Rus uçağının düşürülmesinin diğer bir nedeni

Rus uçağının düşürülmesinde bir gariplik olduğunu, bir şeylerin tam manasıyla bir yere oturmadığını sezmiştim. Zaman bu eksikliğin nedenini ortaya çıkaracaktı. Bize sunulan senaryonun mecburi bir senaryo olduğu ama arka planının çok daha farklı cereyan ettiği bence aşikârdı. Devlet savunuyorsa bizimde arkasında durmamız kaçınılmazdı.

Diplomatik gerçekler tam manasıyla ortaya çıkmadı belki de bir sır olarak kalacak. Birkaç ay gibi bir sürede bu konuyla ilgili yeni bir şeylerin ortaya çıkacağını bekliyordum. 15 Temmuz Türkiye’yi çökertme harekâtı ile Rus uçağının düşürülmesinde talimatın Batı’dan geldiği ortaya çıktı. Rus uçağının vurulduğu 24 Kasım 2015 tarihinden 15 Temmuz 2016 tarihine kadar Rus ve Türk liderlerinin bu krizi çok iyi bir şekilde yürüttükleri de ortadadır. Belki de, her iki ülke lider ve diplomasisisin olayın ilk anından bu yana farklı bir şeylerin döndüğünü düşünüyorlardı. Bu birbirine yakınlaşan iki ülkenin farklı bir yelere götürülmeye çalışıldığına inanıyorlardı. İlk anda farklı tepki vermeme rağmen sonrasında böyle bir olayın olmasının gar olduğu kanaatine vardım. O dönem bunu çevremdeki arkadaşlarımla da paylaşıyordum. Onlarda bana “nasıl yani?” diye soruyorlardı. Bense “Nasılını bilmiyorum ama bunun arkasından ABD ve belki de ABD ile birlikte Avrupalı birkaç devlet çıkabilir. Bekleyelim görürüz.” Diyordum. Emindim; bu uçak düşürme işi çok aceleye getirilmişti. Yaptık oldu gibi bir durumdu. Arkasında ne bir siyasi irade nede emir komuta zinciri vardı. Garipti. Sora devlet sahiplendi, ama neden ve ne şartlarla sahiplenmişti veya sahiplenmek zorunda kalmıştı? Olayın arkasından bir törenle Rus uçağını düşüren pilota madalya verildi. Madalya töreni medyaya yansıdı. Pilot deşifre edilmiş oldu.

Sonrasında pilot 15 Temmuz darbe girişiminden tutuklandı. Böylelikle oyunun içeriği ortaya çıkmaya başladı. Oyun Türkiye ile Rusya arasında hızla gelişen ilişkilerin tersyüz edilmek istenmesi olduğu anlaşıldı. Hiçbir güç kullanmadan ABD ve Batı tarihte olduğu gibi bizi birbirimize kırdıracaktı. İngiliz aklı dedikleri bu olsa gerek herhalde; taşı başkasına attırıyor ve iki kuşu da vuruyor. Biz bir taşla iki kuşu biliyorduk ama taşında kuşlardan birisine attırıla bilineceğini bilmiyorduk. Vay anasına sayın okurlarım, gördünüz mü analar neler doğuruyor?

Allah tarafından ve her iki ülkenin feraseti ile bu bekledikleri plan tutmadı. Bunun üzerine Türkiye’yi içerdeki hainleriyle ele geçirmeye çalıştılar, gene beceremediler. Bu sefer yine Allah’ın yardımı yüce milletin kahramanlığıyla bu sağlam planları da yerle yeksan oldu. Bu arada FETÖ’nün Türkiye üzerindeki oyunları bir bir ortaya çıkmaya başladı. Bu planlarla birlikte Türk-Rus düşmanlığı ve savaşını isteyenlerin bu planı da su üstüne çıkmış bulundu. Şapka düştü kel göründü.

Tüm bunları düşündük ama sanırım bizim düşünemediğimiz bir husus daha var. Tüm bu operasyonlar aynı zamanda Çin’e de yapılıyordu. Bu operasyonlar, Çin’in ABD ve Avrupa’yı bitirme planı olan İpekyolu Projesinin engellenmesini de içeriyordu. Bu üçlü stratejik hamleye ne ad verilir biraz düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim. Bir taş oda atan kendisi bile değil bir sürü kuş. Onlar kadar derin düşünebilsek daha kaç vurulan kuşu göreceğiz acaba?

FETÖ, 15 Temmuz Operasyonunda başarılı olmuş olsaydı İpekyolu ne Bir Yol nede Bir Kuşak olacaktı. İpek Yolu, işlemeye başladığı zaman Çin Dünya’nın hakimi olduğunu ilan edecek ve ABD ile Avrupa’ya sahiplenecekleri herhangi bir alan bırakmayacak. ABD’nin sıkıntısı bu ve bunun gibi nedenlerden dolayı Çin’in projeleridir. ABD, yumuşak gücüyle para dağıta dağıta gelen Çin’i durduramıyor. Çin Batılı devletler gibi satmış olduğu sistemlerin teknolojik altyapısını vermemezlikte etmiyor. Bu sebeple de onlarca yıldır gündeme bile gelmeyen Hava Savunma Sistemimizin alınması dahi Çin veya Rusya üzerinden olacak gibi duruyor.

İpek yolu projesinin en önemli ayakları; Afganistan, İran, Türkiye, İtalya. Deniz Yolu Bacakları ise; Kenya, Hindistan ve Venedik. Türkiye’ye yapılan operasyon tutsaydı Çin’in tüm projeleri raflara kaldırılacaktı. Şimdi neden Türkiye’nin ulaşıma büyük yatırımlar yaptığını daha rahat anlayabiliriz. İstanbul Boğazına neden bu kadar proje ile ulaşım yatırımı yapıldığını anlıyoruz.

Bir Rus savaş uçağından nerelere geldik. Elin oğlu işte böyle sarmal, çok katmanlı, domino etkili, riski kendi üzerinde olmayan planlar yapabiliyor. Bizde NATO’ya girdik sırtımızı yasladık, 60 yıl rahat rahat yaşadık. Tabi; durum artık değişti. Ben bu duruma da çok çabuk adapte olduğumuz kanısındayım. Anadolu’dan Pasifik’e uzanan bir etki harekatı yaşadık. Bu sefer, Okyanustaki Kelebek Etkisi Teorisine tersten geldik. Buna da 15 Temmuz Operasyonu Etki Alanları denilebilir.

FETÖ’nün teröristi olan bir pilotun nelere sebep olduğuna bakar mısınız? Birde 15 Temmuz Operasyonunun başarılı olmuş olsaydı dünya ve Türkiye nerelere sürüklenmiş olacaktı. Adamlar Derenin kurbağasına derenin taşını attırıyorlar ve üç tane kuş vuruyorlar. İşte üs aklın marifetleri bunlar. Ne zaman bunların bu planlarına daha icraya geçmeden karşılık verebilirsek veya ne zaman bunlara böyle bir operasyon yapabilirsek Dünya’da söz sahibiyiz diyebiliriz.