Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Özgün bir Sanat Eseri nasıl olmalıdır ?

Özgün bir Sanat Eseri nasıl olmalıdır ?
 

Merhabalar,

Genellikle resim yapmaya yeni başlayanların ilk başvurdukları metot, bir ressamın yapmış olduğu eserini kopya etmektir. Çünkü resim yapmayı öğrenmek bu yöntem sayesinde gelişim göstermektedir. Yaptıklarınızda birçok şeyi keşfetme olanağınız vardır. Perspektifi, renksel perspektifi, renk bilgisini, soğuk-sıcak renk ilişkisini vb. konuları bu yöntemle öğrenebiliriz. Buraya kadar yapılan tüm işlevler resmin ne olduğunu keşfetmeye yöneliktir. Zaten resim yapmaya ve öğrenmeye karar vermiş olan biri öğrenme aşamasına kadar geçen bu süreçte yaptıklarından ve benzetmelerden oldukça zevk alır. Çünkü artık ‘’Ben de yapabiliyorum’’ tatminkârlığına ulaşmış olur. Buraya kadarki süreç bence işin en basit kısmıdır.

Bundan sonraki süreçte birey başka ressamların yaptıklarının birebir tekrarını yapmaktan artık sıkılmaya başlayacaktır. Kendisini ifade edebilme, kendine özgü düşüncelerini tuvale aktarabilme kısmında ise araştırma ve incelemelerin, deneme ve yanılma yöntemlerinin başladığı bir bölümdür. Ben bu bölüme profesyonelliğe adımın atıldığı merdivenin ilk basamağı olarak görmekteyim. Artık akıl ve duygu devreye girmeye başlamıştır. Kişi burada neyi ve niçin yaptığını, neler anlatmak istediğini çok iyi dile getirebilmektedir. Zaten resim, edebi bir eserin yazınsal değil de görsel anlatımı değil midir?

İşte profesyonelliğe atılan ilk adımdan sonra  ‘’sanatçı/ressam’’ statüsüne sahip olanların bundan sonraki davranışları da bir o kadar önemlidir. Artık kopya/taklit bir eseri yapmak bu kişiler için mümkün değildir.  Maalesef küresel bir dünyada yaşıyoruz. İnternet gibi bir ortam kişileri daha çok inceleme ve araştırmaya itmektedir. Çünkü yapılmayanı yapma dürtüsü ressamlarda oluşmuştur. Her ne kadar yapılmayanı yapmaya çalışsak da mutlaka benzerliklerle karşılaşma olanağımız bir hayli fazladır.

Sanatta esinlenme doğal olarak var olan bir davranış biçimidir. Bir ressamın belli bir konuyu çalışması başka bir ressamı taklit ettiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Çünkü hiçbir konu belli bir kişi ya da zümrenin tekelinde değildir. Buradaki kıstas belli bir konuyu çalışmış ressamın eserini ‘’birebir’’ aynısını yapmanın etik olamayacağıdır. Zaten bu tür davranışa giren sanatçı statüsüne sahip kişi de kendini riske etmiş olur ve o saatten sonra ‘’ağzıyla kuş tutsa’’ değer görmez.

Sanat eseri, insan eliyle oluşturulmuş ve insanlarda estetik hazlar, heyecanlar ve tepkiler uyandıran yapıtlardır. Her sanat eserinin bu nedenle estetik değeri vardır. Çünkü sanatçının kendine özgü duyguları, heyecanları, hayal gücü ve yetenekleri eserinde birleşmiştir.  Sanat eserinin en önemli özelliği tek olmasıdır. Çünkü sanatçı eserini oluştururken oluşan duyguları ve hayal gücünü bir kez daha aynen yaşayamaz. Bir ürünün sanat eseri olarak belirlenmesinde üç temel öğe etkendir. Bunlar, estetik  süje (sanatçı) , estetik obje (sanatçının sanat eserine dönüştürmek istediği her şey) ve estetik yargıdır (sanat eseri hakkında ortaya konan beğeni değeri, yani güzel ya da güzel olmamayı belirten yargı.)

Bir sanat eserinin işlevinin insanda estetik tepkiler doğurması gerektiği kaçınılmazdır. O eserin yaratıcısı tarafından hangi amaçla yaratıldığı onu izleyen insanda oluşacak tepkiyi doğrudan etkilemez. Bu durumda sanat eserini şu biçimde tanımlayabiliriz: İnsanlar tarafından oluşturulmuş ve insanda estetik hazlar oluşturma işlevi olan yapıtlardır.

Sevgiyle kalınız.        

 

                 

 
Toplam blog
: 8
: 824
Kayıt tarihi
: 15.01.13
 
 

1960 yılında İzmir'de doğdu. İlk ve orta eğitimini İzmir'de tamamladı. 1978 yılında İzmir Atatürk..