Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Suriye politikamızın en büyük başarı ve getirisi: Mülteci Ordularına sahip olmamızdır

Suriye politikamızın en büyük başarı ve getirisi: Mülteci Ordularına sahip olmamızdır
 

Hani İhsan Oktay Anar’ın, okuyanın beynine şaplak atan bir kitabı vardır: Puslu Kıtalar Atlası… Bu kitapta anlatılan Osmanlıdaki Dilenciler Loncasının örgütlenmesi… Loncanın etkileri ve gücü insanı şaşkınlıktan şaşkınlığa düşürür… Kitabı okuduktan sonra mafya ve istihbarat örgütlerinin çekirdeklerini başka yerlerde aramak saçmalık dersiniz… Ne Sicilya, Ne CiA, hepsi hikaye gelir size…

Bu kitapta anlatılanlar ne kadar gerçek, ne kadar hayal gücü diye hiç düşünmemek gerekir… Önemli olan bu gücün olabileceğini hissetmektir… Zaten dilenci ‘’örgütleriyle’’ ilgili sayısız roman yazılmış, film çekilmiştir…

Kişisel olarak bende çağımızın asıl dinamik gücünün Ötekiler olduğuna inanlardanım… Kim bu Ötekiler derseniz, kendini sistemler dışında gören herkes derim… Yani Ötekilik nesnel değil, ruhsaldır…

Nerden çıktı bu konular durduk yerde derseniz,: Suriye’li Mülteciler konusunun geldiği nokta beni bu düşüncelere savuruyor derim… Ne yapayım elimde değil…

Suriye konusunda elimizde kalan tek şey artık Mülteciler… Türkiye’nin elindeki tek koz, tek güç Mülteciler… Şaka gibi ama değil, işin gerçeği bu…

Suriye’de iktidarın amaçları baştan beri belliydi… Görünüşte Esad’ı devirip, Şam’da bize bağımlı bir iktidar oluşturmak…  Gerçekte ise Suriye’yi ham yapmak… Elbette dostlarımızla birlikte… Neler yapıldı kaba hatlarıyla hatırlayalım:

- Muhalefet silahlandırıldı… Savaş başlatıldı…

- Dünyada ne kadar silahşör, fanatik ve cani varsa buraya ‘’cihada’’ çağrıldı…

- Dünyaya Esad’tan kaçan insanları sergilemek için Suriye halkı Türkiye’ye davet edildi…

Başlangıçta hedef iki yüz bin mülteciydi… Dünyanın ayağa kalkması için bu sayı yeter diye hesaplandı… Bu sayıdan sonra Suriye işgal edilirdi nasıl olsa, Mültecilerde geri dönerdi…

Ne var ki, savaş uzadı, kızıştı… Dışarıdan gelen ve içerideki ‘’mücahitler’’ IŞİD’leşti, canavarlaştı… Bu sefer Suriye halkı gerçekten savaştan ve kafa koparıcılardan kaçmaya başladı… Sadece Türkiye’de iki milyonun epey üzerine çıktılar… Boru değil yoksul, işsiz, güçsüz iki milyon kişi…

Mülteciler baktılar ki Türkiye kalmanın zamanı da belirsiz, bedeli de çok ağır… Yüzlerini Batıya çevirdiler…

Bu arada Türkiye’deki iktidarın Suriye politikasından beklediği her şey ham hayal olmuştu… Ne dinleyeni kalmıştı, ne destek vereni… Üstelik işin içine Rusya girince ham hayalleri bile çöpe atmaktan başka çare kalmamıştı…

Bu arada başka bir gerçeklik kendini iyiden iyiye göstermeye başladı: Mülteciler Batı’ya saldırdıkça telef oluyorlar ama vicdanları da etkiliyorlardı… Batı, ABD ve Japonya’daki geniş kitleler Mültecilerin dramına kulak kabartıyorlar ve ülkelerindeki hükümetlerine baskı yapıyorlardı…

Fakat sayı o kadar büyüktü ki, hükümetlerin gözü korktu… Avrupa Serbest dolaşıma ara verdi, ülkeler sınırlarına dikenli teller çekmeye başladılar…

Ve yardım, çözüm öneriler arka arkaya sıralanmaya başladılar… Belirli oranda Mülteci almayı kabul ettiler… AB bir milyar Euro, Japonya bir milyar filan…

Aaaa Türkiye bir anda piyangoya konmuştu… Dün baktım Cumhurbaşkanı Erdoğan, isteklerini sıralıyor Avrupalılara: Güvenlik diyor, ekonomi diyor… İstiyor yani… Hem de uzun yıllardan sonra ilk defa açıkça üst perdeden istiyor dileklerini…

Öyle yaa elinde dünyanın en güçlü ordusu var… Mülteci ordusu bu… İstekleri yerine getirilmezse Mülteci ordusunu Avrupa kapılarına yığabilir… Şu an bu orduyla başa çıkabilecek güç yok… Viyana bile fethedilir bu orduyla…

Haksız mıyım Yazarı ve kitabını anımsamakta?

Sahi Komutanı kim bu Mülteci Ordusunun?

 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..