Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '13

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Özel Sağlık Kuruluşlarına katkı payı yüzde 200 artarken, sağlık harcamalarımız...

Özel Sağlık Kuruluşlarına katkı payı yüzde 200 artarken, sağlık harcamalarımız...
 

Özel Sağlık Kuruluşlarının aldığı katkı payı iki kat artmışken, sağlıkla ilgili neleri tartışabiliriz?

Sağlığa Türkiye toplumu ne harcıyor?

Harcama, kalitenin göstergesi mi?

Harcadıkça daha mı sağlıklı bir toplum mu oluyoruz?

Bu sorular günümüzde daha çok soruluyor. Soruluyor ama sağlığa ne kadar harcadıysan, o kadar sağlığa önem veriyorsun, anlayışı hâkim.

O nedenle de, sağlık endüstrisinin telkinleriyle, önce sağlık harcamaları araştırmaları yaptırılıyor. Türkiye’de verilen şablona göre; bunu önce Sağlık Bakanlığı yapıyordu, sonra TÜİK’in işi oldu.

Geçen hafta, TÜİK’in açıkladığı sağlık verilerine göre; 2012 yılında Türkiye sağlığa 76 milyar TL harcamış. Bu, 42 milyar dolar demek.

Yani, milli gelirin yüzde 5,4’ü.

Çok mu, az mı?

Uluslararası rakamlara bir bakalım:
 ABD’de sağlık harcamaları, ülke gelirinin yüzde 17’sine yaklaştı. Kişi başına sağlık harcamasının yıllık boyutu 7 bin 300 dolar. Kişi başına yıllık geliri 40 bin dolar dolayındaki çoğu AB üyesinde sağlık için milli gelirin yüzde 9-10’unun harcandığı bildiriliyor. OECD üyelerinden Güney Kore’nin sağlık harcaması, ülke gelirinin yüzde 7’si olarak gerçekleşirken, Meksika’da yüzde 6, Türkiye’de ise yüzde 5,4.
 
 Sağlığa yapılan harcamaların, 30 OECD ülkesinde yüzde 8’e yaklaşması, Türkiye’de bile yüzde 6 dolayına ulaşması; bir yönüyle, hastalıkların  artmasıyla, hastalık üreten bataklığın büyümesi ile ilgili.

Sağlıkta; dünya genelinde gidişat sağlıklı değil!

Yaşanabilir bir dünya yerine, iklim değişiklikleri, çölleşme, kirli hava, suların kirlenmesi, kötü beslenme, tütün kullanımının azalmaması, artan işsizlik sonucu yıpratıcı stresin ve daha başka olumsuz hastalık üreten koşulların gelişimi yönünde...

İş cinayetleri, iş hastalıkları ve yaralanmalar azalmıyor; işe yabancılaşma artıyor.

Ya trafik cinayetleri?

Gelecek kaygısı, korkusu ile psikolojik rahatsızlıklar?

Bu da, hastalıkların kaynağının kurutulması yerine, hastalık üreten kapitalizm bataklığının büyümesi ve ürettiği hastalıklara daha çok para harcanması demek elbette!
 
 Öte yandan; bir yönüyle gelişme, daha uzun ve sağlıklı yaşama isteği, dolayısıyla sağlık hizmetine erişimin artması da, harcamaları artırıyor. Ama aynı zamanda bu artış, sağlığın metalaştırılması, sağlık üstünden kar ve sermaye birikimi sağlama eğilimiyle paralel yürüyor.

Medikal ve ilaç sanayileri, pazarı enine ve boyuna derinleştirme çabasındalar.

Bir kamu hizmeti olması beklenen sağlık, hızla özelleştirilmekte; sağlık, hasta hakları hiçe sayılarak  istismar edildikçe, harcama rakamları da büyümekte.

Bir ülkede sağlık harcamalarının artmasında bu etkenlerden hepsinin payı olabilir. Türkiye’de OECD ortalamasının gerisinde olmakla beraber, sağlık harcamalarının görece artmasında birçok etkenin ağır basmasından söz edilebilir.
 Hekimin, sağlık personelinin çalışma koşulları, hakları hiç dert edilmeden; omzuna basılarak, iş yükü ağırlaştırılarak yapıldı bunlar.

Genel sağlık harcamasının 2012’deki boyutu 76 milyar TL’yi bulurken; 2009 yılında yüzde 81 olan kamunun harcamadaki payı, 2012’de yüzde 76,8’e geriledi. Geri kalan yüzde 23’e yakın harcamanın 16 puanı ailelerin harcamalarından, 7 puanı da özel sigorta şirketlerinin sağlık harcamalarından oluşuyor.

  

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..