Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Saray ekonomisi yaşarttı gözlerimizi!

Saray ekonomisi yaşarttı gözlerimizi!
 

Kaynak: İnternet


Saray ekonomisi yaşarttı gözlerimizi!

Yok bin yüz elli odalıymış, kaçakmış, bilmem ne kadar paraya mal olmuş; efendime söyleyeyim, elektrik giderleri, temizlik masrafları bu kadarmış falan diye çemkirmeye gerek yokmuş arkadaşlar!

Bir tas çorba, bir salata; bir tas yemek ve yine salata ile yaşayıp gidiyorlarmış meğer!

Bizlerden farkları yokmuş deniliyor ama bir kaç fark yakaladım: Bir tanesi elma ve limon kabuklarının zayi edilmemesi; sirke yapıyorlarmış. Bizim evde günde bir limon, iki elma tüketilir en fazla; sarayda günde kaç limon ve elma tüketiliyor ki kabuklarından sirke yapılıyor?

Beyaz çay; herkesin evinde yapılabilecek basit bir içecek olarak sunulmuş; ayol, kilosu 4 bin lira!

Bir de yazının metninde “Mali first lady” si ile ilgili bir bölüm vardı ki; “Bizim ülkemizdeki kadar lezzetli mango hiçbir yerde yoktur” demiş; “Ama... çabuk bozulduğundan ithal edemiyoruz!”

Emine Hanım da akıl vermiş: Kurutup saklayın...

Malili first lady mi cahil, Turkish olanı mı, yoksa yazar mı?

Bir ülkede üretilen malların fazlası diğer ülkelere satıldığında adına “İthalat” değil “İhracat” denilir!

Mango bolluğu yaşayan ülkenin mango ithal etmesi ne kadar saçma ise, biz bu saçmalara çok alıştığımızdan olsa gerek ithalatın ihracat ile karıştırılması da çok normaldir!

“Dış ticaret hacmi” bilmem ne kadar büyüdü denildi mi, insanlar, aynen sözünü ettiğimiz yazarlar gibi, aman da aman, maşallah! Nazar değmez inşallah! tarzında yaklaşıyorlarken, ya bilerek, ya da bilmeyerek yanlış bilgilendiriyorlar...

“Dış Ticaret” ülke dışı diğer ülkelerle olan ticareti ifade eder.

Dış ticaretin iki şekli vardır: Biri ihracat, diğeri ithalat...

İhracat şudur: Bir ülke toprakları içinde bol yetişen ürünlerin, ülke halkının tüketimi esas alındıktan sonra kalan miktarlarının kendi ülkelerinde yetişmeyen bu ürünlere talepleri doğrultusunda “kar marjı” göz önüne alınarak satılmasıdır.

Yani; O ürün ülke içinde bol olmalıdır, ucuz olmalıdır, tüketime açık olmalıdır. Fazlalığı yurt dışına ihraç edilerek ülkeye bir gelir sağlanmaktadır.

İthalat ise; kendi ülkesinde yetişmeyen ancak yaşamsal gereksinim duyulan malların yurt dışından teminidir.

Onların da hedefi, bizim ihraç ettiğimiz ürünler gibi, kar sağlamaktır!

(Bir durumu tekrarlamakta yarar var: Ülke insanını önemseyen toplumlar kaliteli ürünleri önce kendi halkına sunar, arta kalan, yine kaliteli, ürünleri ihraç eder.

Üçüncü dünya ülkeleri diye değerlendirilen ülkelerde ise en güzel ürünler ihraç edilirken, en bozuk ürünler ülke tüketicilerine, maalesef, fahiş fiyatla sunulurlar!

Pazarlarda, marketlerde bazı ürünlerde acayip indirime rastlarsanız bilin ki yurt dışına ihraç edilmiş ürünlerde insana zararlı unsurlar bulunmuştur!

Satın almak isteyen ülke, yapılan analizler sonucunda, zararlı bulmuş ve reddetmiştir!

O reddedilen ürünler, normal şartlar altında imha edilmesi gerekirken, bizim tüketimimize sunuluyor...

******

Saray halkı, boşuna tavuk, bıldırcın falan yetiştirtmiyor; halka sunulan gıda ürünlerinden tüketmek istemiyorlar; bir bildikleri var elbet!

Ama bak; nasıl bir ekonomi yapıyorlar: Elma ve limon kabuklarından sirke!... Valla, biz bunu yapmadık diye binlerce liralık kredi borçları altında yaşamaya çalışıyoruz!

Oysa günde iki elma, bir limon kabuğunu saklayaydık bir yerde, biriktirdiklerimizi koyaydık bir kavanoza, sirke yapaydık, üç ile beş lira arasında muazzam bir kar sağlardık!

O, üç-beş lira ile bir kilo kuru soğan ve bir demet maydonoz alırdık... 

Yumurtanın tanesi 50 kuruş, ekmek 1 lira, patates beş liraya dayandı; yağıydı, tuzuydu, ateşiydi derken, bir çorba kaç paraya tekamül ediyor usta?

Hayır yani; bir tas çorba diyerek “Halka yakınlık” sağlamaya çalışıyorsanız, bir kilo mercimeğin, pirincin ne kadar ettiğini de bilin!

Bir asgari ücretlinin otuz gün eşek gibi çalışıp da aldığı maaş ile hergün evinde bir tas çorba pişirtebileceğini mi sanıyorsunuz?

*****

Saraya düzülen methiye de bu kadar olur!

Biraz realite, biraz ekonomi bilgisi, biraz empati falan gerekiyor; yoksa sirke dediğin nedir ki?

İnsanlar resmen yaşam savaşı veriyor!

 

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..