Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '15

 
Kategori
İnançlar
 

Terörist başı Öcalan bile teröre vahşet ve katliam demekten kendini alamazken

Terörist başı Öcalan bile teröre vahşet ve katliam demekten kendini alamazken
 

PKK'nın Şehit Ettiği Öğretmenler


Dünyada 140 ülkede katliam, terör vd. hiç bir suçun cezası ölüm değil. İdam cezasına en çok karşı çıkanlar da aydınlar. Ancak, bu “çok hümanist aydınların” pek çoğunun, “özgürlük, demokrasi vb.” ile bezenmiş terör örgütlerini bağrına bastığı, dini motifli olanları ise şiddetle lanetlediği, hatta onların cinayetlerinin faturasını, örgütlerin adını kullandıkları İslam’a çıkardıkları da bir gerçek.

Her türlü teröre açıkça karşı çıkmamakla gerçekte insan öldürmenin haklı sebepleri olabileceğini ve terörün işe yarayabileceğini de kabul etmiş oluyorlar. Bu da terör örgütlerinin destekçileri sayesinde başarı kazanmasına, başka gerekçelerle yeni terör örgütlerinin ortaya çıkmasına zemin oluşturuyor.

Terör açılmış savaşa veya işgale karşı cephe savaşı değildir. Hedef herkes ve her şeydir.

Halkın vergileriyle yapılmış kamu malları, iş yerleri, eğitim, sağlık kurumları ve çalışanları, okuluna-işine-gezmeye giden sivil silahsız halk çoğunlukla kurbanlarıdır.

Buna haraç vermeyenler, örgütten ayrılmak isteyenler, örgüte destek olmayanlar da eklenebilir.

Ayrıca, silah, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, soygun, gasp, şantaj gibi suçlar da gelir kaynakları arasındadır.

Hepsinin arkasında silah satan, istihbarat ve politik destek sağlayan ülkeler vardır.

Bu ülkelerin amacı, hedeflerindeki ülkeye zenginlik, barış veya demokrasi gelmesi değil, o ülkedeki etnik ve inanç farklılıklarını düşmanlıklara dönüştürmek, bölmek, ekonomik ve siyasi olarak zayıflatmak, böylece ya egemenliği altına almak, ya da kaynaklarını sömürmek vardır.

Terör, teröristleri bile isyana sevk edecek bir insanlık suçudur.

O kadar ki, teröristler bile kendilerinden başkasının yaptıklarını onaylayamazlar.

Öcalan Nevruz mesajında, sanki PKK’nın Türk-Kürt, kadın-çocuk, sivil- asker demeden insan öldürdüğünü, yakıp yıktığını herkes unutmuş gibi IŞİD’i eleştiriyor. IŞİD/DAİŞ kafa kesiyor barbar oluyor da,  kurşunla, mayınla, bombayla, yakarak insan öldürmek çok insani ve çağdaşmış gibi IŞİD’in zorbalığından söz ediyor.

Öcalan/PKK/HDP bunu elbette mertçe söylemiyor. Barış, demokrasi, kardeşlik sözlerinin arkasına sığınıyor. 40 yıldır şehit cenazeleri kaldırılmasına, 30 binden çok insanın ölmesine, var olanın da yakılıp yıkılmasına, Türkiye’nin hemen hemen her mezarlığında şehit mezarı bulunmasına sebep olarak barış ve kardeşlik sağlanabilir mi?

Öcalan Nevruz mesajında kurduğu cümlelerle aslında terörün arkasında emperyalist güçlerin bulunduğunu, terörün barbarlık ve insanlık dışı olduğunu, terörün acımasız ve yıkıcı olduğunu, böylece barış, demokrasi ve kardeşliğe zarar verdiğini itiraf etmiş oluyor:

“Bilmeliyiz ki, Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen Emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalık IŞİD görüntüsünde ortaya çıkmıştır. Barbarlığın bile anlamını zorlayan bu örgüt, kadın çocuk demeden, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Ezidiler ve Asuri-Süryaniler başta olmak üzere bütün bölge halklarına ve inançlarına dönük vahşice katliamlar sergiledi. Artık gün bu acımasız ve yıkıcı tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma günüdür.”

Bu, diğer terör örgütünü eleştiren, kardeşlikten dem vuran, “barış güvercinin” kendine özenle seçtiği sekretaryadan sadece ikisi:

Ömer Hayri Konar: Elazığ’da Ahmet Bulut ile Hanifi Güngör'ü, Lice’de  öğretmen Tapir Civik’i, ayrıca 5 örgüt mensubunu da ajan diye öldürtmüş. Bingöl-Elazığ karayolunda otobüsten indirilen sivil ve silahsız 33 askerimizin şehit edilmesi olayına grup sorumlusu olarak katılmış.

Çetin Arkaş: Bakırköy’deki Çetinkaya mağazasına 1991’de yapılan molotof bombalı saldırının faillerinden. Mağazada çıkan yangında kadın-erkek-çocuk 12 kişi yanarak hayatını kaybetmişti.

IŞİD lideri El Bağdadi’ye PKK’yı sorsalar, bu kez de o, Marksist-Leninist kökenli örgütün Allah için değil, sadece belli bir bölgede nüfuz kazanmak, kendine beylik yaratmak için insan öldürmesini, yakıp yıkmasını barbarlık olarak nitelendirecektir.

“Analar ağlamasın” diye, Kuzey Irak'ta ve Kobani’de IŞİD militanlarını güvenlik gücü yapacağız, El Bağdadi ve seçtiği adamları artık oradaki özerk yönetimlerde öncelikli söz sahibi olacak, böylece bölgeye barış ve kardeşlik gelecek denilse, Kuzey Irak yönetimi, Suriye, PKK/HDP kabul eder mi?

IŞİD ise, mezhep ayrımı yapıyor. Din ve peygamber ayrımı yapıyor. İnsanların inançlarına, ibadetlerine, görünüşlerine bile karışıyor. İnsanları zorla ibadete, riyaya sürüklüyor. Tecavüz ediyor. Kadınları satıyor. Sadece Allah’ın yetki alanı olmasına karşın kendisi gibi olmayanları günahkâr ilan edip kendi aklınca cezalandırıyor. Silahsız, insan öldürmemiş insanları öldürüyor. Soygun, kaçakçılık, gasp yapıyor. Tarihi eserleri tahrip ediyor. Çobanın güttüğü sürü gibi kendini aklını kullanmadan, Kur’an’ı okuyup gerçeği araştırmadan birilerinin emriyle ve söylemesiyle güdülüp, suç işliyor. Cahilliği marifet görüyor, eğitimi, bilimi engelliyor.

Yani, IŞİD Kur’an ne demişse tam tersini yapıyor. Bu -Kur’an’sız İslam olmayacağına göre- icat ettikleri inancın iddiası ise, Allah ve İslam adına mücadele:

Kur’an peygamber ayrımını yasaklıyor. Onlara “gerçek kâfirler” diyor. (Nisa, 150-152)

Cennetlikler arasında  Müslüman-Hıristiyan-Yahudi ayrımı yapmıyor. (Bakara, 62/ Ali İmran, 84-85)

Dinde hiziplere, mezheplere, düşman gruplara bölünmeyi yasaklıyor. (En’am, 158-159/ Rum, 32/ Şura, 13-14/ Ali İmran, 103)

İnanç ve ibadet bekçiliğini yasaklıyor. İnancı ve ibadeti için insan yargılama hakkını Peygamberine bile vermiyor. ( Şura, 48/ Neml, 92/Ali İmran,20/Enam, 107)

İnanç ve ibadet konusunda baskı, zorlama, tiksindirmeyi kabul etmiyor. ( Kaf, 45/Yunus, 99/ Gaşiye, 22-23)

Değil inanç ve ibadet, Allah ve Peygamberleriyle alay edilse bile sadece onları dinlememeyi, hatta putlarına sövmemeyi emrediyor. (Ali İmran,176/ Nisa, 140-141/Kehf, 105-106)

İçten gelmeden yapılan ibadeti, riyayı lanetliyor. (Maun, 4-6)

Kur’an okunacak kitap olarak tüm evreni gösteriyor. Kadın erkek tüm insanları yaratılmış tüm düzeni öğrenmeye, incelemeye sevk ediyor, Evrenin, Dünyanın, insanın yaratılışı, evrim, kıyamet gibi konulardan çok sayıda ayette söz ediyor.[*] (Dühan, 38-39/Sad, 27/ Zümer,9/ Yusuf, 105/Yunus, 101/Zariyat, 20-22)

Önceki toplumlardan kalan eserleri inceleyerek doğrularını ve yanlışlarını araştırmayı, yani geçmişten öğrenmek için tarihi ve arkeolojiyi öne çıkarıyor. Firavunun “ibret için kurtarılmış cansız bedenini” (mumyasını) ve diğer pek çok toplumu örnek veriyor. (Fatır,44/ Fecr, 6-12/ Rum, 42)

Aklını kullanmamayı, sürü gibi güdülmeyi yasaklıyor. (Yunus, 100/ Bakara, 104)

“İnsanın eşini kendinden yarattı ki, gönlü ona ısınsın”, yani Allah aşkı yarattı ki, insanlar gönüllerine göre eş seçsinler diyor. Gönülsüz birlikteliğe, zorlamaya onay vermiyor.(Araf, 189/ Rum,21 /Nisa, 25)

Namus konusunda kadın-erkek ayrımı yapmıyor. Erkeğe hiçbir koşulda kadına taciz-tecavüz hakkı vermiyor. Aksine müminlerin kardeşler kadar güvenilir insanlar olmasını emrediyor (Ahzab, 35/ Hucurat, 10)

Ölüm cezasını istemek hakkını, herhangi bir çıkar, kin gibi nedenlerle insan öldürmüş katilin cezası olarak ve kurbanın ailesine veriyor. Onda bile ödülü Allah’tan beklenerek affetmeyi öneriyor. (İsra,33 /Şura, 40-43)

Saldırıyı başlatmamayı, saldırı varsa sadece savunmayı, aynı ölçüde ve şekilde karşılık vermeyi, barış yapmak isteyenle barış yapmayı emrediyor. (Hucurat,9-10/Bakara,190-192/Enfal, 60-61/A’raf, 56/Bakara, 216-217)

Kur’an’ı ciddiye almamanın şeytana uymak olduğunu, onların Peygamberin şefaatiyle değil, şikâyetiyle karşılaşacaklarını bildiriyor:

Resul de şöyle der:’Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur’an’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular.”(Furkan, 30)

“Kim Rahman’ın Zikri’ni/Kur’an’ını görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hala hidayet üzere olduklarını sanırlar. “(Zühruf, 36-37)

“Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz.” (Bakara,85)

Yanlıştan dönme yolu elbette herkes için açıktır.

Terörü destekleyen insanlar, gruplar, partiler terörden ellerini çekerler, açık ve net tavır alabilirler.

Teröre bulaşmış olanlarsa teslim olur, suçlarını itiraf ederler, ya cezalarını tamamlayıp serbest kalırlar, ya da maktullerin aileleri tarafından bağışlanarak kurtulabilirler. 

Unutmamak gerekir ki, herkes verdiği oydan, seçtiği politikacıdan veya verdiği destekten kendisi sorumludur.

Ya suç ortağıdır, ya da barışın ve başarının ortağı!

(Avrupa Alevi dernekleri federasyonunun 7 Haziran 2015 seçimlerinde- henüz PKK/Öcalan ile bağını kesmemiş olan- HDP’ye destek vereceğini açıklaması anlaşılmazdır. Aleviler başlarına ne gelirse gelsin bu güne kadar hiçbir şiddet ve terör olayına karışmadılar. Savaşta yüzüne tüküreni bile “Nefsim işe karıştı” diyerek öldürmeyen Hz.Ali’yi yüceltip, sonra terör örgütünün uzantılarıyla birlik olarak Alevileri işlemedikleri suçlara ortak etmek nasıl bir mantığın sonucudur? Ayrıca, oy vermek kitlesel karar değil, kişisel özgür seçimdir. Herkes kendi fikrince ölçer biçer, özgürce karar verir.)

“Her benliğin kazandığı kendi üstünde kalır. Hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü taşımaz.” (En’am, 164)

“Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz.” (İsra, 15)
 


[*] Bu konuda çok sayıda ayet var.  Ayetler için, ilgili konu başlıkları hakkında önceki yazılarıma bakılabilir.

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..