Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '16

 
Kategori
Kitap
 

Oynar gibi yazmak, izler gibi okumak

Oynar gibi yazmak, izler gibi okumak
 

Okuduğunuz kitap sizi etkiliyor mu?


Daha önce de bu başlıkta yazı yazmıştım ama çok eskilerde kaldı. O zamanlar köşe yazısı yazdığım bir yerel gazetede ve sonrasında bir internet sitesinde yayınlanmıştı. Şimdi de blog sayfam için yeniden yazmak istediğim bu yazımdaki tanımlamam çok beğeni almıştı. Halen de bu sözlerle tanımlarım kitap yazmayı ve okumayı.

İyi bir kitap nasıl olur? Nasıl anlarsınız?

Yazarı o kitabı yazarken oynar gibi yazmışsa, siz de kitabı okurken film izler gibi okumuşsanız o kitap etkili bir kitap olmuş ve güzel yazılmıştır.  Yazarın anlattığı karakterleri bürünmesi, bir nevi oyunculuk gerektirir. Yazarken oynar, hareketler belirtir, duygulanır, kimi zaman ağlar ve anlattığınızı yaşarken, gerçek yaşananları aktarırsınız kaleminize, klavyenize. Anlattığınız konuyu bir konuşmacı ve okurla sohbet eden biriymiş gibi kaleme alamıyorsanız, iyi anlatan bir yazar da olamazsınız. Eksik kalır. Oynamak lazım. Konuşmacıyı ya da romandaki- hikayedeki karakterleri.  Yazarken yaşamak lazım o anın hareketlerini, sözlerini ve hislerini. Yazarken ağlayıp, gülebiliyorsanız ve anlamsız, dışarıdan bakanın garipseyeceği hareketler sergiliyorsanız siz de yazarken oynuyorsunuz demektir. İyi bir yazar olma yolundasınız. Devam edin.

Yazmayıp, okuyanlardansanız; elinizdeki kitabı okurken film izliyor gibi anlatılanlara kapılıp gidebiliyorsanız o kitap iyi kitaptır. Yazar, konuyu iyi ele almıştır. Konu sürükleyici gelip, kumanda aleti ile ekranı kapatmak istemezcesine, kitabın kapağını kapamak istemiyorsanız, o yazar size film izlettirir gibi güzel bir kitap yazabilmiş demektir.  Anlatılanları yaşıyor, konunun, olayların içinde olduğunuzu düşünüyorsanız, film gibi izlenen kitap satırlarının yazarını kutlamak gerekir.

Bir kitabı kusursuz yapan, anlatımda fazlalıkların bulunmayışıdır. On dört yıllık editör olarak diyebilirim ki; doğru yazılmış kitapta anlatım fazlalığı olmaz. Kitabın içinden birkaç satırı, bir paragrafı ya da bir sayfayı çıkarmakla konuda kopukluk olmuyor,  arada kaçırdığınız bir şey olmuyorsa; o kitap fazlalıklar doludur.  Anlatımdaki tekrarlar sıkar. Gereksizdir. Okuyucu film izlerken, araya reklam girmiş gibi gereksiz anlatımlara takılır. Kitap bir an önce bitsin diye hızlı okumaya, kelimeleri atlamaya başlar. İyi bir film, iyi bir kitap gereksiz paragraf, bölüm ve sahne içermez.  Aradan birşeyleri eksilttiğimizde “Ne oldu şimdi? İpin ucunu kaçırdım.” Endişesi ile konuyu yakalamaya çalışıyorsanız o kitap, film gibi izlenir, sıkılmadan okunur.

Yazarlık da bir nevi oyunculuktur. Roman yazıyorsanız karakterlerinizi canlandırmaya çalışan bir oyuncu olursunuz. Hepsi birden olamazsınız belki ama kendinizi bir karakterin yerine koyar, başrol oyuncusu gibi oynarcasına yazarsınız hikayenizi.  Deneme, anı, makale, yazısı yazıyorsanız kendinizi bir okulda, bir sahnede, seminer veriyor gibi hayal edersiniz. Karşınızda sizi dinleyenler varmış da onlara anlatım yapıyormuşsunuz gibi yine bir başka ortamın oyuncusu, insanı olursunuz ve öyleymiş gibi yazarsınız.

Oynar gibi yazılan, film izler gibi okunan her kitap başarılı olur. Basılması istenen kitapları değerlendirirken göz önüne aldığımız unsurlardan biri de budur. Kitabın sayfaları arasında kaybolacak bir okur ve kelimeler arasında gizlenen bir yazar; kitabın başarısını garantiler.

Yeni kitabınız için iyi seyirler dilerim.

 
Toplam blog
: 72
: 363
Kayıt tarihi
: 20.01.16
 
 

4 kitabı olan bir editör- yazar. Hayvansever. Çevreci. Kadın hakları savunucusu ..