Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Sizi tanıyan en son kişi öldüğü zaman ölürsünüz

Sizi tanıyan en son kişi öldüğü zaman ölürsünüz
 

Yaşamak hatırlanmaksa varlığınız, hatıranız bu dünyada bir şekilde ya da birileri tarafından bilindiği, yaşatıldığı sürece yaşıyorsunuz demektir. Şu anda ölmüş yok olmuş ama adı sanı yaşayan herkes onları yaşatanlar nezdinde yaşıyor sayılırlar. Bu şekilde biz öldükten sonra adımızın namımızın yaşıyor olmasının bir önemi var mı bilinmez ama atıyorum Büyük İskender’i hala isim olarak yâd ediyoruz değil mi?

Ya tabii ki gerçek yaşamın yerini tutmaz ama unutulmamak da bir şeydir. Etrafımızda görüyoruz, insanlar ölüyorlar. Bir gün gelecek bizler de öleceğiz. Ben öldükten sonra hatırlansam nolur diyebiliriz ama örneğin bizi tanıyan 5 yaşındaki çocuk bizden sonra belki 80 yıl yaşayacak. Yani 80 yıl sonra bile bizi anar, adımızı söyleyebilir. Ve Ailemizin, dostlarımızın, akrabalarımızın üzerinde iyi etkiler bırakmışsak hem ölümlerine kadar bizi anarlar hem de başkalarına anlatırlar. Böylece hani bizler o büyük adamlar gibi büyük büyük işler yapmamış olsak bile en kötümüzün yüz yıl hatırlanma ihtimalimiz var.

Bu demektir ki insanın ömrü yaşadığı kadar değil; daha fazla. Bir de dinlerin işte söylediği ölümle her şeyin bitmediği, yok olup gitmeyeceğimiz Ölümden sonra ahiret denilen yerde hayatımızın devam edeceği, hatta gerçek yaşamın bu olduğu filan söyleniyor. Doğru ya da değil, gidip de geri gelen olmadığı için bu konuda bir şey diyemiyoruz. Ruhumuzun biz öldükten sonra yaşadığı söyleniyor ya ruhun varlığı bile tartışmalı. Böyle inanıp teselli bulanlar olabilir ya ben yine de en azından öldükten sonra yaşadığımız sürede bizimle beraber yaşayanların, bizi tanıyanların, bizi bir şekilde duymuş olanların hafızalarında yaşıyor olmamız yine de bir şeydir. Bunu bilmemiz bizi rahatlatmalı.

Yani düşünün öldünüz gittiniz yıllar sonra bir toplantıda bir yerde sizden bahsediliyor. Hani dinin dediği gibi ruhunuz da yaşıyorsa ve siz sizden bahsedildiğine tanıklık ederseniz… Aslında ölüme böyle olmasa bile (ki sonuçta  böyle olup olmadığını da bilmiyoruz) böyle bakmak lazım.Ne kaybımız olur ki…Ölümden korkuyoruz. Yaratanıma gidiyorum diyenlere de inanmayın; çünkü sığınmak da korkmaktır. Karıncalar yiyecek bizi, yok olup gideceğiz. Bunu düşüneceğimize hayal de olsa yukarıda yazdığımız gibi düşünmek daha akıllıca. Biz öleceğiz ama arkamızda bıraktıklarımız belki yaşadığımız süre belki daha fazla bizi konuşacaklar.

Dikkat ederseniz bizler ölmüş gitmiş yakınlarımızı, dost ve akrabalarımızı, sevdiklerimizi yaşadığımız sürece az ya da çok anıyoruz. Yani biz öleceğiz ama adımız epey zaman kalacak. Ben şimdi- tabii ki büyüklerimden işittiğim kadarıyla- dedemin babasından bile söz ediyorum. Yani bizim torunlarımız da bizi yaşatacaklar. Bir gün söz dönüp dolaşıp bize gelecek ortanca torunumuz “Büyük dedem…” diye başlayacak. Belki onun torunu da bizden söz edecek. Benim hesaplamalarıma göre sıradan bir insan olsak bile en kötümüzün öldükten sonra 200 yıl içinde onu tanıyanların yakınları tarafından adının anılması (gerektiği için de olabilir) mümkün. Yani siz ölüyorsunuz ve 200 yıl daha yaşıyorsunuz.

Ve eğer dinlerin dediği doğruysa ruhunuz hiç ölmüyor. Cennet cehennem bir yana hani ailem akrabam ne haldeler diye ruhunuz yaşadığınız yerlere dönüyor ve belki onları (torunlarımızı, hala yaşıyorlarsa sevdiklerimizi) görüyor izliyoruz. Ne acayip bir duygu değil mi?

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..