Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sevgili Ablama!

Sevgili Ablama!
 

"Hiç kimse, bu dünyadan canlı çıkmıyor." Leo BuscagHa


Hepimizin biriktirdiği yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca teorik bilgiler vardır. Ancak bu bilgiler yaşama dair bir pratik sağlamıyor, anlam kazanmıyor içselleştirilmiyorsa değersizdir. Abla ile ilgili google’da diğer tüm kaynaklarda oldukça bilgi edinilebilir.

Kendi adıma açıklamam gerekirse benim ablamla ilgili söyleyeceğim, Küçücük bedeninde bedeninden daha büyük kocaman yürek barındırdığı, o yüreğe asla nefreti yaklaştırmadığı ve sürekli sevgi biriktirdiği idi. Herkesi kucaklayan, her şeye yetişen bir yapıya sahipti, toplumsal onarım makinesi gibi idi. Hani bazı insanlar bir imge ile doğar etiketi doğuştandır ya ablam da tam öyle bir kadındı. Herkesin Ayla ablası idi, adeta Abla olarak doğmuştu.

Kışın üşüyen komşularımıza kömürlüğümüzden kömür aşırarak kendi elleri ile verirdi. Ekonomik durumu iyi olmadığı halde bizden veya birilerinden borç edinerek ihtiyaç sahiplerine para veren de yine oydu. Kavgalı, üzgün, sorunlu komşularına uzaktan yakından tanıdığı tüm ailelere doğal aile danışmanlığı yapardı. Kendisinin tonlarca sorunu olduğu halde diğerlerinin, ötekilerin sorunları onun baş tacıydı. Girdiği her mekana, girdiği her fiziki alana abla kodlarını işlerdi. O; hepimizin, tanıdığı herkesin doğal ablası idi.

Faydacı, paylaşımcı sevgi dolu, samimi insan gibi insandı. Size sarıldığında onun doğal insan sıcaklığını hissederdiniz. Onun az eğitimli hali ile birikimlerine bakıyorum da bendeki sayısız işe yaramayan teorik bilgilerimle, insanları ideolojik, inanç merkezli kategorize eden algımla aramızdaki fark uçurummuş. Çok üzgünüm, onun düşüncelerini ve sevgisinin yüceliğini anlamamışım. Hastanedeyken, şehir dışındaki komşularının en hızlı bir şekilde ziyarete gelmiş olmaları içten yaklaşımları, üzüntüleri, sesli ağlamaları yaşama dair ne kadar anlamlı şeyler biriktirdiğinin kanıtları idi.

Abla, demenin hayat demek olduğunu onu kaybettiğimde daha iyi anladım, küçük yaşta anne, en güzel arkadaş oldu bize, aynı şeylere sevinip, aynı şeylere üzüldük hep, İlkleri hep onunla yaşadık. Hiç bir zaman bitmeyecek ve fiziksel olarak yanınızda olmasa bile her zaman hissedilebilecek müthiş bir sevgiydi onunkisi, en yakın aile bireyi, dost, sırdaş, can ciğeriniz, her şeyimizdi. Derdi, ağrıyı ve sancıyı sevgisi ile unuttururdu bize.

“Çocukluğumdan beri yanımızda duran bizimle birlikte yaşayan bir melekti. Ağladığımda gözümden akan yaşı seven biricik ablacığım.”

Bu acımasız ve güvensiz hayatta en çok ve koşulsuz güvenebileceğiz tek kişi, abla sevgisi, ablası olmayan insanların asla anlayamayacağı bir duygu, o sevgi ki taşan, giden, anne baba sevgisinden bile büyük bir sevgi. Bizi bakan büyüten, her haltınıza katlanan, suçiçeği olduğunuzda aman yüzünü kaşırda ilerde iz kalır diye elinizi tutup uyuyan insanlar sevilmeyipte ne yapılır.

Günlük yaşamımızda o kadar çok negatif enerji altında kalıyoruz ki! Özel yaşamımızda sıkıştığımız, bunaldığımız zamanlarda yol gösteren, sırtımızı dayadığımız hayat mesnetleri, bize sırdaş olan ve söyledikleriyle rahatlatan kişiler bulunur genelde. Bilirsiniz, herkesin sorunlarını danıştığı paylaştığı insanlar vardır. Bir nevi bir akıl hocası gibi. Uzun tanımlara, kitabi bilgilere girmeden, ihtiyaç duyulduğunda “Abla, yol gösterici” diye özetleyebileceğimiz bir olgu aslında.

Ben ne şanslıyım ki bu hayatta Ablam diyebildiğim; az ama öz yön bulucularım, kuytusuna saklandığım bir kadın vardı, o ki gücüme güç, sevgime sevgi, neşeme neşe katar, hüznüme ortak olup kederimi derdimi alırdı üzerimden.

Beyin kanaması geçiren ablam ameliyattan üç gün sonra melek olup uçtu, onu kaybettik. Biliyorum istatistikler İstanbul’da her gün 300’e yakın ölüm kaydı yapıyor. Ama ablam asla bir istatistik rakamı olmayacak kadar, erdemli ve istatistik üstü yüce bir insandı.

Küçücük bedeninde, kocaman aslan yüreği, demir gibi bileği ile durmadan hep çalıştı, çok hüzünler yaşadı, direndi. Tökezledi ama düşmedi, bu hayat savaşını yıkılmadan erdemli bir şekilde kazandı. Çocuk gibi ruhuyla tanıdığı herkese hayat verdi.

Hayatın en büyük acısı ölümle yaşanır, çünkü çaresizliği içinde barındırır. Hayatta ölümle yüzleşerek oluşan yürekteki acıyı tanımlayacak kelimeler bulunamamıştır. Sevdiklerimiz vardır ve onlar hep kalbimizin bir köşesindedir. Onlara acıyı, kötülüğü, hastalığı olumsuz hiçbir şeyi konduramazsınız.

Asla olumsuz bir kavramla özdeşleştiremeyeceğim ablamı kaybettim. Bana “Nizi” derdi, melek olup uçtu, diğer bir melek olan Anneannemle yatıyor şimdi, ışıklar içinde uyu ablacığım seni çok seviyorum, seni çok özleyeceğim.

Diliyorum ki, ablam gibi sizin de içinizdeki sevgi ışığı hep yansın!

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..