Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '14

 
Kategori
Blog
 

Reyting var, reyting var

Reyting var, reyting var
 

Reytingin iyisi kötüsü olur mu, olmaz mı?


Televizyonlar, gazeteler, internet siteleri, filmler, müzik eserleri ve diğer pek çok şey reyting hesabı yapıyor. 

Eh, kendi çaplarında blog yazarları da bunu yapıyor. 

Reyting önemli. Reyting kazandırıyor. Göz önüne çıkarıyor, belirginleştiriyor, tanınmayı sağlıyor. 

Reyting, reytingden sonraki süreçlere kapı aralıyor. 

Reyting yapılan, üretilen şey her ne ise onun talep gördüğünü açık seçik ortaya çıkarıyor. 

İçeriği, etkisi, sonucu ne olursa olsun insanların çoğunun ilgisini çeken her şey reyting yapıyor.

 Yani olumsuz içerikli şeyler de reyting yapıyor. 

İçinde pek çok olumsuz, gelişmekte olan çocuk beynini zorlayan, örseleyen, yanıltan unsur bulunan çizgi filmler, sinema filmleri, çocuk dizileri de reyting yapıyor.

Çocuklara gerçek olmayan unsurları üzerinden gerçek korkular dağıtan bu görsel, işitsel ya da basılı ürünler kimi durumlarda da onların gerçek dünya algılarını zor düzelecek ya da hiç düzelmeyecek şekilde bozuyor.

Yapımcıları çocukların hangi özelliklerini kullanacağını her yol ve yöntemle bulup, onların nabzına göre şerbet verip reytingi arttırdıkça “korkmuş, sorunlu olmuş” çocuk sayısı da artıyor. 

Çok sayıda şikâyet olmasına rağmen bu yapıtların yüksek reyting ve ona bağlı kazançları ilgilileri ağırdan almaya zorluyor.  

Aslında çocuklar için yapılanlar yetişkinler için de yapılıyor. 

İnsanların kafalarını bulandıran, onların algılarını çeşitli şekillerde ve çeşitli amaçlar için yönlendiren programlara, filmlere yüksek reytingli korku filmlerine tanık oluyoruz. 

Tanınmış bir kişinin hiçbir insana hiçbir şekilde katkı sağlamayan ama pek çok kimsenin aktarım esnasında ağzını bozan değersiz sözleri, esprileri kulaktan kulağa, sosyal paylaşım sitelerinde ya da mesajlarında dolaşıyor, reyting yapıyor. 

Bir terör örgütünün kafa kesme görüntüleri en çok izlenenler arasına giriyor. 

Bir sunucunun bir an için boş bulunup herhangi bir inanç grubu, etnik yapı ile ilgili ağzından çıkardığı söz günlerce gündem oluyor. 

Şu ya da bu siyasetçinin özel yaşamı ile ilgili bir klip, bir resim gündeme düşüp günlerce tartışılıyor. 

Bütün bunlar reyting üstüne reyting yapıyor. 

Bütün bunların reytingi arttıkça toplumun çeşitli anlamlarda hangi düzeyde olduğu, nelere ilgi duyduğu ortaya çıkıyor.

 *

Elbette inanılmaz başarılar da reyting yapıyor. Bir sanatçının, sporcunun, siyasetçinin o güne kadar başarılmamış bir şeyi başarması da pozitif türden bir reyting yapıyor. Konuşuluyor, paylaşılıyor, izleniyor. 

Kıymetli, insanları çoğaltan, bilgilendiren; doğru dürüst yazılmış kitaplar, insanları mutlu eden, üzerlerinde pozitif etki yapan filmler, müzikler, resimler de reyting yapıyor. 

İyi yazılmış makaleler, şiirler de sosyal paylaşım sitelerinde elden ele dolaşıyor. 

Güzel, zarif, göz dolduran, örnek spor yapanlar da reyting yapıyor.

*

Reyting söz konusu olduğunda en az yukarıda ifade edilenler kadar değinilmesi gereken ve oldukça önemli başka bir şey daha var ki o da reytingi yükseltenlerin, reytinge konu olan şeyleri talep edenlerin niteliğidir. 

İzleyicinin, okuyucunun, seyircinin, taraftarın bilinçli bir şekilde takip ettiği kişilerin, yapıtların, olayların doğal olarak reytingleri yükseliyor. Ancak bilinçsiz, işi anlamayan, tamamen başka şeylerin etkisi ile söz gelimi bağlı bulunduğu partinin, cemaatin, ideolojinin ya da etkisi altında olduğu büyüğünün, babasının, ağasının etkisi altında olan izleyicilerin de kimi şeylerin reytingini yükselttiğini biliyoruz. 

*

 Sonuç olarak özetlemek gerekirse iyi ve yararlı şeylerden de reyting yapanlar var, kötü ve zararlı şeylerden de. 

İnsanı, toplumu, sistemi ileri götüren, geliştiren şeylerden de reyting yapanlar var, geriye götüren ya da sadece meşgul edenlerden de. 

Hiç kimseye hiçbir katkı yapmadığı, hiçbir şeyi değiştirmediği halde sırf farklı, ilginç, acayip, sıra dışı oldukları için reytingi yükselen pek çok şey de var. 

Reyting yaptıranların içinde de işi bilip anlayanlar ya da bilip anlamadan “ustamın dediği doğrudur” fikriyle hareket edenler var. O anlamda, gerçekte alkışlamaması gereken şeyleri alkışlayanların, desteklememesi gereken şeyleri destekleyenlerin sayısının çok olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Öte yanda yapıtın, programın, yayının bilinçli yönlendirme ile makyaj yapılarak, farklılaştırılarak sunulması sonucu, farklı öğelerle zenginleştirilip yumuşatılması ya da sertleştirilmesi sonucu genel algıyı yanıltarak reyting yükseltenler var. 

Yani, reyting var, reyting var. İyisi, kötüsü; doğrusu, yanlışı var. 

Siyasal seçimlerde şu ya da bu partiden, şu ya da bu fikirden, ülkesine, insanına kazandırmak için yola çıkan, bu uğurda çeşitli fedakârlıklar yapmaktan çekinmeyen insanlardan da kazananlar var, tamamen kişisel çıkar hesapları ile aday olup, sonuçta ülkeye de, insana da yanlış yapacak durumdaki insanlardan da kazananlar var. 

Her kazanan kendinden sonra gelenleri geçerek oralara geliyor. Her kazanan kendince reyting yapıyor. İyisi de yapıyor, kötüsü de yapıyor. 

Bütün bunların ışığında bir durum değerlendirmesi yaptığımızda şöyle diyebiliriz. 

Yaptığımız iş her ne ise reyting gibi doğal bir amacımız ve talebimiz olabilir. Reytingin önemini görmezden gelmemiz, inkâr etmemiz mümkün değildir. 

Dikkat etmemiz gereken şey bu reytingin renginin ve yönünün ne olduğu, bizi nereye götüreceğidir. 

01.09.2014 23:01

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..