Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '14

 
Kategori
Anılar
 

Sapanca'nın kokuları ve mekanları

Sapanca'nın kokuları ve mekanları
 


İnsan zihninde çocukluk itibari ile kayda geçmeye başlayan bir takım kodlar vardır. Bu kodlar içlerinde bulunan kriptoları öyle bir kamufle eder ki; zamanın bile bu kilitleri açmaya gücü yetmez.
Bazen de kendiliğinden çözülüverir bu kodların dili. Örneğin çocukluğumuzun geçtiği evin kokusu her daim burnumuzun ucundadır. Ayrılalı yıllar da olsa bir şekilde denk geldiğimiz o koku nerde karşılaştığımızın hiçbir önemi olmadan çocukluk evimize götürüverir bizi.
Çok hızlı bir şekilde gerçekleşen bu yolculuğun cismi bir tarafı yoktur bizim için. Sadece gözümüzün önünde beliriveren hatıraların etki alanı içine giriveririz hızla. Mesela ilkokuldayken kullandığımız elma kokulu, üzerinde kelebeğe benzeyen bir resmin olduğu, yeşil silgileri hatırlayın.
Nerde alsak bu kokuyu tanımaz mıyız?
Cevabını bilmediğiniz bir soruyla boğuşurken yazıp yazıp sildiğimiz satırları hatırlatmaz mı bize?
Herhangi bir yerde bir tentirdiyot kokusu gelse burnumuza, Kestanelik' deki Sağlık Ocağımızın koridorları gelmez mi gözümüzün önüne?
Çarşıda yürürken fırından yeni çıkmış gevrek mi gevrek simit kokusunu alınca Bilgen Dayı' nın fırınını görür gibi olanlar eminim vardır benim gibi.
Eker Lokantası' nın önünde durduğumda burnuma gelen o leziz sulu yemek kokuları Ali Baba Lokantası' nı ve kasada duran Rahmetli Ali Amcayı hatırlatır bana.
Ne zaman bir lastikçiye gitsem ordaki sıfır lastiklerin kokusu Necmi Bakır Amca' nın yıkılan Sinema Pasajındaki dükkanına götürüverir.
Patlak lastiği yamalarken çıkan yanık plastik kokusu sanki, yalnız Türker' le (Özbahçe) birlikte çalıştığımız rahmetli babası Fethi Amca'nın ( Özbahçe ) lastik tamiri dükkanından yayılır ve onun tatlı sert halini hatırlatır.
Yılda bir kez ayakkabı alma hakkımızın olduğunu hatırlatan koku Rahmetli Şakir Amca' nın Yıldız Kundura' sındaki yeni kundura kokusudur.
Kavrulmuş leblebinin ve kuru kahvenin keskin kokusu çarşının en sevimli köşesindeki İmamoğlu Kuruyemiş' le özdeştir benim için.
Peki güne erken başlamaktaki hayrı hatırlatan koku nerede gizlidir?
Tabiki de çarşının en güzel köşelerinden olan Muarrem Abi' nin ( Deli ) berber dükkanı önüne sabahın sakinliğinde Osman Abi ( Ürkmez ) tarafından sıralanmış mis kokulu havlularda.
Dakik olmanın kokusunu o zamanlar Türk Ticaret Bankası olan binada görev yapan Semiha Abla' nın ( Kılıç ) her sabah saat tam 10:15' de masasında istediği orta şekerli bol köpüklü kahvesinden bilirim. ( Çocukken yazları amcamın kahvesinde çalışırdım. )
Müşteriyi gülen bir yüzle karşılamanın bir kokusu varsa o, Mustafa Medet Amca' nın bakkaliyesinin kokusudur.
Cümbür cemaat gidilen pikniklerde yakılan mangalın kokusunu duyunca kendimi çocukluğumun Pigal' inde buluveririm.
Yağda kızartılan lokmanın kokusu, Kandil Günü kokusudur benim nazarımda.
Yılda birkaç kez alınabilen yeni kıyafet kokusunun yapıştığı duvarlar Butik Adnan' ın dükkanındadır ve bana hep kanaat etmeyi hatırlatır.
Limon kolanyasının ferah kokusu, fıs fısla şişelendiği zamanları anımsatır ve Nur Eczanesi' inde aldırır soluğu.
Un kokusundaki bereket Şevket Özen Amca' nın zahirecisine özgü gibi gelirken, top top kumaşların şıkır şıkır kokusu da rahmetli Hayri Şirin Amca' nın terzi dükkanına hastır benim için.
Yeni alınmış günlük gazete sayfalarından yayılan koku, kupon biriktirmeye aittir ve çarşının bir diğer güzel köşesinde olan Erdoğan Abi'nin ( Bostancı ) büfesini Babaali yokuşuna çeviriverir.
Belediye' nin Sapanca - Adapazarı hattında çalışan Büyük Man otobüslerinin kokusunu hatırlamayan yoktur heralde. Motoru çalışınca içeri boca olan toz bulutunun burna yapışan o kesif kokusu.
Onu bile özlüyor olduğumu farkediyorum şu aralar.
Benim için bahar kokusu demek Kastarcı' ların çiçeklenip püfür püfür etrafa yayıldığı koku demektir. Dünyanın neresinde olsam bu koku çalınınca burnuma Sapanca' nın o eşsiz baharına dönmem saniyenin dörtte birini alır.
Peki Ben-Gay isimli kremin kokusu neyin hatırlatıcısı olabilir dersiniz?
Akranlarımın ve birçok kişinin Kestanelik stadının soyunma odalarında kranponlarını bağladıkları ana gittiklerini duyar gibi oluyorum.
Çocukluğumun unutulmaz kokularından biri de o zamanlar Muammer Amca' mın işlettiği Bostancının Kahvesinin eskimesin diye ziftlenmiş zemin tahtalarının kokusuna karışan ıhlamur çiçeklerinin kokusudur.
Bir soru ve bir cevapla bitirelim yazıyı.
Eski şarkılar neden hep daha iyidir?
Çünkü kötüler zaten unutulur. Aynı Sapanca'nın yok olmaya yüz tutan yeşiline ve kurumasına ramak kalmış mavisine özgü o güzel kokuları gibi .
 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..