Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '15

 
Kategori
Anılar
 

Şeytanı parayla satın almak

Şeytanı parayla satın almak
 

Cennetten kovulan günah keçisi,şeytan dünyada da rahat durmuyor


Azize ile Halit, Allah'ın emri, Peygamberimizin kavli, anne ve babaların rızası ve Bingöllülerin tasvipleriyle evlenmişlerdi. Halit Hoca bizim mahallenin imamıydı. 

Halit Hoca yaşıtlarımdan 5-10 yaş benden daha büyük sayılırdı, kendisiyle çok samimi ve içten arkadaştık. O yıllarda henüz yeni çıkan Siyah/Beyaz Televizyonun adı şeytandı.

Aynen şöyle derlerdi:

" O cemekân şeytana ait bir mekân, oradan seslenir insanlara şeytan, beni dinleyin, bana kulak verin der. Çocukları daha çok etkiler, insanları gerçeklerden alı koyar, inancı zayıflatır, sakın ona uymayın. O bir şeytandır, şeytan, şeytanı evinize almayın" derlerdi.

Birçoğumuz büyüklerimizin uygun görmemesi ve Halit Hoca gibilerinin tasvip etmemesi nedeniyle evlerimize Televizyon almayı, seyretmeyi uygun görmüyorduk.

Bizim alt kattaki komşumuz başka ilden gelen postacı evine televizyon almıştı, çocuk komşularda televizyon seyrettiği için yemek saatinde bile eve gelmez. Peşinden gider çocuğu zorla eve getirirdik. 

İçimizde hep yani ne olur büyükler ve arkadaşım, Halit Hoca gibileri uygun görse de televizyon alsak çocuğumuz başkalarının evine gitmeden kendi evinde Televizyon seyretse, der dururduk. 

Halit Hoca ile zaman, zaman mesai saatinden sonra Avcılar ve Atıcılar Kulübünde kışın içerde, baharda, yazda Akasya ağaçların altında otururduk.  

Bingöl Genç Caddesi bir kilo metre uzunlukta ana Caddenin her iki tarafı boy, boy, akasya ağaçları ile süslenmişti. Hele bahar yaz geldiğinde yeşil yapraklı beyaz ve sarımsı akasya çiçeklerin kokusundan ve ağaçların serinleyici gölgesinden insan ayrılmak istemezdi.

Kimin eseri bilmiyorum ama o Akasya ağaçlarını diken kişi/kişilerin mekânı cennet olsun.

Yine bir gün akşam üzeri Halit Hoca ile buluştuk. Verilen selamın cevabı, bakışları, tebessümü dahi sitemli.   

+ Neyin var?

-  Bir şeyim yok.

+ Halit hoca lütfen neyin var.  

 - Bir şeyim yok dedim ya.

Konuyu deşmek istemedim, ertesi gün yine birlikteyiz. Bu kez kesinlikle yarasını neşterle deşeceğimi biliyordu.

+ Neden dünden beri hem kendini, hem de beni üzüyorsun senin neyin var?

-  Mehmet kardeşim, Azize ile Evliliğimiz boyunca hiçbir zaman birbirimizi kırmadık. Ben abdest alınca Azize ceketimi ya da çoraplarımı tutar bu arada güzelde sohbet ederiz.

Ben Camiye gidince dış kapıyı tutar, “Halit gidiyorsun, yolun açık olsun, Allah yardımcın olsun, sağlıkla git sağlıkla gel “ Azize'nin beni böyle uğurlaması çok hoşuma gidiyor, ben ondan memnunun Allah’ta memnun olsun.   

+ Eeee  

-  Dün abdest almaya başladım Azize yok, dedim belki önemli bir işi var neyse giyindim, dış kapıya varınca doğrusu kendimi yalnız hissettim. Azize diye seslenince Azize “ Eyvah Halit sen hazırlandın gidiyorsun, seni ihmal ettim. Ne olursun kusuruma bakma” dedi. Bende kusur yokta da ne yapıyorsun?

Halit komşumuz Hatice ile balkondan konuşuyorduk, diyor ki karşıdaki komşular camlı bir şey almışlar içinde insanlar konuşuyor, hatta Kur-an bile okuyorlar. İzin verirsen bende gidip seyredeyim diyorum. Dedi.  

Dedim ki yok Azize gidip elin evine şeytanı seyretmeyeceksin. Kapıyı çattım camiye geldim, birkaç günden beri de Azize ile aramız limoni ondan moralim bozuk dedi.

+ Eeee ne yapmayı düşünüyorsun? (elimde neşter yarasını deşmeye devam ediyorum)

-  Mehmetçiğim bilmiyorum, Azize'nin gidip elin evinde şeytanı seyretmesine gönlüm razı olmaz.

+ Haklısın, Eeee peki, ne yapacaksın?

-  Yahu sende hep Eeee deyip duruyorsun.

+ Halit Hoca, yani ne yapacağını merak ediyorum.

-  Bilmiyorum acaba şeytanı satın alayım da Azize kendi evinde mi şeytanı seyretsin diyorum.

+ Eeee alacak mısın?

-  Bilmem ki alayım mı diyorsun?

+ Halit Hoca şeytanın nasıl tehlikeli olduğunu sen biliyorsun. Televizyon’un yararları da var. Ancak bir şeytan yüzünden Azize ile aranız limoni olmasın. Eeee peki, alacak mısın?

-  Ne yapayım, paramla şeytanı satın alayım, Azize elin evine gidip şeytanı seyredeceğine kendi evinde seyretsin diyorum.

+ Halit Hoca çok iyi edersin. Sen Televizyon alırsan, Halit Hoca fetvayı vermiş derim. Bende rahatça Televizyon alırım. 

O gün akşam saat 6-30 civarıydı, Halit Hoca ile birlikte Osman Karakuş Ticarete gittik, iki adet PHILIP marka Siyah/ Beyaz Televizyon aldık.

Osman karakuşun yeğeni Fahri benim Televizyonu, bir başka çalışan da Halit Hocanın Televizyonu kurdular, çalışır vaziyette bize teslim ettiler. 

Halit Hoca evinden telefonda Mehmetçiğim, benim Televizyonda sanki kar yağıyor, sizinkinde de kar mı yağıyor? Bende doğrudur, Halit Hoca benim Televizyonda da kar, kış tipi var diye cevap veriyordum.

Halit Hoca parasıyla şeytanı evine almıştı. Bu fetva ile Azize ile araları tatlı olmuştu. Bizim çocukta alt kata gitmekten kurtulmuştu. İşte o gün Melek görünen bu gün gerçekten şeytan olan Televizyon ile böyle tanışmıştık. 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

     

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                           

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..