Türk ve İslam dünyası yanıyor

Bugün Türk ve İslam coğrafyası cayır cayır yanıyor. Başta Müslüman ülkeler olmak üzere bütün insanlık ise sadece seyretmekle yetiniyor. Türk devletleri ve Müslüman ülkeler bir birliktelik sağlayamazken, BM ise, emperyalist güçlerin kontrolünde sadece Batı dünyasının güvenliğini ve çıkarlarını korumakla meşgul.

Türkiye tarihi bir süreçten daha geçiyor. Etnik ve mezhepsel çatışmaları esas alan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eski Osmanlı coğrafyasını büyük bir yangın yerine dönüştürmüş vaziyette. Yangın sadece bizim yakın çevremizle sınırlı değil. Birlik, beraberlik, kardeşlik ruhunu kaybetmiş tüm İslam dünyası yanıyor.

Türk ve İslam dünyası yangın yerine getirilirken, Türkiye safını belirleyememektedir. İslam’ın tüm dünyaya yayılmasına vesile olan ve bir zamanlar hâkimiyeti altında bunan topraklarda bugün Siyonizm ve haçlı zihniyetine sahip emperyalist batılı zalimlerin Türkler ve Müslümanlar üzerindeki emperyalist baskıları ve soykırımı şiddetini arttırarak devam etmektedir.

Başbakan Davutoğlu, bugün Suriye’de Bayırbucak Türkmenlerinin uğradığı saldırı ve gördüğü zulümden Hatay’da MİT’ e ait TIR’ları durduranları sorumlu tutuyor. Devlet sırrı olarak niteledikleri ve Türkmenlere yardım götürdüğü iddia edilen MİT TIR’larının durdurulması hadisesi defalarca da yazdığımız üzere MİT’in beceriksizliği ve ayıbıdır, MİT devlet sırrını korumada aciz kalmıştır. Böyle basit bahaneler arkasına sığınılmamalıdr.

Daha önce Suriye’de muhaliflere ve iddialara göre IŞİD’e gönderilen silahlar nasıl durdurulmadan yakalanmadan gönderildiyse Türkmenlere de aynı şekilde titizlikle gönderilebilinirdi. 

Türkmenlerin uğradığı zulmün müsebbibi AKP’nin Suriye politikasıdır;

Dün Musul, Kerkük, Süleymaniye’de saldırıya, zulme soy kırıma uğrayan Türkmenlerin feryadına kulak tıkayan ve yardım eli uzatmayan AKP iktidarı bugün de Suriye’de aynı şeylere maruz kalan Bayırbucak Türkmenlerinin yardım sesine çeşitli bahaneler ortaya sürerek seyirci kalmaktadır.

Suriye’de zulme uğrayan ve soy kırımla karşı karşıya olan Bayırbucak Türkmenlerinin bugün yaşadıkları zulmün önünü AKP iktidarının yanlış Suriye politikası açmıştır. Komşularla sıfır sorun diyen o dönemin dış işleri bakanı şimdinin başbakanı Davutoğlu bu sorumluluktan kaçmamalıdır. Suriye’de 2011 Mart ayında Esad yönetimine karşı başlayan muhalif hareketin yanında ve destekçisi olan AKP iktidarı Suriye’nin içişlerine dolaylı olarak da olsa müdahale etmiştir. Oysa Allah CC, “müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin” (Hucurat:10) buyurmaktadır. 

Türkiye yanı başında iki ülke arasında tarihsel, kültürel ve akrabalık ilişkilerinin yüksek olduğu bir ülkede çıkan yangını söndürmek yerine taraf olarak yangına körükle gitmiş, orada yaşayan soydaşlarımızın geleceğini tehlikeye atmıştır.

Bununla birlikte Suriyeli muhaliflere yardım ve destek veren AKP iktidarı iki milyon Suriyeli mülteciye kapılarını açarken, Türkmenlere kucaklarını ve kaplarını adeta kapatmıştır.

Hayatını kaybeden ve zulme uğrayan her millet’ten olanlar bir tek Türk olamadılar;

Bir Ermeni öldürülüyor, gözyaşı döküp Ermeni oluyorsunuz, Mısır’da öldürülen Esma’ya ağlıyor, Arap oluyorsunuz,  İsrail Başbakanının bir hafta önce “Gazze’yi vuracağız” bilgisine “okey”  deyip bir ay sonra Davos’ta “One munite” diye şov yapıyorsunuz, Paris’te ölenler için Fransız olup teröre karşı en önde yürüyorsunuz. Söz konusu Doğu Türkistan, Musul, Kerkük ve Suriye Bayırbucak Türkmenleri yani Türkler olunca gözlerinin kuruyor, Türk olmak aklınızın ucundan geçmiyor.

Zulme uğrayan hangi milletten, hangi ırktan, hangi renkten, hangi dilden, hangi dilden olursa olsun elbette üzüleceğiz ve bunları yapanı lanetleyeceğiz. Bunun için onların milletinden, ırkından ve inancından olmamıza gerek yok insan olmamız yeterlidir, Ama bu insanlığı her kese karşı göstermek gerekir.

Türk- İslam dünyasının tarihsel bağları ve güç potansiyeli vardır;

Türk-İslam dünyasının geleceğinin dünya barışını ve güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği, günümüzde pek çok düşünür tarafından ifade edilmektedir. Türk-İslam dünyası yaklaşık 1.5 milyarlık nüfusu, sahip olduğu yer altı zenginlikleri ve coğrafyasının stratejik önemi ile büyük bir güçtür.

1917’ye kadar mirasını devraldığımız Osmanlı himayesinde olan bu topraklar Birinci dünya savaşı ile elimizden çıkmış Emperyalistlerin paylaştırmasıyla kurulan irili ufaklı yeni ülkeler ikinci dünya savaşından sonra sömürgeden kurtularak bağımsızlığına kavuşsa da. Yüzyıl önce çizilen sınırlardan rahatsız olan ve sonradan ortaya çıkan yer altı zenginlerinden gözleri kamaşan batılı emperyalistler, gözünü yeniden bu coğrafyaya dikmiş. BOP’u gerçekleştirmek için önce atadıkları kralları, sonra diktatörleri, bugün çeşitli entrikalarla koltuklarından indiriyor. Yerlerine yeni emir erleri yerleştiriyor, eş başkanlar atıyorlar. Böylece milyonlarca Müslüman’ı bir yandan öldürüyor, soy kırım yapıyor, bir yandan da yurtlarından ediyorlar.

AKP iktidarı yanı başındaki bu yangının Türkiye’yi sıçramasını önlemek ve Türk illerinde yanan yangına müdahale etmek için öncelikle BOP eş başkanlığından vazgeçmek zorundadır. Ermeni’yim, Fransız’ım, Arap’ım diyebilenlerin Türk’üm diyemese de hiç olamasa Müslüman’ım dediklerine göre insanlık adına öncelikle Bayırbucak’ta yaşanan yangına müdahale etmesi ve oradaki insanların sesine kulak vermesi sonra Doğu Türkistan, Kırım, Çeçenistan, Musul, Kerkük, Süleymaniye ‘de yaşayan soydaşlarımıza kulak vermesi gerekmektedir. Bugün kulaklarını açmış Türkiye’den haber bekleyen Türk devletlerinin Türkiye’nin önderliğinde “Türk-İslam Birliği”nin kurulmasını bir an evvel gerçekleştirmesi kaçınılmaz olmuştur.  Türkiye tercihini yapmalıdır “Ya batının kuklası” ya da “Türk-İslam dünyasının lideri” olacaktır.

İbrahim Halil SİPAHİ

24.11.2015/Adana

Twitter.com/ihalilsipahi