Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '14

 
Kategori
Sinema
 

Trük sineması

Trük sineması
 

google


1890’lardaki Melies’nin trük sineması ile 1990’ların dijital efekt sineması, ayrı yollardan aynı sonuca vardılar gibi:

Sinemada doğal ve doğrudan anlatı yoktur. Belgesel bile bir dolayımdır. Bunun kanıtı, trük sinemasının olsun, dijital efekt sinemasının olsun, insan algısının simülasyonunu, doğrudan anlatı sayılandan, özellikle de belgeselden daha doğrudan / daha çok becerebilmesi. (Tabii, bunda belgesel ilk başustası sayılan Flaherty’nin başyapıtı sayılan ‘Kuzeyli Nanook’un bal gibi bir kurmaca olması durumu da etkili olmuş bizce.)

Ayrıca:

Sinema gerçekte öykü anlatmak değildir, çünkü sinemadaki / kurmacadaki öykülerin tersine, gerçek yaşamdaki hiçbir öykü başlamaz ve/ya bitmez. Bunu filmde becerebilen değil, doğru dürüst deneyen yönetmen / film bile çok çok azdır, o da tüm filmlerinde / planlarında değil (‘Tulse Luper’i öyküsüzlük saymadığımızı burada belirtmiş olalım, ‘kendine özgü bir absürd öykü anlatımı’ denebilir).

Melies, trük için trük yaptı ve bu anlatısız oldu. Lumiere’in doğrudan görünen anlatısının antitezi oldu. O zaman anlaşılamadı ama aradan geçen onyıllar, onun ne denli doğru / efektif sinemasal bir yolu seçtiğini açımladı.

Dijital efekt için dijital efekt sineması yok henüz ortada ama onun yerine ‘Final Fantasy’ ile belirginleşen, salt dijital film (salt doğrudan çekimsiz / selüloitsiz / oyuncusuz film) var artık.

Artı, bilgisayar oyun demoları ve onların fragmanları, özellikle çapraz medya olanaklarını kullanarak, koşut bir kanalda ilerliyor.

Ara imleme: Tüm bunlar, simetrik kuadralektik durumlar da olabilir, asimetrik pentalektik durumlar da olabilir.

Peki, sinema gerçekte nedir ya da ne olabilir ya da ne olmalıdır?

İşte buna henüz tam yanıt verilmedi. Buna yanıtları, sinemanın ikinci yüzyılında İkinci Sinema ve Tam Sinema verecek. Kesin sonuçlar 2085’e kalmaz, 2035 gibi yanıtlar verilmiş olur ve ondan sonra makro global krizler sinemanın da soluğunu keser bizce. Bu, çapraz medyanın da tama yükseltgenmesi sürecini özellikle etkiler bizce.

Yani, 1985-2015 perspektifinden görünen panorama, kısa-uzun, belgesel-kurmaca, sanat-tür filmleri birleşmesi / geçişmesi gerçekleşmişken, trük sinemasının ve dijital efekt sinemasının yeni yol çatallanmaları ve kategori yalpalamaları yaratacağı yönünde vektör doğrultuları içeriyor.

En önemlisi de, bu vektörlerin bölük pörçük / kırık dökük başlayıp, öyle de gittiği ve epeyi olasılık da daha epeyi öyle gideceği yönünde izlenimimiz var.

Dolayısıyla İlk Sinema’nın (1885-1985) ilk yüzyılındaki ayrımlaşmalar tasfiye olmuşken, yeni ayrımlaşmaların da tanımlanmış olduğunu söyleyebiliriz.

Bu muğlak konunun muğlak mantıkla ele alınışının ilk momentleri idi. Nokta. Es.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..