Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '16

 
Kategori
Blog
 

Siz hiç sırtınızdan hançerlendiniz mi ?

Siz hiç sırtınızdan hançerlendiniz mi ?
 

Oysa benim sırtım delikdeşik, dostlar!

Kalbura döndü, kalbura.


Hadi itiraf edeyim; sırtıma inen her "sinsi" darbe canımı fena halde acıttı!

O acıyı tatmayan bilemez!


("Acımadı ki" diyerek rol kesemem şimdi.)


Zamanla kapandı sırtımdaki yaralar ama bir türlü geçmedi sızısı!


(Siz itiraf etmiyorsunuz ama tıpkı sizlerde olduğu gibi.)


Ama inanın o sivri uçlu "hançeri"(çeşitli gerekçelerle) ben de kullanmak zorunda kaldım ve ben de canlar yaktım günlük yaşamda ama hasmımın "göz bebeklerine" bakarak yaptım bunu ve kimseyi de arkadan hançerlemedim! "Yazı ve yorumlarınızı samimi bulmuyorum" dedim kimi üyelere bu sitede mesela ama arkadan dolanmadım!

Benim bu tavrım "iyi bir insan olduğum" anlamına gelmez!

Zırt pırt ve sizleri rahatlatmak için uydurduğum yalanlara kanmayın siz! Çok "çirkef" olduğum halde tek bir sarı kart görmeden 15 sene yarı profesyonel top koşturdum ben. Kasti faul yapmadım ve hakemle oynamadım! Ve yine bu sitede, çok çirkef olduğum halde yazı ve yorumlarımdan dolayı "uyarı" da almadım. "Munis" bir ses beni dostça yokladı sadece. Yol yordam gösterdi.


Ve arkadan sinsice yaklaşarak "hançer" sallamak hiç çekimli gelmedi bana! "Düello" ne kadar asilse, "pusu kurmak" da o kadar "sefillikti" bana göre!

Ne tevessül ettim, ne de tenezzül!


Keşke "hançerleşmeden" yaşayabilse insanlar ama siz de bilirsiniz ki bu pek mümkün değildir şu orostopol dünyada!


***


Ve efendim gelelim kimilerinin "aile ortamı", kimilerinin ise "huzur bahçesi" diye nitelediği "Milliyet Blog Sitesi'ne"...


Ben istediğim kadar yırtınayım ve istediğim kadar sizlerin bu ayakları yere basmayan nitelemelerinizi yadsıyayım, kâr etmez!


Gerçek yaşamdaki "iyi" veya "kötü" alışkanlıkların "sanal" âleme yansımaması mümkün değildir! Gerçek yaşamda "sırttan hançerleme" alışkanlığı olan biri sanal âlemde "düelloya" soyunamaz!


Ve sanırım sizler, artık benden "somut" örneklemeler bekliyorsunuz.


Peki, efendim.

 


***
Değerli ve de kıdemli üye Muzaffer Cellek abimizi pek severim ben! Ne de olsa şu sitede 9 yılı (birlikte) geride bıraktık! Benden "ölesiye" nefret ettiği halde yazılarımın altından o "övgü" dolu yorumlarını hiç eksik etmez.


Yüzüme güler, yüzüme!


Ve ben ne zaman bazı üyelerle "polemiğe" girsem çöker klavyenin başına... Benim aslında "ne mal" olduğumu anlatır o üyelere, "gizli" mesajlar yoluyla...


Belki inanmayacaksınız ama ... 9 senedir durumlar bu ahvalde...


Dün bir üyeye yazdığı "gizli" mesaj bugün bana o üye tarafından ulaştırıldı.


Ve meali şöyle:


"Sen sevmek istiyorsun, Culduz ısırıyor! Olur mu? Bula bula Culduz'u mu buldun yazı ithaf edecek, bu koskoca sitede? Alırsın işte cevabını! Yazık ettin kendine.


Neden dersin, Neden böyle yaparsın? Culduz'u tanımıyor musun? Boşuna çiğnemişsin bu sanal dünyanın Milliyet Bloğunu.


Ben olsam o "ithaf" yazısını geri çekerdim.


Yap bunu!


Culduz'u 'cascavlak' ortada bırak! O doğuştan negatif bir insan, hâlâ anlayamadın mı? Kendini heder etme! Bu kadar derim sana!


Te işte o ka!"


Nasıl efendim?


Belki inanmayacaksınız ama durum 9 senedir böyle. Onun haberi yok ama o yazdığı "gizli" mesajlar her zaman bana ulaştırılır ve "arşivimde" yerini alır!


E peki, ben ne yaparım?


Tarzını, üslubunu, duruşunu hiç sevmediğim halde yazdıklarına "övgü" yorumları gönderip önerdiğim yegâne üye Muzaffer Cellek abimdir bu sitede! O sağa sola "gizli" mesajlar gönderdikçe ben de "övgü" dozajını arttırırım hiç yüzlemeden!


Belki beni çok "gaddar" bulabilirsiniz ama böyle de saplanabilir o mahut hançer!


Üzülmez miyim, elbette üzülürüm!


Ama arkamdan sinsice yaklaşıp hançer üşürmesine değildir bu üzüntüm.


Çıksa yekten! Hakkımdaki "gerçek" düşüncelerini (blog kategorisinde) kussa harbiden ve alenen, itiraz etmek şöyle dursun, ilk karşılaşmamızda tutup ellerinden öperim! Vallahi yaparım bunu!


Ama neden yazamaz, bilir misiniz? (Hayır, korktuğundan değil.)


Yazarsa gerçek düşüncelerini, o benim "övgü" dolu yorumlarımdan mahrum kalacağını düşünür. Ondaki "beğeni açlığı" o kadar had safhadadır ki,gizli gizli nefret ettiği birinden gelen "övgülerden" mahrum kalmayı bile göze alamaz!


İşte budur (onun adına) beni üzen ve kahreden!


Dile kolay, 9 seneyi geride bıraktık bu sitede! Ve benim kişisel arşivim o kadar zengin ki! Keşke tek bir Muzaffer abi olsaydı; dostlar! ( Ki onlar kendilerini bilirler.)


Hadi gene ben "papağan" gibi tekrar edeyim...


Bu site pek çoklarının nitelediği gibi bir "huzur bahçesi" olsaydı, ben çoktan pılımı pırtımı toplayıp gitmiştim bu siteden. Her ne kadar başım yıldızlarda olsa da ayaklarım yere basar benim!


Yaşam, zıtlıklarıyla ilginç ve anlamlı.


Kötü ve çirkin olmasaydı, iyi ve güzel tat verir miydi, dostlar?


Söyleyin Allah aşkına...


İşte Milliyet Blog Sitesi bu yüzden güzel...


Bu yüzden "güzide"...


Beni anlıyorsunuz, değil mi?


Not: Ne iyi ettiniz de size gelen o iki mesajı yanıt vermeden sildiniz, Selda Çakmak Özbaşoğlu Hanım. Siz silmeseydiniz ben rica edecektim sizden, yaşını başını almış o arkadaş adına. Onun huyu böyle, hoşgörün lütfen.


Not 2: İbrahim Ormancı kardeş, bir isim benzerliğine kurban gittiniz! Bu sitede birden fazla "İbrahim Ormancı" olunca yaşanabiliyor böyle talihsizlikler. Sizden mesaj yoluyla özür dilemiştim. Bir de buradan diliyorum. Umarım kusuruma bakmazsınız. Saygılar.


Not 3: Değerli hemşehrim ve de büyüğüm Muzaffer Cellek abim. İnan bana "cevabi" bir yazıya hiç gerek yok. 9 yıl bu, dile kolay. Hem sen de kabul edersin ki bir hayli geciktin, böyle bir yazı yazmak için. İnan ben seni bu halinle seviyorum. Gelirsem Kordon'da iki tek atarız ve ben senin elini öperim. Sırtım için endişelenme, çoktan kalbura döndü ve ben alıştım artık.

Not 4: Pek kıymetli yazarım Sayın Mehmet Burakgazi Bey! Risalelerinizde " insaf ve merhamet" çağırıları yaparken bu fakiri de gözardı etmeyin lütfen. Geride bıraktığım 9 sene zarfında "öpülmedik" bir kulağımın arkası kaldı zira.

Not 5: Aslında bu gizli ve "yayın dışı" mesajların mucidi değerli üye Erol Işık Bey'dir amma, hakkını yiyemem şimdi. Hakkımda düşündüklerini gerek yazıyla, gerekse yorum kanalıyla "aleni" olarak ifade ettiği için gıyabımda fikir beyan etmesini gayet normal karşılarım.

Culduz'a Not: Yazmaman gereken bir yazı yazdın yine! Sen yaşlandıkça beklentilerinden feragat edebilirsin ama bu durum diğer insanları bağlamaz! Kefenin cebi vardır belki! Nerden biliyon? Hem sonra kimi insanları "ihtirasları" ayakta tutar, her ne kadar kifayetsiz olsalar da! Saygılı ol evladım, akıllı ol benim salak oğlum! Hadi bakem, hadi bakem!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..