Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '15

 
Kategori
Deneme
 

Somuncu Baba

Somuncu Baba
 

Görsel alıntı


Bursa’nın Ulu Camisi, İstanbul’un Ayasofya’sı gibidir. Ulu Caminin yapıldığı tarihte, Somuncu Baba burada çalışan işçilere hayrına somun dağıtırmış.

Bir gün gene somunları dağıtırken, orada çalışan işçilere benzemeyen birini görmüş. İlk görüşte ses çıkarmamış.

Somuncu baba bir başka gün yine işçilere somun dağıtırken aynı kişiyi tekrar görünce gitmiş kolundan tutmuş.

Sen burada çalışan işçilerden değilsin. Anladım ki sen “ Hızırsın “  Buraya her gün gelip namaz kılacağına söz vermezsen “ Her kese senin Hızır olduğunu söylerim demiş.

Hızır ( a.s ) her gün gelip Ulu Camide namaz kılacağına dair söz vermiş ancak Hızır da bir istekte bulunmuş “ Hangi vakit geleceğim bana kalsın” demiş. Bun üzerine Hızır ( a.s ) Ulu camideki VAV harfinin önünde her gün gelip ( hangi vakit olduğunu bilmiyoruz ) orada namaz kılıyormuş.

Hızır ( a.s ) Mescid-i Aksa Camide  

Yine bir Cuma günü Mescid-i Aksa Camisi dolup taşmış, safların arasından iğne geçmezmiş. Hızır ( a.s ) üstü, başı yırtık, sökük bir halde arka saflarda birinin yanına diz çökmüş.

Hoca ise sırat köprüsünü anlatıyormuş. İşte böyle kılıçtan keskin, kıldan ince, düşenler, ok gibi geçenler vs. Her kes ağzını açmış hocayı dinliyormuş. Hızır ( a.s ) yanındaki adama bakmış adam hocayı dinlemiyor başına eğmiş hafif, hafif sallıyor.

Hızır ( a.s ) yanındaki adamı dörtmüş “ Hoca çok önemli bir olayı anlatıyor bak her kes dinliyor sen niye dinlemiyorsun ” deyince adam işaret parmağını dudaklarına götürerek sus demiş. Hızır susmuş tekrar insanları seyretmeye başlamış evet her kes hocayı dinliyor ama yanındaki adam dinlemiyor.

Bir kez daha adamı uyarınca adam “ Bana bak senin Hızır olduğunu söylersem camide bulunan bu insanlar hocayı dinlemekten vazgeçerler, senin peşine takılırlar, otur oturduğun yerde bir daha beni rahatsız etme ” demiş.

Hızır ( a.s ) susmuş, Ezan okunmuş, Hızır ( a.s ) farzı kılmış, sünneti beklemeden dışarı çıkmış. Cebinden isimlerin yazılı olduğu defterini çıkarmış kontrol etmiş biraz önce Mescid-i Aksa camisinde kendisini tanıyan adamın ismini görememiş.

Durumu Allah’a arz etmiş, Allahtan şöyle bildirilmiş “ Bizim iki adet isim defterimiz var, biri genel, biri özel defterlerdir. Genel defteri size verdik, özel defter bizde kalıyor. Sizi camide tanıyan kişi bizim özel defterlerimizde kayıtlı Halis ve Muhlis kullarımızdandır.

Somuncu Baba ( Hamid-i Aksaray hazretleri ) kısa hayatı: 

Somuncu Koca, Ekmekçi Koca isimleriyle de anılan Somuncu Baba’nın doğum tarihi muhteliftir. 1349 ve 1331 tarihlerinde doğduğuna dair iki bilgiye rastlamaktayız. 

Kayseri’nin Akça kaya Köyünde dünyaya gelmiştir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması, Anadolu’yu manevi fetih için gelen Horasan erenleri arasında Somuncu Baba’nın babası Şeyh Şemseddin Musa Kayseri’de vardı. Soyu 24. kuşaktan Hz. Peygamberimize (SAV) uzanmaktadır.

Asıl ismi Hamîd olan Somuncu baba ilk tahsilini ve tasavvuf neş’esini babasından almıştır. Devrinin önde gelen âlimlerinden “mütavil” ilimleri öğrenmiş; özellikle Tefsir ve Fıkıh (İslam Hukuku) dersleri almış, medrese öğrenimini tamamlamıştır.

Hızır Aleyhisselâm ile Sohbeti
Somuncu baba Sultân’ül-Ârifîn Bayezîd-i Bistâmî’nin ruhaniyetinden manevî terbiye almış, Hızır ( a.s ) ile sohbetleri olduğuna dair rivayetler vardır. Buna göre Somuncu baba Üveysiyy’ül meşrebdir. Bu makamın “kutb-u a’zam”a nispeti vardır. Bu makamlar, Makam-ı Hızır, Makam-ı Üveysi diye tabir edilir.

Şeyh Hamîdi Aksarayî ( Somuncu Baba  ) aldığı manevi bir emir üzerine Kayseri’den Tebriz’e gitti. Burada bir süre kaldıktan sonra Anadolu’ya gelip, bir süre Darende ve Kayseri’de ikamet ettikten sonra Aksaray yoluyla Bursa’ya gitmiştir.

Burada bir ümmi gibi davranmış. İlminin varlığını kimseye göstermemiş. Bursa’da Molla Fenârî Mahallesinde, Ali Paşa Çınarı civarında iki gözlü bir fırın yapmış. Büyüklüğü 8-10 Ramazan pidesi konulabilecek kadardır.

Soldaki göz fırın daha büyük olup asıl ekmeklerin pişirildiği fırındır. 70-80 ekmeğin konulabileceği büyüklüktedir. Somuncu Baba’nın ekmek yeri ise Ulu Cami’nin karşısında yer alan sahaflar çarşısının ortasıdır.

Yakın zamana kadar Somuncu baba’nın ekmek sattığı yer olduğu belirtilen mahalde, çarşı esnafı her hafta Cuma günleri bir araya gelirler, dua ederler ve sonra dükkânlarını açarlardı.

Fırınının yanında ibadetini yaptığı bir odası vardı. Odanın kıble yönünde ise nefsini terbiye etmek için kullandığı Çilehanesi bulunmaktaydı. Bu oda bir insanın ancak oturabileceği kadar genişlik ve yükseklikteydi. Bu durumunu kimseye bildirmedi.

Halk içinde Hak ile olmağa gayret etti.

Geçimini iki gözlü fırında pişirdiği ekmekleri satarak sağlardı. Ekmekleri merkebiyle dağdan getirdiği odunlarla pişirirdi. Pişirdiği ekmekleri ekmek küfesine koyup sırtına alarak “Somun! Müminler somun!” derdi. Somun sattığından dolayı halk arasında Somuncu baba diye bilinirdi.

Ekmeği bereketli ve lezzetli olan Somuncu baba halk arasında çok sevildi. Ekmekleri lezzetli olduğundan halk adeta kapışırdı. Somuncu baba öyle bir hutbe verdi ki Bursalılar daha önce böyle bir hutbe dinlememişlerdi.

Fatiha suresinin, yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsirini yaptı. Öyle hikmetli sözler söyledi ki cemaat hayranlıkla ve ilgiyle hutbeyi dinledi. Cuma namazı sonrası cemaat Somuncu baba’yı görmek, elini öpmek ve hayır duasını almak istedi. Cemaatin bu isteğini geri çeviremedi. Kapıda durdu ve herkese elini öptürmüştü.

Caminin üç kapısından da çıkan Somuncu baba’nın elini öptüğünü söylediler. Somuncu baba Allah’ın izniyle üç kapıda da aynı anda bulunarak cemaate elini öptürmekle keramet göstermiştir.

Şeyh Hâmid-i Aksarâyî hazretleri ( Somuncu Baba ) 815 (m. 1412) senesinde, bir gün dostları ve talebeleriyle helalleşip, iki rekât namaz kılıp, uzun, uzun dua ettikten sonra Kelime-i şehâdet getirerek vefat etti.

Cenaze namazını Hacı Bayram-ı Velî kıldırdı. Bugünkü türbesinin olduğu yere defnedildi. Türbesi Aksaray kabristanının ortalarındadır.

Evet, kimi güçlü inançla, temiz duygularla, yere düşmemiş kar misali beyaz yürekle, hayrına işçilere somun dağıtmakla, yetim, öksüz hakkı yemeden, haramdan uzak kalmakla.

Kimi de Halk içinde Hak olma gayreti ve Yüce Allah'ın İhsan'ı ile maneviyatın zirvesinde kendilerine yer edinirler. Hızır ( a.s ) ile tanışırlar, dost olurlar.

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..