Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

26 Ekim '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Su uyur düşman uyumazdı...

Su uyur düşman uyumazdı...
 

Biliyorlardı ki her an bir kalleş kurşunun hedefi olacaklarını. Her ne kadar “ateşkes ve açılım” süreci devam etse de,”su uyur düşman uyumaz” misali hainlik kol geziyordu.


Yine şehit haberleri gelmeye başladı.
Yine evlerin balkonlarına bayraklar asılmaya, taziye çadırları kurulmaya başladı.
“Süreçti, açılımdı” derken bayraklara sarılı tabutlar omuzlarda taşınmaya başladı.
Son olarak, Hakkâri’de üç askerimiz sivil kıyafetleri içerisinde  arkalarından kahpece vurularak şehit edildiler.
Mekânları cennet olsun. Allah, analarına, babalarına sabır ihsan eylesin.
Televizyon kanallarında birkaç saniye, gazetelerde kıyıda köşede küçük bir haber olarak yer aldılar.
Ateş düştüğü yeri yakıyor artık.
 Henüz çok gençtiler.
Belki de hayallerinin filizlendiği baharı yaşıyorlardı.
Şehitlerimizin büyük çoğunluğu bu yaşlarda veda etmişlerdir yaşama.
Aslında bu gençler vatan için dağlara çıkarken ölümle burun buruna olacaklarını biliyorlardı.
Biliyorlardı ki her an bir kalleş kurşunun hedefi olacaklarını.
Her ne kadar “ateşkes ve açılım” süreci devam etse de,”su uyur düşman uyumaz” misali hainlik kol geziyordu.
Bu gençler televizyonlarda şehit haberleri okunurken muhtemeldir ki kendi tabutlarını da görüyorlardı.
Çünkü kendi yurdunda kurşunu nereden nasıl alacağını bilemiyordu.
Her yer tuzak her yer kalleşlik kokuyordu.
Mertlik bu toprakları terk etmiş, namertlik cirit atıyordu.
Bu gençlerin çoğunluğu gariban ailelerin çocuklarıdır.
Yaşama dair her şey içlerinde ukde kalmıştır.
Helikopterle indirildikleri ıssız ve bucaksız dağ başlarında, gece nöbetlerinde türkülerini bile sesli söyleyememişlerdir.
Ana hasreti ile sessizce söyledikleri türküler sılada evlerinin bacası oluyor muydu, bilmiyorlardı.
Çünkü ana hasreti, çocuk hasreti bir kordu içlerini yakan.
“Su uyur düşman uyumaz” diye biliyorlardı düşmanın uyumadığını.
Akılları hep yollarına kahpece döşenmiş mayınlarda ve kurulmuş tuzaklarda olurdu.
Herkes bir birini korurdu.
Ama yinede kalleş bir tuzaktan kalleş bir kuruşun can dostları birbirinden ayırabiliyordu.
Vatan sağ olsun!
Yirmi yaşında ki bir gencin yaşamak en doğal hakkıyken, vatanın sağ olması için canını vermesi nasıl duygudur acaba?
“Vatan sağ olsun”
Vatan yirmi yaşına kadar bu gençlere ne vermişti ki, kendisi için bu gençlerin canını alabiliyordu.
Vatan gençlerin ölmesi için ayaktaydı da, yaşaması için neredeydi?
Şehit haberleri gelmeye başladı yeniden.
Hangi anaya babaya neyi anlatacaksın?
Yirmi yaşındaki oğullarını vatana emanet eden analara kim nasıl açıklar bu ölümleri.
 O gençlerin vatanı sevdikleri kadar vatan da onları sevseydi keşke.
Yirmili yaşlarındaydılar, hayalleri bir bahar filizi gibiydi.
Birçoğu aşkı henüz aşkı tanımamış yaşlardaydılar.
Kanları deli akardı damarlarında, çünkü delikanlıydı onlar.
Yaşamak öncelikli hakları olmalıydı,
Vatanla beraber sağ olmalıydılar.
Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..