Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '17

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Şişmansal Sorunlar

Şişmansal Sorunlar
 

Biz şişmanlardan eğlenceli seçmeler


Ne demiştim ilk yazıda ,  şişmanların yaşadığı bazı zorluklardan bahsetmiştim. Bu yazıda da yine biraz bunlara değinmek istiyorum.

Geçen yazıyı okuyanlar umarım eğlenmişlerdir bir nebze de olsa. Şimdi gelelim yaşanan  (yaşarken zor,sonrasında anlatırken komik) olaylar silsilesine.

Eğer içki içen biriyseniz ortamlarda her zaman diğerlerinden daha fazla içmeniz beklenir. Sonuçta sizin vücudunuzda o kadarcık alkolün etkisi ne olabilir ki. Siz de o gazla bir içersiniz iki içersiniz ve sonunda o gerçekle yüzleşirsiniz. Gerçekten de 1 büyük size dokunmaz bir süre sonra. Amma velakin karaciğer ve mide perte koşmaktadır adım adım.

Karaciğer ve mide demişken midenizin sınırı yoktur. Yemek bittiğinde üzülen insan mı olur ama siz üzülürsünüz. Hatta ben çok bilirim tıka basa doyduğumda bile üzüldüğümü. Çünkü daha yenecek yemek var ve benim onları yemem gerek ama yerim yok. Çok acı bir durumdur şişmanların için yemek varken doymuş olmak.

Avm lerde yemek katına geldiğinizde tüm restoranların şefleri sizi uzaktan görüp üzerinize koşmaya başlar. Sanarsınız ki CIA, KGB, FBI, İNTERPOL tamamı sizi arıyor ve şef garson tim şefi diğer garsonlar da timin elemanlar. Düşünsenize aralarında konuştuklarını “-Allaaaaaahhh, hazır olun, Mahmut sol cenapta şişman girişi var. Yaklaşıyo, çabuk oğlum çabuk hamburgerci kapmadan yakalayalım, en az bi yüzlük bu herif. Gerçi buna herif de denmez fil mübarek. Mülayim koş oğlum adın gibi olma, herif her anlamda yağlı müşteri, kapaklayın oturtun içeri.” Vee onlar için mutlu son. Oturdunuz. Asıl koşturmaca şimdi başlar. Tüm garsonlar etrafınızdadır ve herkes size yemekler konusunda tavsiye vermeye başlar. “ Güzel abime ben önden 1 çorba veriyorum, ardından 2 porsiyon şefin ızgarasından, salata da vereyim abime, Mahmut koş oğlum çiğ köfteyle fındık lahmacun  getir güzel abime, Ardından künefeyi sen istemesen de veriyorum güzel abim, böylesini Hatay’da bile yapan yok. “ İşin kötü yanı adamlar bunları söylerken sana değil göbeğine bakarlar ve asıl muhatapları odur. Dolayısıyla senin hayır deme şansın da yoktur. Veeee yemekler önüne gelir, gelir, geliiiirrr ve en sonunda da o beklenen son – HESAP – Başta da dediğim gibi bi 100 lük oldun. En az o koşturmaya da 10 lira bahşiş attın. Tamamen vatana millete zararsın. Bir Etiyopyalı’nın 1 ayda yediğini dayadı şef sana ve sen de itiraz etmeden gömdün. Sonuç en az 1500 kalori ve göte , göbeğe sinsi eklentiler. Bir de işin şu boyutu var; bir şişman bu dediklerimi yedikten sonra aklından şunu geçirir – “ tamam iyi yedim ama en az 1 saattir de mağazalara bakmak için AVM’de geziyorum canım, yakmışımdır zaten en az yarısını.” Sonradan anlarsın ki babayı yakmışsındır , neyi yakıcan mal mal mağazalara bakarken. O bir saatin zaten yarım saati ne yemek yesem diye restoranlara bakarken geçti dürrük. Ama dediğim gibi bir şişman yemek yediyse daima yediğini yakmayla alakalı bir mantıklı açıklaması da vardır.

İstanbul’da yaşayanların metrobüste yüzlerce anısı vardır ve metrobüsle yolculuk yaparken yazılı olmayan kurallara uymak zorundadırlar. Gel gelelim bu yazılı olmayan kurallar bir obez için pek te uyulası değildir. Mesela ara duraklarda biniyorsanız (oturmak için yer bulacağınızı hayal etmeyin zaten) muhakkak kapının yanında dikilmek zorundasındır. Sebep belli. Eğer içerilere doğru gidersen ve son durakta inmeyeceksen o koca götü dışarı nasıl çıkartacaksın. Sen çıksan da kıçın gitmeye devam edebilir, sonuçta o da bağımsız bir devlet. Dolayısıyla Sen , götün ve göbeğin koordineli çalışmak zorundasınız. Kararı onlar vereceği için de sen onlara uymak zorundasın.

Hazır ulaşım demişken gelelim uçaklara. Standart koltuklara zaten o koca kıçın sığmaz , sığsa da dağ gibi göbekten kemer bağlanmaz. Ekstra kemer istemek zorunda kalırsın. Yalnız ben Türkiye’de AtlasGlobal’e bu konuda müteşekkirim. Adamlar yapmış abicim. Diğerleri gibi dolmuş mantığıyla koltuklarını sıkıştırıp 15-20 yolcu fazla alma çabasına uymayıp, yolcusunun rahatını düşünen bir havayolu firması. Ayrıca hangi uçağına binsem ekstra kemer gerekmediği için kendimi hep normal insan gibi hissettiğim firma. Tebrikler kendilerine bizim gibi tombalakları da düşündükleri için. Teşekkürler ATLAS GLOBAL

Bir başka ulaşım veya zevk aracı – Kayıklar,tekneler – Bizim yoktu ama arkadaşlarımdan bazılarının vardı. Neyse denize açılırsın , balık tutma veya gezip eğlenme amaçlı. Bir süre sonra denizde güneşin altında herkes denize girerken sen giremezsin mesela. Sebep bariz; denize girmek sorun değil tekneye geri çıkmak sorun. Arkadaşlarının can güvenliği tehlikede. Teknenin alabora olma ihtimali %90 , o da en iyi ihtimalle. O yüzden mal gibi kalırsın teknede ve dersin ki “ooohh kemiklerim ısındı,  ben zaten yüzmeyi sevmiyorum aaabii”.

Yüzmek demişken normal olarak kıyıdan girdiğinizde de siz tehdit altındasınız. Neden mi? Gayet güzel girdin, yüzdün veya ıslandın çıktın problem yok ama zaten asıl olay ıslanıp sahile çıktıktan sonra başlıyor. Tuz yapıştı mı şortuna , bacaklar kilodan dolayı birbirine sürtüyor mu , arada kaldı mı o tuz.                                                                                 

     Sonuç : Tuz + Tombalak bacaklar = Apış arası ve bacakta pişiikkk

     Şişmanlar işte bu yüzden denizi çok sevse de girmek istemez.

 

Bu kadar yeter. Bundan sonraki yazıda artık bunlardan kurtulup ameliyat olmaya nasıl karar verdiğim ve ameliyat süreci ve sonrasında yaşadıklarım geliyor.

Fit kalın , kalın olmayın.

 

 

 

                                                                                                                              BAŞŞİŞKOPOS

 
Toplam blog
: 2
: 125
Kayıt tarihi
: 17.11.17
 
 

Yıllarca yemeklere yenik düşmüş bir obezin obezite cerrahisi ile tanışıp yepyeni bir hayata başla..