Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '18

 
Kategori
Dünya
 

Ortadoğu Neresidir?... Belirli Bir Sınırı Var mıdır?... Hangi Ülkeleri Kapsar?...

Ortadoğu Neresidir?... Belirli Bir Sınırı Var mıdır?...  Hangi Ülkeleri Kapsar?...
 

ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi" için çizilmiş 50-60 haritadan biri...


G İ R İ Ş...

Genelde, Fırat'ın doğusunda ve batısında; özelde de, Suriye ve Irak'taki, "siyasi ve askeri hareketlilik" başladığından bu yana, bölge ve bölgenin konuları ile ilgilenenlerin ya da bu konuda "yazan ve çizenlerin ve de konuşanların" ağzında ve dilinde "pelesenk" olmuştur "Ortadoğu"  adı ya da terimi... 

Ama, bana göre, bunların, hemen hemen, hiçbiri, Ortadoğu'nun neresi olduğunu, sınırlarının nerelerden geçtiğini ve bölgede hangi ülkelerin bulunduğunu hiç konu etmemişler; hiç tartışmamışlardır.

Merak ettiğim bir şey var?...

Televizyon ekranlarında yapılan bölge ile ilgili olarak yapılan tartışmalara katılan, akademisyenler, siyaset bilimciler ve kendilerini "Ortadoğu Uzmanı" olarak takdim edilenler ya da kendilerini öyle sananlar da, acaba bu konuyu neden açıklamaya çalışmazlar; bu konuda bildiklerini, birbirleriyle ve de kendilerini dinleyenlerle neden paylaşmazlar?

- Bu kısa girişten sonra, konuya bir altyapı oluştursun düşüncesiyle bir ansiklopediden, kendi cümlelerimle bazı aktarmalar yapacağım...

*

ORTADOĞU KAVRAMI VE TANIMI...

"Ortadoğu", hem "Uzakdoğu" hem de "Batı" kavramları ile karşılanan bir coğrafi kavramdır...Ayrıca, bu kavram kapsamına giren aynı ülkeler için kullanılan ve açık seçik olarak sınırları belirlenmemiş "Yakındoğu" kavramı da, bu kapsam içine sığdırılabilir(1)...Bana göre, "Ortadoğu" ve "Yakındoğu" kavramları eşleşmiş gibi oluyor.

- Uzakdoğu, Yakındoğu ve Ortadoğu... "Uzak", "Yakın" ve "Orta"... Bu "uzaklık", "yakınlık" ve "orta"lık, "kime" ya da "hangi ülkeye" veya "dünyanın neresine" göredir?

- Zamanının, okunan "siyaset bilimcilerimizden"  Oral Sander, buna şöyle bir yaklaşım getiriyor(2): "Yakındoğu", eski bir terim olup, kökeni ilk Avrupa keşiflerine kadar gider... Avrupa'dan en uzak bölgelere "Uzakdoğu"; Avrupa ile "Uzakdoğu" arasından kalan bölgelere de "Yakındoğu" denmiştir. Daha sonra, "Yakındoğu" terimi, Osmanlı yönetimi altındaki topraklar için kullanılmıştır...

- "Ortadoğu" ise, 2. Dünya Savaşı sırasında, "İngiliz Ortadoğu Komutanlığı" ve "Müttefik Ortadoğu Lojistik Merkezi" gibi askeri kuruluşların ortaya çıkmasıyla yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır...Ancak, hangisi kullanılırsa kullanılsın her iki terim de Avrupa çıkışlıdır ve Asya ile Afrika kıtalarından bakıldığında hiçbir anlamı yoktur...

- Bazı bilim adamları, bu karışıklığı ve Avrupa eğilimini ortadan kaldırmak için, "Ortadoğu"ya "Beş Deniz Bölgesi" (Karadeniz, Ege, Akdeniz, Kızıldeniz, ve Basra Körfezi; çoğu kez de Ege yerine Hazar Denizi), ya da "Merkez Bölge" gibi adlar vermekteyseler de, hiçbiri genel kullanım içine girmemiştir.-

*

ORTADOĞU'NUN SINIRLARININ SAPTANMASI; DOLAYISIYLA DA KAPSAMINA GİRECEK ÜLKELERİ DE BELİRLEMEK ZORDUR...

Görüldüğü gibi, "Uzakdoğu", "Yakındoğu" ve konumuz olan "Ortadoğu" hakkında; "sınırları ve kapsadığı ülkeler" bakımından bir "görüş ve düşünce birliği" oluşmamıştır...

Acaba, bunun nedeni nedir ya da nelerdir?...

Ortadoğu'nun sınırlarının çizilmesi zorluğunun iki nedeni vardır; birincisi, belirli bir "coğrafi bölge" olmaması"; ikincisi ise, sınırlarının "siyasal ve kültürel unsurlar" tarafından belirlenmesidir...Bunun için de, bu sınırlar, özellikle Batı'nın bölgedeki çıkarları ve müdahaleleri ile zaman içinde değişmektedir.

*

ORTADOĞU'NUN "ETKİ"(MERKEZİ) VE "İLGİ ALANI"...

"Ortadoğu"yu, ne şekilde tanımlanırsa tanımlansın, bölgeyi, jeopolitik görüş açısından, "etki" ve "ilgi" alanları olarak ikiye ayırabiliriz...

Birinci alana, İsrail'in de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz'deki Arap ülkeleri, Arabistan Yarımadası ve Türkiye dahil edilebilir. Bu alandaki ülkeler, genelde Ortadoğu'nun en hareketli bölümünü oluşturur. Bu ülkeler, bölgedeki "siyasi ve askeri" hareketliliğin tam içinde yer alan ve hareketlilikten en çok etkilenen ve de gidişatın seyrini etkileyen "merkezi alan" ülkelerdir.

İkinci alana ise, İran (bazen Afganistan) ve Mısır dahil edilebilir...Bu ülkeler de, "merkez alanın" ilgi sahasına girerler... Örneğin Mısır, genelde Batı'nın ve özelde de ABD'nin isteklerini ya da bölge ile ilgili politikasını merkez Ortadoğu'ya(birinci alana) aktarmasına aracılık yapar...İran da, birinci alanda kendi mezhebinden olan yandaşlarının bölgedeki varlığını devam ettirmek için bölgeye müdahil olmaktadır.

*

ORTADOĞU'NUN DÜNYA İÇİN ÖNEMİ...

Ortadoğu'nun dünya politikasındaki rolü, Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında "kültürel" ve "ekonomik" bir aracı olmasından kaynaklanmaktadır. Bölgenin 20.yüzyıldaki en büyük önemi, petrol üretimi ile ortaya çıkmıştır.

1903 yılında, Almanya'da basılan "Otuz Senelik Petrol Harbi" adlı bir kitaba göre, "Musul ve Ortadoğu", büyük güçler tarafından petrol arama ve işletme kavgalarının verildiği bir bölgedir(3).

İngilizler, 20. yüzyılın bir "petrol çağı" olacağı hususunda ileri görüşlüydü. Bu yakıt yüzünden Amerika Birleşik Devletleri'ne bağımlı kalmanın sakıncalarını anlamışlar ve Dünya'nın en zengin petrol kaynaklarına sahip Arabistan'a ve Mezopotamya'ya yerleşmeyi akıllarına koymuşlardı. Osmanlı'nın son dönemlerinde ihanetle beslenmiş şeyhleri, emirleri hile ile, altınla, gümüşle yoğurup avuçlarında bebek krallıklar meydana getirmişlerdi(4). Şimdilerde, bu bebek krallıklar büyümüş ve Amerika'nın kucağında oturmuşlardır...

"Ortadoğu" petrolü, Avrupa ile Asya'nın enerji ihtiyaçlarının büyük bölümünü karşılamaktadır. Ayrıca, Amerika da, azalan petrol stoklarını da buradan tamamlamaktadır(x).

Amerika'nın, geçmişte sık sık tekrarladığı "Büyük Ortadoğu Projesi'nin" altında yatan esas neden de, "PETROL"dür.

*

TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ...

Ortadoğu'nun, "merkez alanında" yer alan Türkiye için önemi, bölgedeki siyasi ve askeri hareketlilik sona erip bölge yeniden yapılanırken, Fırat'ın doğusunda ve batısında -Suriye ve Irak'ta- sınırlarımıza bitişik ve tarihten kaynaklanan haklarımız olan topraklardaTürkiye'ye düşman  devletçiklerin ya da -hocamın dediği gibi bebek krallıkların- olmamasıdır...

Türkiye'nin baştan beri bölgede bulunmasının, savaşmasının, şehitler vermesinin tek nedeni budur..."Sınır güvenliği" temeline dayanan jeopolitik hassasiyeti ve güney sınırlarının uzaktan korunmasıdır...

 

cdenizkent

 

------------------- :

  • (1) Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 17, Milliyet Yayını
  • (2) Oral Sander, Siyasi Tarih, Birinci Dünya Savaşı'nın Sonundan 1980'e Kadar, Ankara:1989, s.47
  • (3) Tevhid-i Efkar Gazetesi' nden, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Aralık 1998, s.69
  • (4) İstanbul Üniversite doktora eğitimim sırasında hocam, E. Büyükelçi Oğuz Gökmen'in bana verdiği Özel Notlardan
  • (x) 10 yıl önce(12 Mart 2008) yazdığım bir blogda, "ABD'nin tek amacının, 15-20 yıl sonra tükenecek olan petrol stoklarını tamamlamaktır" diye yazmıştım...10 yıl önceki "15-20" yıl, bugün 10-15 yıla inmiştir.(Bknz. cdenizkent, "Amerika İçin...Varsa yoksa Petrol"  Kategori: Siyaset, 12 Mart 2008
  • (xx) Bloğumun başına koyduğum bu harita, benim düşündüğüm haritaya en fazla benzeyeni olduğu için onu seçtim...

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..