Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '14

 
Kategori
Futbol
 

Taksirli ve Taammüden

Taksirli ve Taammüden
 

           16 Mayıs 2009 yılında yürürlüğe giren 5894 sayılı  “Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” federasyonun statüsüyle beraber hukuki konuların hukuk kurulları tarafından karara bağlanmasını sağlamıştır. Federasyonun kurul ve organları; 4.madde ve ilgili fıkralardan oluşurken, aynı maddenin 7. fıkrasında “TFF kurul ve organları TFF statüsü uyarınca atanarak veya seçilerek göreve gelir” denmektedir. Madde 4-4-d’ye göre oluşturulan “hukuk kurulları” da seçilerek mi atanarak mı gelmişlerdir bilmiyorum. Ancak bir yönetimin oluşturacağı yapının seçimlik de olsa o yönetimin istediği şekilde çalışacağını herkes bilir.

            5894 sayılı kanunun 6.maddesi de “tahkim kurulu”ndan bahsetmektedir. Bu kurul TFF’nin en üst hukuk kuruludur. 4. maddedeki “hukuk kurulları”nın da üstündedir ve en son karar vericidir. Tahkim kurulunun verdiği kararlar “yargı yoluna başvurulamazken”, 6 Ocak 2011 tarihli Anayasa Mahkemesi kararına göre, Tahkim Kurulu’nun verdiği kararlar da yargıya taşınabilmektedir.

            Şimdi hukukun farklı uygulamalarına geçmişten ve günümüzden örnekler verelim.

            “Tahkim Kurulu”nun altındaki (seçilmiş veya atanmış) “hukuk kurulu”, 25 Ağustos 2014 günü Manisa’da Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan Süper Kupa maçında çıkan olaylar nedeniyle, her iki kulübe de verilen cezaları az bulmuş ve itiraz etmiştir (Galatasaray’a 250 bin, Fenerbahçe’ye 120 bin lira ceza). Tahkim Kurulu da “emrin başım üstüne” diyerek verilen cezaları artırmıştır (Galatasaray’a saha kapatma, Fenerbahçe’ye 200 bin lira ceza). 5 Eylül 2014 günü Sayın Arif Kızılyalın’ın Cumhuriyet’te yazdığına göre, Galatasaray’lı taraftarların Manisaspor’lu taraftar grubunun oturduğu Güney tribününde konuşlanmaları ve önlerinde seyirci taşkınlığını önleyici bir tedbir olan “balıkçı ağı”nın olmamasıdır. Bunun tam aksine Fenerbahçe’li taraftarların ise önünde “balıkçı ağı” olan tribünde oturmaları ve sahaya atılan cisimler eşit olmasına rağmen “balıkçı ağı”na takılan tribünün “daha az taşkınlık” çıkardığı şeklinde yorumlanmasını sağlamıştır. Bu şu demektir: Fenerbahçe; karşısındaki adama 10 bıçak, Galatasaray ise 30 bıçak saplamıştır. Tahkim Kurulu’nun verdiği karara göre 10 bıçak saplanan adam da 30 bıçak saplanan adam da öldüğü halde, Fenerbahçe “taksirli” (dikkatsizlik, tedbirsizlik, istemeyerek gerçekleştirilen suç), Galatasaray ise “taammüden” (önceden tasarlayarak, bilerek, kasten) suç işlemiştir. Fenerbahçe “denetimli serbest”, Galatasaray ise “demir parmaklıklar” arkasına gönderilmiştir. Aynı maçtaki olaylara farklı cezalar verilmiştir (demek ki sahaya atılan cisimleri saydılar).

            Biri “gerekirse hakem odası basarım” diyor hak mahrumiyeti cezası yiyor (yediği de ilk değil, 17 yılda toplam 3 yıl ceza), diğeri mahkemenin verdiği karara “gelsinler de durdursunlar bakalım inşaatı, içeri de gireceğim, içinde de oturacağım” diyor hiçbir şey olmuyor, inşaat yapılıyor, bitiyor, içinde oturmaya başlıyor. Hatta açılışına yüksek yargıdan hukukçular da geliyor. Gerçi sonuçta ikisine de bir şey olmuyor. Sadece “ceza verilmekle” kalınıyor. Biri 50.000 kişilik koltukta istediği yerde maç seyrediyor, diğeri 1000 kişilik odada (..!..) saklambaç oynuyor. Bu “taksirli” falan değil, direkt “taammüden”. Yani  atasözümüzdeki “imam” ve “cemaat” meselesi…

 

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..