin demokratik olgunluğa erişmesini engellemektir. Bu hareketler, bireylerinin dünyaya kitle hareketinin gözlerine taktığı gözlükle bakmasını isterler.

Bireyin görüş alanı çok küçük yaşlarda daraltılır. Çocuklara kendilerine öğretilenlerin dışında hiç bir şeyi okumamaları ve dinlememeleri yoksa günaha girecekleri söylenir. Bu uygulama bireyin demokratikleşmemesi için ona yapılan bir çeşit aşıdır.

Aşılanmış bir çocuğu bu etkilerden arındırmak çok zordur.

Aşılanmış çocuk bireylerin kendilerine öğretilenlere uymayan söylemleri duymamak için kulaklarını küçücük elleriyle sımsıkı kapamaları ibret vericidir. Kabahat elbette onlarda değildir.

Onlara demokrasi aşısı yapamayan ve onları "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" vatandaşlar olarak yetiştiremeyen toplumundur.

Okumanın işlevi her türlü düşünceye ve iletişime açık özgür bireylerin yetişmesini sağlamaktır.

Eğitim sisteminin görevi.

Ülkemizin eğitim sistemi öğretim görevini bir ölçüde yapmakta; demokratik bireyler yetiştirme, eğitim, görevini hiç üstlenmemektedir. Böyle bir görevi olduğunu bilip bilmediği bile tartışılabilir.

Bireylere verilen öğretimin derecesi ne olursa olsun, demokratik vatandaşlık eğitimi eğitim-öğretim sisteminin temel görevi olmalıdır. Bireyler tüm eğitim süreci boyunca demokratik birey eğitimine tabi olmalıdırlar.

Bir toplumu uluslararası yarışta geri bırakmanın en kolay, en kestirme ve garantili yolu eğitim sistemini bozmaktır. Uluslararası mücadelenin diğer alanları tali cephelerdir. Asli cephe eğitim cephesidir. 

Eğitimde iki temel kavram vardır. Amaç ve kapsam.

Amaç, açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olmalıdır. Demokratik bir ülkede eğitimin temel amacının demokratik bireyler yetiştirmek olduğunu söylemiştik. Amaç kapsamı dikte ettirir. Kapsam belirlemek uzmanlık konusudur. Doğru belirlenmiş ve uygulanmış kapsam amaca ulaşılmasını sağlar. Amacı ve kapsamı doğru belirlenmemiş bir sistemde, öğretim yardımcılarını değiştirerek; kara tahta yerine akıllı tahta veya kitap yerine tablet vb. , eğitimin geliştiğini söylemek eğitim kavramının bilinmediğini gösterir.

Olumlu davranış değişikleri.

Temeli okuma olan eğitimin konumuz kapsamındaki tanımı; insan davranışlarında meydana gelen ölçülebilir olumlu değişikliklerdir. Çok kapsamlı olan eğitim konusunun tekniğine fazla girmeden olumlu davranış değişikliklerinden örnekler vermek faydalı olabilir.

Bir sürücüye trafik kurallarını ezberletebilirsiniz. Sorulduğunda kuralları su gibi sayan bir sürücü eğitilmiş sayılmaz. Trafiğe çıktığında bu kuralları uyguladığı taktirde eğitilmiş sayılır, çünkü davranışlarında sürücü eğitimin amaçladığı olumlu değişiklikler meydana gelmiştir.

Yavaş giden araçların yolun sağ şeridinden gitmesi gerektiğini herkes bilir. Ancak eğitilmiş sürücü sayısı trafikte yavaş giderken yolun sağ şeridini kullanan sürücü sayısı kadardır. Çünkü sadece onların davranışlarında olumlu değişikliler meydana gelmiştir.

Demokratik birey eğitimi açısından da kural aynıdır. İnsanlara demokratik bireyin özelliklerini ezberletebilirsiniz. Bu bilgiye sahip olmak onları demokratik yapmaz. Davranışları demokratikleşmişse eğitim gerçekleşmiş demektir.

İçinde yaşamı tehlikede olan bir insanın olduğu bilinen ambulansa yol vermeyen, onun geçişini kolaylaştırmayarak içindeki hastanın, yaralının ölmesine bilerek yol açan sürücülerin davranışlarındaki bozukluğu trafik eğitimi eksikliğiyle açıklamak mümkün değildir.

Emniyet şeridini yol olarak kullanan sürücüler için de aynı şey geçerlidir.

Bu ve buna benzer davranış bozuklukları insanlık eğitiminin ne kadar gerekli bir temel eğitim olduğunun göstergesidir. İnsanlık eğitimi özünde demokratik birey eğitimidir.

Okuma alışkanlığının kazanılmasıyla başlar.

Okuma alışkanlığını kazandırma açısından mevcut eğitim sistemimizin başarısız olduğu aşikardır. Japonya'da bir günde basılan kitap sayısı ülkemizde bir yılda basılan kitap sayısına eşittir. Japonya'da bir kişi yılda 25 kitap okurken, ülkemizde 6 kişi yılda bir kitap okumaktadır. Diğer bir deyişle yılda kişi başına bir kitap bile okumamaktayız.

İki ülke arasında her alanda var olan gelişmişlik farkını yaratan yukarıdaki tablodur. Bu tablodaki açığımızı kapatmadan ileriye doğru gitmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır.

Türk insanı okumamaktadır. Okullarımızın ortak özelliği insanımıza okumayı sevdirememesidir. Sevdirmek bir yana okumaktan soğutmasıdır. (nefret ettirmesidir demeye dilim varmıyor) Bir eğitim sistemi için çok önemli bir eksikliktir. En kısa sürede giderilmesi demokrasinin geleceği için yaşamsaldır.

Eğitimin ilk hedefi bireylere demokratik davranış disiplini ve okuma alışkanlığı kazandırmaktır.

 
Toplam blog
: 82
: 1739
Kayıt tarihi
: 04.05.13
 
 

Emekli pilotum. 1950 yılında Polatlı Çekirdeksiz köyünde doğdum. İlkokulu köyde ve Polatlı'da, li..