Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '16

 
Kategori
Güncel
 

Şu bizim Can ile onların John

Şu bizim Can ile onların John
 

Bir zamanlar peşin fiyatına bilmem kaç taksitle alırdık cep telefonlarını. Üç yıl önce kaldırıldı bu uygulama. Geçtiğimiz günlerde bazı ürünlere yine taksit imkanı getirilirken cep telefonlarına taksit yasağının devamına karar verildi. Peki hiç merak ettiniz mi, ticaret nasıl dönüyor ve bu yasak kimin ekmeğine yağ sürüyor?

Taksit yasağı var diye insanlar telefonlarını peşin almıyor tabii ve kendi çözümlerini ürettiler. Senet, açık hesap ve banka tüketici kredisiyle ya da taksitle aldıkları altınları bozdurup peşin ödüyorlar.

Önemli bir kitle ise direkt operatörlerden -ayrılmama taahhüdü vererek- 36 ay taksitli alıyor. Borcunuz her ay tarifenize ek olarak faturaya yansıyor ve ödemeler kredi kartı taksidi olarak nitelenmiyor. Her ne kadar operatör de KKB (Kredi Kayıt Bürosu) geçmişinize bakıyorsa da bankadan tüketici kredisi almaktan daha kolay bir ödeme şekli olduğu için tercih ediliyor.

Geçmişe kısa bir yolculuk yapıp tekrar günümüze gelelim: Yasak öncesinde 1.500 liralık bir telefonu peşin fiyatına 9 taksitle alabiliyordunuz. Aslında size taksidi yapan; firma değil, bankadır. Firma sizin 1.500 liranızı bankadan hemen almak isterse belli bir komisyon öder; ama karşılıklı anlaşmayla belirlenen süre kadar dokunmazsa kesintisiz alır. Tabii, firmanın işlem hacmi ne kadar büyükse pazarlık şansı da o kadar yüksek olur. Yani o yıllarda müşteri kazançlıydı, bankayla firma da -mutlak müşteri memnuniyeti- adına masrafları üstlenirdi.

Bugüne gelecek olursak, bir teknoloji markete gidip telefonunuzu yine taksitle alabiliyorsunuz. Bankalar mağazaya stand kurmuş ve size anında kredi tahsis ediyorlar. Mesela 4 bin liralık bir telefon aldığınızı düşünelim, 36 ay sonunda 5,300 TL ödemiş oluyorsunuz. Peki, değişen ne: Artık faizi, komisyonu üstlenen bir banka ve firma yok; taksidin bedelini ödeyen müşteri var! Sonuç: Kredi satışı yükselen bankalar, peşin sattığı için komisyondan kurtulan firmalar ve tüm yükü omuzlayan biz garibanlar! Nalet olsun içimizdeki telefon sevgisine:(

Bir köşede ellerini ovuşturarak bizi bekleyen operatörlerden de bahsedelim biraz. Cep telefonları KK/taksit ile her yerden alınabildiği günlerde telefon satışları düşüktü ve haliyle de telefon satmak için ne yapacaklarını şaşırıyorlardı; ama şimdi keyifleri yerinde, diyorlar ki “Neden uğraşıyorsunuz çekle, senetle, krediyle; gelin bize, telefon bedelini 36’ya bölüp konuşma faturanıza ekleyelim.” Tabii, taksit süresi kadar ayrılmama taahhüdü veriyorsunuz ve dışarıdan taksitle almanın formalitesinden sıkılan onlara koşuyor. “Aman cep telefonlarına kredi kartı taksidi gelmesin!” diye büyük kapıları çalmışlar mıdır diye de düşünmeden edemiyorum!

Neyse, biz hayatın gerçeklerine dönelim ve ABD’de $1,350 asgari ücretle çalışıp benzinin litresine $0.54 ödeyen John ile $435 asgari ücretle çalışıp benzinin litresine $1.57 ödeyen Can nasıl Ayfon alır, irdeleyelim. “Benzin ve Ayfon Can’ın neyine; o, akşam ekmeğini nasıl alacak onu düşünsün!” demeyin, mukayese edebilmeniz için güncel örnek veriyorum.

Ekteki resimlerde de göreceğiniz gibi, ABD’de AT&T’de Ayfon 7 Plus 32 GB’nin peşin fiyatı $770 ve 30 ay “Ayrılmama” taahhüdü vererek -peşin fiyatına- 30 ay vadeli alabiliyorsunuz, yani $25.67 x 30 = $770 (2,387 TL)

Bir de benim operatörüm Törkcell’e bakalım: Ayfon 7 Plus 32 GB’nin peşin fiyatı 3,749 TL ($1,209) ve “Ayrılmama” taahhüdü vererek -ve de faiz ödeyerek- 36 ay vadeli alabiliyorsunuz, yani toplamda 143.56 TL x 36 = 5,168 TL ($1,667) ya da 194.86 x 24 = 4,676 TL ($1,508) ödüyorsunuz.

Amerikalının 2 tane aldığı fiyata biz 1 tane alıyoruz ve adamın maaşı bizim 3 katımız!

Tamam, Batı’nın kötü yanlarını yerelim, tu kaka diyelim de iyi yanlarından bahseden yok, benim vatandaşımın John’dan ne eksiği var diyen de yok!

Neyse, John’la Can’ın hali ortada! Bu örneklemeyi -yılın başında- benzin fiyatları açısından da yapmıştım ve -et gibi- daha temel ihtiyaçlara da indirgenebilir; ama John’a devlet verirken, Can’a tanrı versin dendiği sürece bu acı fark değişmeyecektir.

Bir ülkenin ekonomisinin gücü, gelir-gider aralığının -vatandaş lehine- açıklığıyla doğru orantılıdır.

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..