Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Porno, pornografi ve hipergerçek hayat

Porno, pornografi ve hipergerçek hayat
 

Porno bu değil çocuklar; yemeyin bizi!


İnsanı cinsel anlamda tahrik etmek amacıyla, insan bedeninin veya cinsel ilişkinin mahremini açık açık gösterme işine “porno” deniyor. Bunun yazı, fotoğraf, resim, film, çizgi gibi veyahut ses yoluyla yansıtılmasına da “pornografi” adı veriliyor. Ademoğlu taş yontmaya, resim çizmeye başladığı andan itibaren böyle işlerle de meşgul olmaya başlamış. Fakat bu ilk porno ürünlerinin insanı tahrik etmekten ziyade ruhani maksatları olduğu düşünülüyor.


Pornografik görüntülere düşkünlüğün erkeklerde kadınlara göre daha fazla olduğu saptanmış. Bir araştırmada, erkeklerin çıplak kadın resmi görmek için para ödemeye razı oldukları, kadınların ise tam tersine, benzer resimlere bakmak için üste para istedikleri ortaya çıkmış. Maymunlarda ve insansı maymunlarda bile erkeklerin pornografik görüntülere dişilere göre daha fazla ilgi gösterdiği, erkek maymunların kendilerine gösterilen resimlerde en çok dişi maymunların kalçalarına baktıkları gözlemlenmiş.

Ancak bu da öyle biz erkeklerin şam budalası olmasından kaynaklanan bir şey değil. Bir başka araştırmada da kendilerine porno görüntüler izletilen erkek deneklerin sperm hareketliliğinde hızlanma olduğu gözlemlenmiş. Biliminsanları bunu da, “sperm yarışı”yla açıklıyorlar. İnsanlığın bir döneminde kadın başına birden fazla erkek düştüğü, bunun poligam ilişkilere yol açtığı, en hızlı spermin yumurtayı dölleme şansına en yüksek sperm olduğu için de erkek vücudunun böyle bir yarışa koşullandığı düşünülüyor. “Sperm yarışı”yla anlatılmak istenen bu… (buraya kadar kaynak Wikipedi)


Yani erkek, bir porno görüntü izlerken kendisi farkında bile olmadan aslında o görüntüdeki rakipleriyle yarışıyor!


Çıplak beden ve cinsel ilişki tasvirinin cinsellik ve cinsel tahrik amacıyla kullanılması toplumsal işbölümünün artması ve şehirleşmeyle birlikte ivme kazanmış olsa gerek. Fahişeliğin dünyanın en eski mesleği olduğu söylenir. Ancak fahişelere bir bedel ödenebilmesi için bazı insanların o şeye sahip olması lazım (para olamaz, o daha sonraki bir icat) onun için de fahişelikle eşzamanlı olarak başka mesleklerin de ortaya çıkmış olması lazım; askerlik, rahiplik, tüccarlık gibi… Antik kentlerin çoğunda genelevler neredeyse şehrin demirbaş mekânları arasında yer alıyordu. Efes’te şehrin ana caddelerinde geneleve giden yol ayak iziyle işaretlenmişti; Efes’te o izler bugün hâlâ duruyor. Pompei kentinde ise yön tabelası olarak ayak izi yerine testis simgeleri kullanılıyordu. O zamanlar pornografi daha ziyade fuhuş sektörünün reklam aracı olarak kullanılmış olmalı.


Tarihin bir döneminde ortaya çıkan bazı gelişmeler (örn. tek tanrılı dinler) cinselliğin sergilenmesini ve konuşulmasını yasakladı. Kadın bedeni mahrem bir mülk haline geldi. Bunda ilk günah ve cennetten kovulma miti etkili olmuş olabilir ama bunun da altında mutlaka başka faktörler vardır; aile, mülkiyet, toprak ilişkileri gibi... Ancak bu yasağın da sadece görünüşte etkili olduğunu unutmamak lazım… Dinin baskısıyla pornografi yok olmadı, biçim ve mecra değiştirip yeraltına indi. Çoğu durumda da halk masallarına, şarkılara, edebi metinlere sızdı. Genel tuvaletlerdeki “bunu yazan tosun” yazılarının yanındaki naif pornografik çizgiler de bu kapsamda değerlendirilebilir.


Pornografinin fuhuş sektöründen bir ölçüde ayrılıp kendi başına bağımsız bir sektör haline gelmesi kapitalizmin gelişip yerleşmesiyle ilintili… Her şeyi satılıp alınabilir bir metaya dönüştürebilme yeteneği olan kapitalizm, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan cinselliği bir ticari ürüne dönüştürmese şaşırtıcı olurdu zaten. Rönesans Avrupası’nda çıplak huri melek tasvirleriyle başlayan örtük görsel pornografi, fotoğrafın ve sinemanın keşfiyle kendine daha kolay akabileceği mecralar buldu. Zaten insanların pornografiye ilgisi hiçbir zaman azalmamıştı. Bu yeni mecralarda pornografik materyallere daha rahat ve ucuza ulaşmak mümkün hale gelmişti. Bu gelişmelerle eşzamanlı olarak laik devrimlerle dinin toplumlar üzerindeki baskısı önemli ölçüde kırılmıştı. Yani arz ve talep bir birini karşılıklı biçimde destekler hale gelmişti.


Pornografi kendi başına ticari bir sektör haline gelince varlık sebebi de bir ölçüde değişti. Sinemanın yaygınlaşıp en yoksul kişinin bile bir bilet satın alabileceği kadar ucuzlaşması, videonun, televizyonlarda porno içerikli ücretli şifreli yayınların ve arkasından internetin keşfiyle birlikte pornografik materyaller çok kolay erişilebilir hale geldi. Birbiriyle gerçek anlamda seks yapan çiftlerin (hatta grubun/grupların) videoya kaydedilmiş hareketli görüntüleri bir gerçeklik simülasyonu yaratıyor, o görüntüleri izleyenler de bu simülasyon yoluyla cinsel ihtiyaçlarını bir derecede gideriyordu. Jean Baudrillard, günümüzdeki pornoyu “simülakr”, pornonun yaratılıp izlendiği ortamı da “hipergerçek atmosfer” diye tanımlamıştı.


(Bilgisayarda savaş ve strateji oyunları oynarken hangi ihtiyaçlarımızı simülasyon yoluyla gideriyoruz? İçimizdeki ilkel ve vahşi yaratığın öldürme isteği?)


Yani pornografi cinsel arzuyu tetikleme işlevinin, sperm yarışının ötesine geçerek postmodern zamanların yalnız ve/veya yalnızlaştırılmış insanının, cinsel ihtiyacını ikame yoluyla karşılayan bir araç haline de geldi. Porno, sıradan insana (günümüzde kadınlar da bir pornografik içerik tüketicisi artık) bir hipergerçek atmosfer içinde dünyanın en güzel, en seksi kadınlarıyla, en güçlü erkekleriyle birlikte olma fırsatı sunuyor.


Cinsellik, tarihin hemen her döneminde çok satan bir ürün oldu. Cinsel simgelerin yasaklanmasına, cinselliğin tabulaştırılmasına rağmen bu ilgi hiç azalmadı. Kapitalizm de bu talebi iyi değerlendiriyor. Pornografinin kendisinin bir meta olarak pazarlanmasından öte, çorap, bisküvi, meşrubat, otomobil veya akla gelebilecek her türlü ürünün reklamında cinsellik bir ilgi yaratma aracı olarak kullanılıyor. Hepimiz, her an kışkırtılıyoruz. Her kışkırtıldığımızda gerçek bir partner ya da o görsellerdeki kadar çekici kadınlar (kadınlar için de yakışıklı erkekler) bulmamız mümkün olmadığından bu defa başka bir ürüne, pornonun kendisine gönderiliyoruz. Aslında aynı şey bir otomobil reklamı izlediğimizde de gerçekleşiyor. Reklamı yapılan o pahalı arabayı alamıyoruz ama bir oyun konsolumuz varsa evimizde oturduğumuz yerde o arabayı simülatif olarak kullanabiliyoruz. Bu da sınıfsal eşitlik ve adaletin sanal yoldan sağlanması gibi bir şey olsa gerek!


Bu sanal/simülakr yaşamın bir adım ötesi şöyle bir şey olabilir: vücuduna yerleştirilen çiplerin yardımıyla porno video izleyicisi o hipergerçek atmosferin içine girer. Çipler o filmi izleyen insanda dokunma, ısı, koku gibi duygular uyandırıp gerçekle hipergerçeği birbirine biraz daha yaklaştırıp karıştırır.


Böyle bir hayat şimdikinden iyi mi olur; tartışılır.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..