Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Sanatçı Levent Kırca, "halkını" kaybettiği gün "hayatını" kaybetmişti!

Sanatçı Levent Kırca, "halkını" kaybettiği gün "hayatını" kaybetmişti!
 

internetten alınmıştır


Sanatçıların hayranlarına her zaman söylediği bir söz vardır: Beni siz var ettiniz!... Bu söz, kimi sanatçı ağızlarından yürekten gelerek dökülür, kimileri ise tam anlamıyla "artistlik" olsun diye söylerler.

Gerçekten de, sanatçıyı sanatı anlamında "yaratan" da "yaşatan" da halktır... Halkın beğenisi, halkın sahiplenmesi ile sanatçı var olur.

Hangi dalda, hangi alanda olursa olsun "sanat yapan" herkes için geçerli olan; "marifet iltifata tabidir" sözü biraz da bu gerçeği yansıtır; halk size itibar etmiyorsa, marifetinizin bir değeri yoktur.

Tam da burada, sanatçının çıktığı toplumla uyumlu olması meselesi artaya çıkar... Yani, dünyanın en iyi virtüöz'ü Anadolu insanı için  değerli bir sanatçı değildir. Opera'nın dünya çapında seslerinin çığlıkları halkımızı rahatsız eder ama Neşet Ertaş'ın bozlaklarında ruhunu dinlendirir.

O zaman, sanatçı dediğin, kendisine değer veren, onu sanatçı yapan halkına karşı en azından bir saygı borçludur.... Halkının değerlerine tam olarak katılmasa bile, saygı duymak boynunun borcudur sanatçının.

Bu yüzden sanatçı kişiler "siyasi tutum" içinde olmamalıdır... Çünkü siyasi duruşlar her zaman ayrıştırıcıdır... Sanatçı, toplumun ortak değeri olacaksa, toplumun "ortalama değerlerine" yakın durmalıdır.

Sen, seni var eden halkın siyasi tercihlerine bakıp onları aşağılamaya kalkışırsan, senin sevmediğin siyasi partiye oy verdi diye, halkını "koyun" ilan edersen, o halk ta seni "ölüme" mahkum eder.

Ölürsün!... Bedenin yaşasa da, halk nezdinde sanatçı kişiliğin ölmüştür artık... Bundan sonra, öfkelensen de halkına küfretsen de bitmişsindir... Seni kimse işitmez!

Bugün, naçiz bir kul olarak hayata veda eden Levent Kırça, benim kanaatime göre, böyle bir süreci yaşayan "sanatçı"lardan oldu. O, yıllar önce "halka"  veda ettiğinde "hayata"  veda etmişti!

Türkiye'nin geri kalmışlığın sefilliğini yaşadığı yıllarda, bu durumları hicveden mizahi yaklaşımlarıyla halkın iltifatına mazhar olan Sanatçı Levent Kırca, Türkiyenin değişimine ayak uyduramadığı için, zaman içerisinde halkıyla ters düştü.

Toplumal sefaletin yaşandığı yılların zorluklarını, televizyon ekranlarında Leven Kırca'nın güldürüleriyle hafifleten halk, o dönemlerin gerilerde kalmasından sonra, hala aynı "esprileri" izleyecek değildi.

Artık, Levent Kırca skeçlerinin, parodilerinin toplumsal karşılığı yoktu... Artık kimse, saatlerce hastane kapılarında beklemiyor; ilaç kuyruklarında telef olmuyor; bir belediye otobüsüne binebilmek için viking çevikliği göstermesi gerekmiyordu.

Artık, evlerdeki musluklardan "hava" değil su geliyordu... Artık, iki topan odun bulup da ısınmaya çalışan halk yoktu, artık doğal gazla ısınılıyordu... Bir özel ders alması için, öğretmeni eve yemeğe davet edip sorular soran ve yandaki odada gizlenen çocuğunun bilgilenmesini sağlayan veli yoktu.

Artık, istediği "özel okula" devletin desteğiyle çocuğunu rahatça kaydedebilen veliler vardı...Bu listeyi uzatıp gidebiliriz...

Sanatçı Levent Kırca, "Darbeci general"in yaygınlaşan televizyon kanalları karşısındaki "acizliğini" anlatan o muhteşem skeci de artık gündemden kalkmıştı... Zaten, Levent Kırca, darbeciliğe karşı duran o "duruşunu" da kaybetmişti.

Velhasılı, "Sanatçı hayatını" kaybeden Levent Kırca, kendini "siyasete" vermiş, hem de fazlasıyla vermeşti.... Fatih Altaylı ile yaptığı o röpartajındaki öfke ve nefret ne yazık ki, artık "Sanatçı Kırca" nın bir daha dönemeyecek şekilde hayatımızdan çıktığını gösteriyordu.

Levent Kırca'nın bundan sonrası önemli değildi...Her insan gibi, istediği siyasi partide  siyaset yapabilir; istediği ölçüde  ölçüsüz sözler söyleyebilir, istediği kadar marjinal duruş sergileyebilirdi.

Her partizan gibi etrafında bundan hoşlananlar, onu alkışlayanlar olacaktı elbette...Ama, artık arkasında "halk" yoktu!...

Levent Kırca'nın ölümü, bugün aynı çizgiden giden başka "sanatçılara" da ibret olmalıdır... Müjdat Gezen'ler, Tarık Akan'lar, Kadir İnanır'lar... Bunlar da her fani gibi bedensel ölümden önce, "sanatsal ölüm" den korkmalı ve kendilerini "var eden" halkın, "yok etme" yetkisine de sahip olduğunu unutmamalıdırlar.

Aşırı ideolojik duruşlar,  siyasi fanatizm bir sanatçıya yakışmaz... Bu ideoloji isterse "dini" olsun hiç farketmez... Sanatçı, ülkesi insanının ortalamasını tutturabilen kişi olmalıdır. Aşırılıklar, ölçüsüzlükler ve değer tanımamazlıklar sanatçıyı öldürür.

Levent Kırca, ölmeden önce de siyasi "duruşunu" bozmadı... Bunu da saygıyla karşılayabiliriz... Ama bir "sanatçı" olarak değil, bir siyasetçi olarak...

Ölümüyle igili vasiyetlerini ben de okudum, işittim... Elbette, kendisi ölümünden sonra nasıl muamele görmek istediyse öyle muamele görmelidir.

Toprağı bol olsun!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..