Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '17

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Sapanca yüksek hızsız tren istasyonu

Sapanca yüksek hızsız tren istasyonu
 

Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek, Nurettin Bey Caddesi'nde tren geçerken evin sallanmasını ninni gibi algılamak demektir. Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek, Sapanca'dan hızla geçip giden Mavi Tren'i, kibirli bir demir yığını gibi görürken; sabah 06.10'daki Haydarpaşa ekspresinin Uzunkum'dan duyulmaya başlayan homurtusunu, yeni günün umudu olarak işitmek demektir. Adapazarlı piknikçileri Sapanca'ya getiren ve akşam oluncaya dek, eskilerin "Kör Hat" dedikleri raylarda bekleyen piknikçi trenini ve yine eskilerin "Tek Kanat"dedikleri Fiat marka, 302 otobüslere benzeyen oto treni hatırlamak demektir.
Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek, Yüzevler'deki keskin virajın ilerisini göremeyen makiniste yol gösteren "Arabın Kulübesi"ni merak etmek demektir. Çufçuflu trenler zamanı Sapanca'da su molası veren buharlı trenlere su pompalayan "Pompa"dan dolayı şuan ki halk plajına "Pompa" denildiğini bilmek demektir.
 
Pişmaniyeci İkramiyeli Nizam Abi'nin, rahmetli Küçük Hasan ve Topaçka Yılmaz Amca'ların "pişşşşmaniye var" deyişlerindeki "ş" harfinin başka hiçbir yerde bu kadar güzel duyulmayışıdır. Trenin Yüzevler'de kıvrım yapmasıyla beraber pürtelaş olan yolcuların, çantalarını yüklenmeleri ve çocuklarını daha sıkıca tutuvermelerindeki tedirginliktir.
Başka hiçbir trenin durmadığı Kırkpınar, Uzunkum, Yüzevler gibi durakları pas geçmeyen işçi treninin, emekçiye olan saygısına şapka çıkartmaktır. Gecenin sessizliğini yırtarcasına geçip giden kurşuni renk yük vagonlarının, ağır yükleriyle yol alışları bir o kadar ağırken; takılıp bir tanesinin kenarına kaçıp gitmek isteğidir.
 
İstasyona giderken Rahmetli Halit Amca'ya (Gevren) ve eşi Hatice Teyze'ye "hayırlı sabahlar" diyip gülen yüzleriyle güne başlamaktır. Şener Abi'lerin seradaki çiçekleri sulayan fıskiyelerin fısıltısıyla uyku açmak; tren geç kalsa da hep balkonunda oturan Şöhret Teyze'yi görmek demektir. Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek, eve dönme telaşıyla alt geçidinden geçmeyip Lale tarafına doğru olan köşeden atlayarak karşıya geçmek ve hızla çarşıya doğru yürümek demektir.
 
Haydarpaşa ekspresinin gelişiyle, yarım kalan sigaralarına en son vagonda devam eden tiryakilerin koltuklarına kurulmalarıdır.
 
Haşarı çocukların rayların üzerine koydukları taşların tren geçince tuz buz oluşunu izlemeyi bir oyun sanmalarına öfkelenmektir. Parasız kalınca Adapazarı Gar'ından trene kaçak binip Arifiye İstasyonu'ndan sonra kondüktöre yakalanıp, "Nereye gidiyorsunuz" diye sorunca "Tuzla" diyip ilk durak olan Sapanca'da trenden atılmaya sevinmek demektir.
 
Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek Fener'in maçlarına giden ağabeylerin "Köfte paranızı alın gelin, kondüktör tanıdık, maça da bir şekilde sokarız" diye çağırmalarına rağmen evden izin alamamaya üzülmek, hatta kahrolmak demektir. Ekli Kemal Amca'nın "Öz Fenerbahçeliler Kıraathanesi önünden geçip, Sapanca'nın televizyonlu ilk evinin sahibi rahmetli Okey Ahmet Amca'nın bakkalındaki bisküvi kokusunu içine çekmek demektir.Kış günlerinin ayazında avuca nefes üfleyerek ısınmaya çalışan yolcuların az sonra gelecek sımsıcacık trende kemiklerinin ısınacağını biliyor olmalarıdır.
 
Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek Sapanca'dan trene binip gezmeye tozmaya giden sıkı dostların o açık yeşil biletleri günün hatırasına uzun yıllar cüzdanlarında saklamaları demektir. Gişeden bilet alırken, o küçük parmaklık altından uzatılan paraların aşındırdığı mermerin soğuğuna dokunan el ve parmaklık arkasında tam gözükmeyen biletçinin kim olduğunu merak eden göz demektir.
 
Osman Abi'nin (Demir) kahvesinden gelen okey taşlarının sesleri arasına karışan tavla pullarının çatırtısına kulak kabartmak; kondüktörün bilet kontrolünde kullandığı aletin bileti delerken çıkardığı sesi nerde olsa tanımak demektir.
 
Sapanca İstasyonu'nu sevmek demek son İstasyon Şefi Alparslan Amca'ya (Yıldız bayrak) rahmet okumak ve nereye gidilirse gidilsin tekrar Sapanca'ya kavuşmak demektir.
Açacaksanız açın artık şu treni ve istasyonumuzu. Görüldüğü gibi yüksek hızlı olmasına da gerek yok, bize eski hali yeter de artar bile.
 
 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..