Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tatminsiz ve mutsuz gençlik

Tatminsiz ve mutsuz gençlik
 

Tatminsiz gençlik


TATMİNSİZLİK, MUTSUZLUK ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI..!

Teknoloji geliştikçe, her şey çok çabuk değişiyor. Her ürünün yeni modeli 3 ile 6 arasında değiştikçe ve bunları almak için herkes varını yoğunu ortaya koydukça tüketim toplumu olmaktan kaçınılmıyor.

Tabiî ki bu arada alamayanlar mutsuz, devamlı yeni bir şeyler alanlar, tatminsiz oluyor.

Çok gerilere gitmeden şöyle geçmişe bir göz atalım 1970li yıllarda TV kanalı bir tane deneme yayını yapıyor TV bazı evlerde var bazılarında yok Telesafirlik moda. (TV olan eve misafir gitmek) Telefon evlerde yok varsa bazı doktorlarda mevcut. Şehirlerarası telefon etmek için PTT gidilir sıra yazdırılır 2,3 saat beklenir ve şu numaralı kabinden konuşun diye görevlinin sesi ile konuşmaya başlarsınız. Araçlar az sayıda ve sayılı zenginlerde bulunurdu. Hafta sonu piknikleri için, mahalleli minibüs kamyon türü araçlardan faydalanır ve toplu halde şarkılarla eğlenerek giderdi. 

Piknikler şimdiki gibi mangal yapma yarışı değildi. Evlerde dolma, kuru köfte, kızartma, börek yapılır, yumurta haşlanır, domates salatalık doğranırdı birde çay demlenirdi menü bu kadardı.

Tüm bu zorluklara ve yokluklara karşı herkes mutluydu. Kimse kimseyle şu yeni modeli gördün mü? Şunu aldın mı? Şuraya gittin mi? Yarışına girmezdi. Çünkü herkesin durumu aynındı.

Şimdilerde ise en basit örnekle çocuklarımız, torunlarımız, mutsuz ve doyumsuz oluyorlar. Belki onları biz bu hale getirdik. Kendi çocukluğumuzda yapamadığımız, alamadığımız şeyleri şimdi imkânımız ölçüsünde istemeden, devamlı hediye almamız yaptı belki onları doyumsuz.

Geçenlerde torunumun doğum günü için çeşitli hediyeler alındı. Hediyelerin hepsini yere koydu ve başladı sıra ile hediye paketlerini açmaya; cazip gelenleri bir iki dakika elinde tuttu, hoşuna gitmeyenleri bir kenara bıraktı. Tüm hediyeler bitince en çok hoşuna gidenle üç, beş dakika oynadı ve ne söyledi biliyor musunuz? Başka hediye yok mu? İşte o zaman anladım ki maksat hediye almak değil, onu tatmin eden şey hediye paketini açmak içinden ne çıkacağını öğrenmek. Açtıktan sonra istediğini elde etmiş olduğundan bir yenisini bir yenisi bekliyor. Bu çocuk küçük yaştan itibaren istediği her şeyi çok çabuk elde ettiğinden ruhunu tatmin etmesi ileride çok zor olacaktır.

1950-1955 doğumlular çok iyi hatırlarlar, oyuncak olarak ilaç kutularından trenler yapılır, tahtadan tabancalar oyulur, rulmanlardan kay kay yapılır, cam misketlerle oynanır, saklambaç, uzun eşek, birdir bir, yakan top, taşları üst üste koyup tombik oynamalar bizim zamanımızda bunlar en güzel oyunlardı. Hiç unutmam yeni plastikten arabalar çıkmıştı piyasaya, renk renk. Babamdan parası varsa alır mısın diye sormuştum ve o ertesi gün iki tane getirmişti, iki kardeştik. O kadar mutlu olmuştuk ki babam hediye almıştı, bir oyuncak, bizim yaptıklarımız dışında…

Kıyafet ve ayakkabı bayramdan bayrama alınırdı ve bayram gününe kadar onlar saklanırdı, bayramdan önce giyemezdik, içimiz giderdi ve bayram gününü sayardık gelsin diye.  “AMA MUTLUYDUK”  yokluk içinde olmamıza rağmen.   

Şimdiki gençlere hiç olmazsa doğayı tanıtalım, doğadan, kuşlardan, çiçeklerden, denizden, yağmurdan, çimenden mutlu olmasını öğretelim… Basit şeylerden mutlu olmasını öğrenirlerse belki aldıklarının kıymetinin para ile ölçülmeyeceğini öğrenebilirler.

Gençlerimizin doyumsuzluğuna, tatminsizliğine, iletişimsizliğine çare bulabilirsek eğer, belki hiç düşünmedikleri şeylerin onları nasıl mutlu ettiğini öğrenebilirler. Mutsuz yetişen toplum sevgisiz ve bencil bir toplum oluşturur…

Lütfen, anne ve babalar, dedeler, babaanneler, anneanneler hep birlikte gençlerimizin mutlu ve sevgi dolu gençlik olmasına çalışalım.

 

11.10.2015

Erhan Sirekin

 
Toplam blog
: 55
: 4108
Kayıt tarihi
: 27.06.08
 
 

Genç emeklilerden olup, hayat denen tiyatro içinde rol alan bir oyuncu gibi yaşamın kıymetini bil..