Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '18

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Samsat'a Curcunalı Bir Yolculuk

Samsat'a Curcunalı Bir Yolculuk
 

Atatürk Baraj Gölü Kıyısı


Samsat otobüsleri eski parkın oradan kalkıyor. Stadyumun yanından. 3 Ağustos 1977. Öğleye doğru vardık otobüsün yanına…  Otobüsün içi tıklım tıklım dolu. Bir kişi “Geçin içerde arkadaşlarınız da var” dedi. Aynı sözü Samsat yoluna ilerlerken yolda da söylediler. Sırtımızda fotoğraf çantaları olduğu için bizi de turist ya da film ekibinden sandıkları için böyle dediklerini anladık. Bu söz bize otobüsün içinde başka gezginlerin de olacağı düşüncesini verdi.

Girdik, içerdekiler Osman Şahin’in “Kırmızı Yel” adlı kitabından iki öyküsünü, toplumsal içerikli bir filme uyarlayan ekip ve oyunculardı. Filmin adı, “Fıratın Cinleri idi. Oyunculardan Aytaç Arman ile birkaç kişi daha var. Diğer oyuncular; Tugay Toksöz, Betül Aşçıoğlu, Nurhan Nur, Mete Sezer, İhsan Yüce, Menderes Samancılar olduğunu öğrendik. Filmin senaryosunu öykülerden uyarlayan İhsan Yüce ve Yönetmen Korhan Yurtsever  yazmışlar. Müzikler Cahit Berkay’a ait. Neyse ben yer buldum oturdum. Yunus Turgut ile Emrullah Güney ayakta kaldılar. Yolda inenler olacak, onların yerlerine oturacaklar.

Sıcak olabildiğince çok, bu yüzden otobüste terden piştik. Terledikçe üstümüzdeki giyseler vücudumuza yapışıyor. Neyse ki otobüs saat 14.00 e doğru yola koyuldu. Ayaktaki yolcular homurdanıyor gibiler. Çünkü otobüs stabilize ve bozuk yolda ilerlerken otobüs durdu, inenler vardı. Az da olsa otobüsün içi tenhalaşır gibi oldu.

Ayrıca yolda arabaları bozulan film ekibinin arkadaşlarına rastladık. Otobüse binmek istediler. Yanlarındaki film setinde kullanacakları eşyalarla birlikte 300 tl para istediler. Uzun pazarlıklardan sonra 100 tl ye anlaştılar. Pazarlık sürerken yolculardan biri parladı: “Haydi yav, sizi beklemek zorunda mıyız? Gelecekseniz gelin, yoksa bırakın bizi gidelim” dedi kükrercesine. Sebep onlardan biri otobüs kalkmadan, hacı olan otobüs sahibine yemin ettirmiş de ondan. Hacılara yemin ettirmek çok günahmış da ondan. Nedeni bu. Yeminin özü neydi bilemedik. Derken yola koyulup Samsat’a vardık.  Biz kaleye çıkmadan teleobjektifle fotoğraflar çektik. Urfa Kapısından da fotoğraflar çekerek geçtik.  Fırat kıyısına indik. Serinlemek için girelim düşüncesindeydik. Kıyıda çamaşır ve yün yıkayan kadınlar vardı. Usuma “Fırat kenarında esbap yuyanlar1 türküsü geldi. Çevremizi saran çocuklar ve gençler (biri Seyfettin Korkmaz adlı gençti) tümden Ecevit hayranı çıktılar. Nehir kenarında elerimizi, yüzümüzü yıkadık. Çok akıntı olduğu ve alışkın olmadığımız olmadığımızdan suya girmedik. Emrullah Güney hayran kaldı Fırat’a. Beklediğinden daha çok sevdi, Samsatı da.

Samsat 6000 yıllık geçmişi olan bir yerleşim alanı. O zamanlar çevrenin kültür ve sanat merkezi. Halen de evler arasında, yollarda, yıkıntılar arasında “künk” denilen pişmiş topraktan yapılmış borular görülüyor. Sur kalıntıları yer yer gözlerimize takılıyor. Kale surlarının efsanesi de var. Kahta ve Besni krallarının oğulları yarışa girmişler. Samsat kralının kızını alabilmek için. Kızı, Samsat’a kim önce su getirirse, kızı o alabilecek. Besni kralının oğlunun ömrü yetmemiş. Kızı Kahta kralının oğlu almış, suyu Kahta Çayı’ndan getirmiş. Göksu Çayı’nın suyu bu nedenle Samsat’a getirilememiş.

İlginçtir o gün 0n liraya geldiğimiz Samsat’tan yirmi lira vererek dönebildik. “O günlerin ticaret anlayışı bu olsa gerek” diyerek hayıflandım.

Bu taşkalalı yolculuğu neden yaptık? Samsat yıllar sonra sular altında kalacaktı. Bu nedenle tarihin derinliklerinden gelen ” Sanat ve güneş ülkesi Samosata’yı  görmeden olmazdı. Kaynaklardan edindiğimiz bilgileri yerinde görmek, incelemek gerekirdi. Bu nedenle Samsat’a yolculuk yaptık

Samosata, yani Samsat’ın tarihi eski yıllara dek uzanır. Adını Kral Samos’tan aldığı belirtilir. “Güneş Ülkesi” anlamındadır. Araplar egemenliğinde Sümeysat olarak söylenmiştir. Sümerler, Hititler (bu dönemde krallığın merkezi olmuştu) ve daha sonra Asur’a bağlanmıştır. Babiller, Medler, Persler, Mekadonyalılar burada hüküm sürmüşlerdir.

M.Ö. 69 yıllarında Kommagene Krallığının başkenti olur. Daha sonra savaşta yenilerek Roma krallığı eyaleti olur. Önemli bir sanat, bilim ve kültür merkezi olduğu için oldukça önem kazanmıştır. Hatta Samsatlı Lucianus burada yaşamıştır. Bu dönemlerde nüfusunun 45.000 kişi olduğu kaynaklarda anlatılmaktadır.

Şimdilerde bu gezip gördüğümüz Samsat ve hatta doğal film set olan bu yerleşim yeri Atatürk Barajı suları altında tatlı uykusunu sürdürmektedir.

Baraj gölünün sularını tedirginlikle izleyen yeni Samsat’a selam olsun.

Mehmet Erbil

www.mehmet-erbil.tr.gg

 
Toplam blog
: 63
: 729
Kayıt tarihi
: 29.09.11
 
 

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi-Yüksek Lisans Resim-19 kişisel Resim Sergisi Yazı..