- Kategori
- Ekonomi - Finans
Ronald Reagan (27 Ekim 1964 Los Angeles Konuşması Özeti)
Problem, halkın az vergilendirilmesi değil, Hükümetlerin çok harcamasıdır.
Ronald Reagan bu konuşmasında Devletin fazla büyümesinin oluşturacağı tehlikelerden bahsetmekte ve bunun tüm Amerikan halkının menfaatine uygun olmadığını belirtmektedir. 1964 yılında her ne kadar desteklediği Cumhuriyetçi Barry Goldwater, JF Kennedy’nin mirasçısı, Demokrat LB Johnson’a karşı seçimi kaybetse de konuşması; kendisinin daha sonra Başkan adaylığının oluşmasına ve siyaseten ciddiye alınmasına katkı yapmıştır. Türkiye’de seçim vaadleri havada uçuşurken konunun “Devletin aşırı büyümemesi” tezi yönünden önemli olduğunu, ne kadar çok düzenleme varsa o kadar çok yolsuzluk kaynağı olabileceğini ve bürokrasinin olgunluğa, eğitime, denetlemeye ihtiyacı olduğunu bu konuşma hissettirmektedir.
“Karşı taraf (İktidar, Demokratlar) ABD’nin bu seçimdeki konusunun “Barış ve zenginliğin korunması” olduğunu söylüyor ve “ABD’nin iyi durumda olduğunu” belirtiyor. Ancak Ben geleceğimiz için ifade edilen durumun böyle olmadığını ve bir temel sayılamayacağını görüyorum. Nedenlerine gelince “Hiçbir halk kazancının üçte birine (1/3) denk gelen vergilere dayanamaz”. Bu gün ABD’de kazanılan her bir doların, 100 sentin, 37 senti vergidir. Bu vergi yetmiyor ve Hükümet bu vergiye ilave olarak her bir gün 17 milyon $ daha çok harcamaktadır. Son 34 yılın 28 yılında bütçemiz açık verdi ve son 12 ayda borç tavanımızı üç (3) defa aştık. Borcumuz tüm ulusların borçlarının toplamından 1.5 kat daha fazla. Enflasyon var ve 1939’un 1 doları şimdi 45 sent değerinde.
Evladını kaybeden bir anneye veya kocasını kaybeden bir kadına Güney Vietnam’daki barıştan kimse bahsetmesin. Dünya’da herhangi bir yerde, herhangi bir gün, bir ABD askeri ölüyorsa kimse gerçek barıştan bahsedemez. Geçenlerde bir Kübalı göçmenle sohbet eden iki arkadaşımdan biri diğerine “Ne kadar şanslıyız. Biliyor musun? derken. Kübalı arada söze girerek “Ben şanslıyım. Kaçacak ABD vardı. Eğer ABD halkı hürriyetlerini kaybederse Sizin kaçacak, bir yer veya bir ülke bulacak şansınız yok” der.
Bu seçimin konusu sol ya da sağdan bir tarafın seçilmesi konusu değildir. Bu seçimin konusu kanunların ve huzurun geçerli olması ve kendimizi idare etme yeteneğimizi test etmek konusudur. Şayet başaramazsak ABD kuruluşundaki fikirleri terk ederek başkentteki mevcut elit tabakaya teslim olacak ve Bizi uzaktan yönetme yetkisini vereceğiz. Onlar da önce güvenlik deyip hürriyetlerimizi, güvenlikle takas edecekler.
Açık söylüyorum, merkezi hükümetin Bizi Bizden daha fazla düşüneceği fikrine karşıyım. Kurucu babalarımız da bu fikre karşıydı ve Hükümetlerin ekonomiyi ve insanları kontrolunun asgari düzeyde kalmasını istediler.
Çiftçiler ve Çiftçi kuruluşları Hükümetin ziraate karışmamasını söylüyor. Hükümet Onları dinlemiyor ve buğday programını öneriyor. Programın sonucu başarısız. Kısıtlamalar, abartılı düzenlemeler var. Pirinç kotasını aştı diye çiftçiye 17 bin dolar ceza yazılıyor ve cezayı ödemesi için toprağı elinden alınıp icra tarafından satılıyor. Bu doğru değil.
Otuz yıldır, Hükümet işsizliği azaltmayı planlıyor. Planların sonucu başarısız.
Hükümet fakirlere yardıma çalışıyor, sonucu yine başarısız. Yasalar gereği, seksen (80) dolar daha Hükümetten yardım almak için 6 çocuklu, 7.ye hamile kadın 250 dolara çalışan işçi kocasından ayrılmak istiyor. Hükümetin fakirlere doğrudan yapmaya çalıştıkları yardımlar, bürokrasi sebebiyle pahalı, verimsiz ve başarısız oluyor. Vergi toplayarak, halka yapılmaya çalışılan sosyal güvenlik yardımları yanlıştır, pahalıdır. Bir kez başlatılan sosyal yardım programı, Hükümetlerce bir daha kapatılamıyor. Halka daima vergi yükü oluyor.
Dış yardımlarımız da aynı şekilde fakir halka ulaşmıyor. Onların yöneticileri yardımların büyük kısmını ne yapıp, edip ceplerine dolduruyor. Toplamı 146 milyar doları bulan yardımlarımızla Kenya’lı yöneticiler eşlerine ilave genç kuma kadınlar aldı. Haile Selasiye 2 milyon dolara yat satın aldı.”
Nikita Khrushchev Sovyet halklarına ekonomik olarak, etik olarak ve psikolojik olarak zamanla zayıflayacağımızı ve “Fiyatı ne olursa olsun Barışa odaklı” olduğumuzu Bizim için “Kızılın ölümden daha iyi” olduğunu belirtiyor. Bazılarımız da “Ölmektense diz çökmenin” gerektiğini söylüyor. Hayır bu doğru değil. Düşmanlarımıza “İsteneni ödeyemeyeceğimizi ve savaşacağımızı, “Güçlü, büyük Amerika ile barışı desteklediğimizi” söylemeliyiz.