Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '17

 
Kategori
Güncel
 

Sahi ne çok öldük yaşamak için: Soma

Sahi ne çok öldük yaşamak için: Soma
 

Zaman kavramı ne tuhaf. Uçup gidiyor diyebiliyoruz, of geçmek bilmedi diye sızlanıyoruz. Dur demek kolay değil diye şarkı bile yapıyoruz. Çocukken bir yerde okumuştum:

"Bir yılın değerini" tek ders yüzünden sınıfta kalmış bir öğrenciye sorun.

"Bir ayın değerini" bebeği erken doğmuş bir anneye.

"Bir haftayı" bir haftalık dergi editörüne.

"Bir dakikayı" otobüsü, treni kaçırana.

"Bir saniyeyi" trafik kazasında hayatta kalmış insana.

Şimdi bu listeye acının zamanını ekleyelim mi? 13 Mayıs 2014'te hepimizin yüreğine çöken acının zamanını. Bize uçup giden zaman, sorun bakalım Soma'da nasıl geçmiş?

Toprakta hala feryadın dumanı tütüyor. Sahi ne çok öldük yaşamak için... Yiten 301 can... Söylerken bile nefesin küsüyor sana. Bir gecede büyüyen evlatları, ölmeden mezara giren anaları, mezarına bile zar zor konulan, o yiten canları düşündükçe zor geliyor. Ardından ne çok iz bıraktı o kömür karası. Allah bir daha bu acıyı yaşatmasın.

Peki SOMA bize ne öğretti? Söyleyelim efendim. Soma'da gidenler ölümle yaktı canımızı ama kalanlar vicdan saraylarımızı yıktı viran eyledi. Kapılardan sığmayan egolarımızı, asi tavırlarımızı, vefasız hallerimizi, pervasız sözlerimizi ezdi geçti. "Abi Mahmut çıkmadı, beni bırakın onu alın. Onun karısı hamile" diyen işçiyi duyduğumuzda, kömür torbası babası kokuyor diye kucağından ayırmayan çocuğu gördüğümüzde, karnelerini babalarının mezarına usulca bırakan minikleri izlediğimizde o taşıdığımız yürek hiç oldu. Ama en çok, en çok sedye kirlenmesin diye ayakkabısını çıkarmaya çalışan abiyi görünce yerin dibine biz girelim istedik. İnsan hayatını değersiz kılan bütün kuraldan, kaideden iğrendik. Bu devranı böyle yürütenlere ah ettik. Para, hırs, şan, şöhret, mevki sevdalılarına perde eylediğimiz canları böylesine apaçık görünce kızdık kendimize. İnsanlığımızın adı varmış dedik. Olmaz olsaydı dedik. Kendi insanımıza yabancılaştığımız günden tiksindik. Farkında olmadan sınıfladığımız, sınırladığımız hayatlarla yüzleştik. Anlayacağınız Soma bize hayatın gerçeği kılıfı altında kendi dünyalarımızı sorgulattı. Sorsalar yedi düvele insanlık dersi veririz ya, kendi sınavımızda sınıfta kaldık biz Soma'da. Bütün bu toz pembe dünyaların arasında ölümü gösterdi. İhmali öğretti. İhmalin bedelinin ağırlığını bıraktı kucağımıza. Acıyı iliklerine kadar hisset dedi. Acizliğini gör diye serdi ne varsa ortaya. Ama her şeye rağmen yaralarımızı sarmayı hatırlattı. O acıya yetmezdik ama hafifletirdik bir an bile olsa. Fısıldadı kulağımıza Soma: Senin insanın o. Sen O'sun. Senin özün o. Böyle hatırlamasaydık keşke. Olmasaydı. Olmasaydı da Mahmut Abi yaşasaydı. Soma yetim kalmasaydı.

              Şimdi tam 3 yıl geçti üstünden.

              Toprakta hala feryadın dumanı.

              Sahi ne çok öldük yaşamak için...

 
Toplam blog
: 61
: 157
Kayıt tarihi
: 26.09.13
 
 

"Sevgili günlük" tadında, aşure kıvamında ..