Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '15

 
Kategori
Eğitim
 

Sınavın tarafları

Sınavın tarafları
 

Gelin hep birlikte, sınav yapılan bir salona gidelim.


Gelin hep birlikte, sınav yapılan bir salona gidelim.

İlköğretim, lise, üniversite fark etmez; hatta okul sonrası sınavlar; ygs, yds, kpss, ehliyet, maliye, bankacılık, müfetttiş yardımcılığı, mali müşavirlik aklınıza hangisi gelirse.

O sınavın taraflarına şöyle bir bakalım.

Sınavı gerçekleştirenlere, sınava katılanlara; hem gerçekleştirenlerin, hem katılanların birinci dereceden yakınlarında duranlara yani aile bireylerine, amirlerine, kurum yetkililerine.

Hatta o sınav sonrası muhatap olacağımız kişi ve kuruluşları da dikkate alalım.

Hani bir görev alacaksak o görev yerinin yönetimine, yetkililerine; bir konuda uzman olacaksak o uzmanlık alanında etkileşeceğimiz kimselere.

Sınavı kazanınca birilerinin pastasına ortak mı olacağız, bizim için yeni pastalar mı pişecek, o durumlara.

Ama hepsinden önce sınavı yapanlarla sınavı olanlara.

Sınavı olanlar doğal bir şekilde en yüksek dereceyi yapmaya gayret ediyor olacaklar. Bunu başarabilmek için de dağarcıklarında ne varsa kullanacak, en iyi yanıtları önlerindeki yanıt kağıtlarına dökmeye bakacaklar.

Dağarcıklarındakilerden fazlası boşta kalacak. Bilemedikleri soruların yanıtlarını ya tahmin edecek, ya sallayacak ya da boş bırakacaklar.

Tabii sınavın taraflarını sayarken bizzat kendisini henüz hesaba katmış değiliz. Yani o sınavda sorulan soruların ilgili alanı ne ölçüde temsil ettikleri, o alanda öğrenilen şeyleri ne derece ölçen şeyler oldukları da aslında bu denklemin bir parçası.

Sınav esnasında görevli olanların yapmaları gereken asıl şey katılanların kopya çekmelerine izin ve fırsat vermemek; çok zorunlu hallerde sınavın uygulanışı ile ilgili gelebilecek kritik soruları herkesin duyabileceği şekilde ve kısaca yanıtlamak.

Elbette sınav salonunun ve binanın olabildiğince sessiz olmasını sağlamak, üçüncü kişilerin giriş çıkışına kapatmak gibi sorumlulukları da var.

Sınav görevlileri işlerinin bir parçası olarak ya da ayrıca ücret alarak bu işi yaparken katılımcıların tamamının haklarını korumak durumundadırlar. Onların o esnada sınava girenlerle ilgili fikir yürütmeleri, değerlendirme yapmaları, olumlu ya da olumsuz yaklaşımlarda bulunmaları söz konusu olamaz.

Sınava giren kimselerin hem sınav yeterlilikleri hem sınavın uygulanmasına ilişkin yaklaşımları doğal olarak farklıdır.

Her biri farklı oranda çalışmış, farklı oranda anlamıştır. Her birinin sorulara yaklaşımı, onları algılayış ve değerlendirme biçimi farklıdır.

Her şeyin kurallara uygun yürütüldüğü bir sınavda soruların yanıtlarını en iyi bilenler ve bunu yanıt kağıdına sınav süresi içinde yansıtanlar doğal olarak en yüksek puanları alırlar.

Diğerleri kendi bilgi ve zamanı kullanma becerilerine göre sonuç listesinde sıralanırlar.

Suistimal olmamışsa, sınav süreçlerine dışarıdan üstü kapalı müdahaleler yapılmamışsa her sınav bu şekilde sonuçlanır.

Tersi olmuşsa; yani geçmişte bir kısmı mahkemelere intikal etmiş kimi sınavlarda olduğu gibi bilinçli manipülasyonlarla sınav sonuçları birileri lehine değişecek şekilde doğal süreçlere müdahale ediilmişse zaten o sınav ve sonuçları matematiksel ifadeyle sıfırla çarpılıp sıfırlanmış; o sınava iyi niyetle ve dürüst bir şekilde hazırlanmış olanların da hakları yenmiş olur.

Böyle bir durumla nerede karşılaşılırsa gerekli itirazı yapmak olmazsa olmazdır. Ne var ki geçmiş olaylardan bilinen minareyi çalanın kılıfını da hazırladığıdır. İtiraz edenlerin kılıf hazırlayanlardan daha usta ve daha uyanık olmaları, gerekli kanıtları bulmaları gerekir ve maalesef bu çok kolay değildir.

Üstelik kimi durumlarda koşullar başlığı altında hazırlanan kılıfa yasal olarak da müdahale edilememektedir. Vaktiyle iyi ücret veren bir resmi kuruluşun güvenlik görevliliğine talip olduğumda "askerliği jandarma çavuş ya da onbaşı olarak yapmış olma" koşulu konmuştu. "Ben jandarma asteğmendim" dediğimde de bunun koşullara uygun düşmediği ifade edilmişti. Benim sayılan kişilerin üstü olarak görev yapmış olmam iş başvuruma engel gösterilmişti.

Tabii sınavların tarihlerinin ve koşullarının adalet ölçülerine uygun olarak zamanında ve herkese duyurulmuş olması da ayrı bir zorunluluktur.

Sonuç olarak hangi tür olursa olsun ve konusu ne olursa olsun sınavlar kişinin ilgili alandaki yeterliliğini ölçen araçlardır.

Ve yine sonuç olarak girilecek sınav her neyin sınavı olursa olsun, bilenler, yapabilenler tarafından başarılacaktır.

Sınavlarda başarılı olmanın otoyolu, doğru yolu, sorunsuz yolu budur.

Baştan durumu bilerek, anlayarak ve gereğini yerine getirerek yola çıkmak en doğru hareket tarzıdır.

Yani sınavın içeriği her neyse önce öğrenip anlayacak sonra da bol tekrar yaparak belleyeceksiniz. Beceri gerektiren uygulamalı bir sınavsa yine öğrenip bol tekrarla becerebilir hale geleceksiniz.  İşin sırrı, formülü bu.

Günümüz Türkiye'sinde ulusal çapta yapılan sınavların çağdaş güvenlik araçları da kullanılarak en üst düzeyde eşitlik ilkelerine uygun bir şekilde yapılıyor olması, hataların ve suiistimallerin sıfıra yakın kılınmış olması bireysel haklarıı koruyucu bir gelişmedir.

Ön yargılar, gereksiz korkular, özgüven sorunları, çeşitli propagandalar önümüze konan ya da kendi elimizle önümüze koyduğumuz gereksiz içsel engelleri bir çırpıda aşmak, ciddi ve planlı bir şekilde çalışmak bize beklediğimiz sonucu getirecektir.

Bu anlamda bilinçli olmak da bizi bir adım öne taşıyacaktır.

 

 

22.07.2015

20.00

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..